Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yalanın topluma maliyeti
Yalan doğru olmadığı bilinmesine rağmen, kişi ve toplumun doğru olarak algılamasını amaçlayan davranış veya anlatım olarak tanımlanabilir.
Yalan, dinlere, etik ilkelere ve yasalara göre farklı düşünülmekle birlikte, tarih boyunca “kötü” olarak kabul görmüştür. Bunlar masum yalanlar, palavra, abartmak, işkembeden atmak olabileceği gibi, örtbas etmek, dezenformasyon, yanıltma gibi ciddi sonuçlar doğuran yalanlar da olabilir.
Eğer birey yalan üstüne yalan söylüyorsa ve buna etrafını inandırıyorsa yalan hastalığı (Mitomani) yatkın olarak tanımlanmakta. Ayrıca psikoloji bilimi, empati kuramama, kendisini herkesten üstün görme, güç sarhoşluğu ve ben merkezcilerde diğer bir söylemle “kibir sendromu” olanlarda yalan söyleme davranışının gelişme olasılığının yüksek olduğunu bildirmektedir.
Politik yalanlar
Bir ülkenin iç ve dış politikası bakımından yalanın ciddi bir maliyeti olduğu kesin. Uluslararası yalan söylemenin potansiyel maliyeti üzerine birçok eser verilmiştir. Yönetimlerin iç politikaya yönelik “gündem belirleme” amaçlı olarak gerçekdışı hareket ve söyleşilerde bulunmaları toplumsal olaylara ve derin travmalara neden olabilmektedir. Toplumun bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik halini yani sağlığını çok ciddi olarak bozmakta, devlet kurumlarına olan güveni sarsmakta.
Goebbels ve yalan
Yönetimlerde yalan konusunda yakın tarihin en önemli kişisi Hitler’in “Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı” Joseph Goebbels’tir. “Yalan söyleyin, mutlaka inanan çıkacaktır, olmazsa yalana devam edin. Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanır. Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur ve insanların o yalana inanması da o kadar kolaylaşır. Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır. Büyük yalancılar büyük sihirbazlardır. Birisine yalan olsa bile, o söylemi sürekli tekrarlarsanız, o söylemin nereden geldiğini unutur ve kendi fikri gibi benimser ve savunur. Önemli olan aydınlar değil kitlelerdir, çünkü onları kandırmak daha kolaydır” demekte Goebbels.
Ülkemizde son yıllarda tanık olduğumuz çok büyük olayların: Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, hükümetin bakanına suikast girişimi gibi davaların yalan üzerine kurulduğu kesinleşti ve açıklandı.
Uluslararası boyutta olanlar ise ülkemin başını ağrıtmaz umarım.
Eflatun (Platon) ise 2500 yıl önce şöyle der: “Demokrasinin temel ilkesi halkın egemenliğidir... Ama doğru tercihlerin yapılabilmesi için de halkın çoğunluğu iyi eğitim görmüş ki- şilerden oluşması gerekir. Eğer böyle değilse demokrasi otokrasiye dönüşür.”
Toplum eğitimliyse...
Eğitimli toplum oy uğruna, iktidar olma ve “gündem değiştirme” amaçlı yalanlara kanmaz veya çabuk fark eder. Eğitimli toplum temel hak ve özgürlükler bağlamında yalana ve yalancılara tepkisini gösterir. Ayrıca uluslararası yalanları asla göz ardı etmez.
Prof. Dr. OSMAN İNCİ
---
Hagop Mıntzuri’nin çağrısı
Hagop Mıntzuri (1886-1978) Ermeni yazınının, kendi dilinde yazmış önemli bir adıdır. Mıntzuri halkların yaşam ortaklığını, halkbilimsel izleklerden yararlanarak çok güzel işlemiştir.
Hagop Mintzuri, Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Armutlu (Armıdan) köyünde doğdu. İstanbul’da Robert Koleji’ni bitirdi. Yeniden köyüne döndü. Bir ameliyat için İstanbul’da bulunduğu sırada tehcir olayının gerçekleşmesiyle ailesini bir daha göremedi.
Mıntzuri’nin üslubu
Çevirmen Silva Kuyumcuyan, yazdığı bir sunuşta Hagop Mıntzuri’yi şöyle anlatır: “‘İstanbul Anıları’, ne otobiyografi, ne bir roman veya öykü, ne defterlere rastgele doldurulmuş anılardır. Mıntzuri, kendi yaşam felsefesine uygun tarzda çocukluğunu ve gençliğini, olgunluk çağında belleğinde yeşertmiş; kültürümüz ve sosyal yapımız için gerekli gördüklerini seçerek belgesel kesitler kaleme almıştır.
Bunu yaparken de kentli aydın havasına kapılmadan, köye ve köylüye özgü sadeliği ve samimiyeti korumuştur. Mıntzuri’nin dili konuşma dilidir. Onun anlatımındaki tadı yakalayamayan için, dil kuralla- rını bilmediğini sanmak olasıdır. Oysa Mıntzuri, Ermenicenin, Türkçenin, Fransızca ve İngilizcenin anlatım kurallarını, bu dillerin edebiyatlarını bilen bir ‘fomen’dir. O bir ‘köy yazarı’ olmayı yeğlediğinden de bu üslubu seçmiştir.” Gerçekten de Kuyumcuyan’ın sözleri çok iyi anlatıyor yazarın dünyasını.
Gerilimden uzak
Mıntzuri’nin öykülerinde hızlı bir olay akışı, gerilim yoktur. Asıl başarısı da buradan gelir. Bu kadar durgun, fotoğraf benzeri yaşam kesitlerini bu kadar ustaca, bu kadar etkileyici biçimde vermek; yazarın büyüklüğü buradadır. Öyle ayrıntılı betimlemelere de girişmez, ama okurun gözünde canlandırmasına birkaç fırça darbesi yeter.
Görsellik ağır basar işleyişinde. İnsanlar, uzansan dokunabilecekmişsin gibi ete kemiğe bürünür. Anlatımı kimi yerde şiirseldir. Bazen de ustaca gülmeceyi (mizah) işler.
Karakterleri insanın en doğal, bozulmamış, yozlaşmamış durumundadırlar. Ne ki her şey çok mu insancıldır? Kuşkusuz değil, bunları da özenle yansıtır. Bu kadar içtendir anlatışı Mıntzuri’nin. Güzel öyküler büyük oranda halkbilim izleklerine dayanır.
Mıntzuri, şöyle açıklar bir yerde: “Edebiyat tarihinde farklı bir durum benimki. Ben kahramanlarımın ve onların devamının olmadığı bir yerleri anlatıyorum. Anlatılarım salt anlatı değil, kahramanlarımın ve yaşadıkları yerlerin folklorudur da, halkın tarihidir, onlara dair tanıklıklardır yazdıklarım. Onların sinemasını, tiyatrosunu oynatırım. Edebiyata dönüştürdüğüm onların panteonudur.” (Mıntzuri, Hagop, “Atina, Tuzun Var mı?”, Aras Yay., 2000). Yazarın öykülerini oluşturduğu halkbilimsel öğelerin Türk kültürüyle, Türkçeyle ortak nitelik taşıyanları da pek çoktur.
Başlı başına bir güzelleme bu öyküler. Alıp başını giden bir tarihe, o ağırbaşlı, güzel insanlara, o coğrafyaya, kardeşliğin, barışın sofrasına, gurbet ellerde kalanlara, bir daha görülmeyenlere... Kardeşlik için kulak verilecek kişiler sanatçılardır; H. Mıntzuri gibi içtenlik, sevgi dolu yazarlardır.
GÜNAY GÜNER
Yazar
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Yıkımda son perde
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- AKP'li Güler'den Ufuk Uras'a yanıt
- Galatasaray'da maç sonu gerginlik!
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Ölü ve yaralı var!