Olaylar Ve Görüşler

Yasa riski altındaki mülkiyet hakkı - M. Önder TEKİN

15 Aralık 2023 Cuma

Geçtiğimiz ay yayımlanan 7471 sayılı “Afet Riski Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa”nın genel gerekçesinde Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası afet riski odaklı kentsel dönüşüm çalışmalarının baştan gözden geçirilmesi ve dönüşüm uygulamalarının ivedilikle başlatılması ve tamamlanmasının hedeflendiği görülmektedir. Hukukun üstünlüğü için riskli alanlar yaratan bu yasal düzenleme ile ilgili eleştirilecek hususların tamamının bu yazının boyutunu aşması nedeniyle bazı maddeler üzerinden kısaca değerlendirmeleri paylaşmak isterim. 

HAK KAYIPLARI

Yasa ile Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kurularak kentsel dönüşümde başkanlık rejimine geçilmiştir. Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kurularak, kurumsal yapı değişikliğine gidilmesinin -kentsel dönüşümü merkezileştirme dışında- kentsel dönüşüm ve afet riskinin azaltılmasındaki olumlu, somut nedenleri açıklanmamıştır. Antik Yunan filozofu Sokrates’in, asırlar öncesinde “Yasalar beni suçlu görebilir ama esas suçlu yasalar” demesinde olduğu gibi yasal düzenlemeler bazen hakları korumaktan ziyade başka hak kayıplarına da neden olabiliyor. 7471 sayılı yasanın, başta “mülkiyet hakkı”, “konut dokunulmazlığı”, “hak arama özgürlüğü” ve “özel hayatın gizliliği” olmak üzere kimi hak ve özgürlükler için risk barındırması gibi.

Yasada, riskli yapıların tespitinin yapılmasının engellenmesi durumunda, mülki idare amiri tarafından verilecek yazılı izine istinaden yeterli kolluk kuvveti marifetiyle kapalı kapılar/alanların açılması veya açtırılması suretiyle resen tespit yapılacağı ya da yaptırılacağı belirtilmiştir. Çilingir yardımı ya da koçbaşı kullanılmak suretiyle kapalı kapıların açılması; bunun hâkim izni olmadan mülki idare amirinin izniyle yapılmasını öngören bu düzenlemenin, “konut dokunulmazlığı” ve “özel hayatın gizliliği” ihlali gibi ağır hak ihlali doğuran sonuçları olacaktır. Anayasanın 21. maddesine göre, konuta girilebilmesi için gereken “hâkim izni” yerine mülki idare amirinin izninin yeterli görülmesi de güvenli, yaşanılabilir konut üretme iddiasıyla yola çıkılırken mevcut konutlarda sürgün gününü beklemeye mahkûm insanlar topluluğu oluşturan haliyle hukuk güvenliğinden yoksun bırakmıştır. 

TC Anayasası’nın “mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesinde; herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu, bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 1 No’lu Protokol’ün “mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde de her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkının var olduğu belirtilmiştir. 

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ

Rezerv yapı alanına ilişkin madde düzenlemesinden de “yeni yerleşim alanı olarak” ibaresi çıkarılmıştır. Böylece, yerleşim alanları da “rezerv yapı alanı” olarak ilan edilebilecektir. Daha doğru bir ifade ile rezerv yapı alanına ilişkin yeni düzenleme sonrası tüm yerleşim alanları potansiyel rezerv yapı alanı ilan edilmiştir. Maddenin gerekçesinde, yargı yerlerinin “yerleşim alanlarının” rezerv yapı alanı ilan edilemeyeceğine yönelik verdiği kararlar nedeniyle düzenlemenin getirildiğinin belirtildiği görülmektedir. Bu yasa maddesi, yargı yerlerince daha önce hukuka aykırı rezerv yapı ilanlarına karşı açılan davalarda verilen iptal kararlarını etkisizleştirme amacı taşıyan, yargının, yargı kararlarının yasa maddesi ile aşılarak hukukun üstünlüğü ilkesine zarar veren, bu nedenle mahkemeye erişim hakkını dolaylı olarak engelleyen bir maddedir. 

‘MÜLKSÜZLEŞTİRME’

Bu düzenleme, yargı bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Yasama faaliyeti ile yargı organı egemenlik alanı aleyhine yürütme organı lehine alan açan maddedir. Uygulama ile kimlerin konutuna el konularak sürgüne yollanacağını zaman gösterecektir. Bu maddeye yönelik eleştirileri yanıtlayan kimi siyasilerin “mülksüzleştirme” olmayacağına dair sözleri hak ihlaline yol açan yasa maddesi yürürlükte olduğu sürece havada kalır ve insanların barınma haklarını ellerinden alınmasına engel olmaz. 

Afet risklerine karşı yaşam hakkını korumayı hedeflediği iddiasında bulunan yasama faaliyetinin, açık bir şekilde birden çok hak ihlaline neden olması durumunda, hak koruma iddiasının doğruluğu da tartışılır. Temel haklar ve hukuk devleti için riskli alanlar yaratan yasa düzenlemeleri ile kentsel bölüşümü hedeflemek yerine hak ihlaline yol açmayan önlemler alınarak insanlarımızı sağlıklı bir çevrede yaşatmayı hedefleyen kentsel dönüşüme odaklanalım. 

M. ÖNDER TEKİN

EMEKLİ YARGIÇ 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları