Olaylar Ve Görüşler

Yalan haber suç değildir

21 Aralık 2019 Cumartesi

Av. DR. Mehmet Ruşen Gültekin

Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı

20 Kasım 2019 tarihinde Rahmi Turan, Sözcü gazetesinde yer alan köşesinde “Müthiş bir haber!” başlığı altında, Saray’a yakın bir haber kaynağından öğrendiği bazı bilgilerden bahsetmiştir. Söz konusu yazıya göre kaynak; CHP’den önemli bir ismin Külliye’ye giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğünü, Erdoğan’ın bu şahsa CHP Genel Başkanı olması gerektiğini ve kendisini destekleyebileceğini söylediğini iddia etmiştir. 

Köşe yazısının yayımlanması üzerine “Kim bu CHP’li?” tartışmalarının yapılmaya başlandığı sırada Rahmi Turan bu defa da bahsi geçen CHP’linin Muharrem İnce olduğunu söyleyerek baskılar üzerine de kaynağını açıklamıştır: Talat Atilla. Talat Atilla ise kaynağının bir CHP’li olduğunu ve haberi Rahmi Turan ile paylaşmadan önce Kılıçdaroğlu’na -bir şekilde- doğrulattığını iddia etmiştir. CHP Genel Başkanı da bu iddiayı reddetmiş, çok uzun süredir bu gazeteci ile görüşmediğini belirtmiştir. Tüm bu “topu başkasına atma” silsilesi devam ederken zan altında kalan Muharrem İnce konuyu yargıya taşıyarak Talat Atilla hakkında 3, Rahmi Turan hakkında ise 5 kuruşluk tazminat davası açtı. Ayrıca Turan ve Atilla’nın görevlerini kötüye kullanarak “iftira ve hakaret” suçlarını işlediği gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulundu. Son olarak Rahmi Turan hem Muharrem İnce’yi arayarak hem de köşesinde yazı yayımlayarak özür dilediğini belirtti.

Yaşananlar üzerine “yalan haber” kavramının suç oluşturup oluşturmadığı tartışılmaya başlandı. Kimileri suç oluşturacağını söylese de ne Türk hukukunda ne de uluslararası hukukta yalan haberin suç oluşturduğu şeklinde bir düzenleme bulunmamaktadır. Türk hukuku açısından geçmişe dönük bir inceleme yapıldığında zaman zaman yalan haber yapılması suç olarak düzenlense de insan hakları hukukunun gelişmesi ile günümüzde basın, ifade ve haber alma hürriyetlerinin önemlerinin kavranması ile söz konusu hususun suç olarak düzenlenmesi düşüncesinden uzaklaşılmıştır. Pek tabii bu durum, söz konusu hakların sınırsız kullanımı şeklinde yorumlama anlamına gelmeyecektir. Örneğin, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde ifade özgürlüğü düzenlenirken aynı maddenin ikinci fıkrasında söz konusu hakkın sınırları da belirtilmiştir. 

Hak arama yöntemleri

Türk hukukuna göre yalan haberlere karşı hak arama yöntemleri olarak karşımıza iki husus çıkıyor: 1- Tazminat davaları, 2- Cevap ve düzeltme hakkı. Kişiler, kendi onurlarına, şeref ve haysiyetlerine yönelik yalan haberler konusunda bu davalar ve talepler yoluyla hak arama özgürlüklerini kullanabilir. Zira mevzubahis kamu yararı ise salt kişisel haklara kıyasla daha üstün tutuldukları bir gerçektir ve aynı zamanda gereklidir. Hele ki siyasetçiler noktasında, daha önce yargı kararlarına da konu olduğu üzere, nasıl ki eleştiri eşiklerinin daha yüksek olması gerektiğine hükmedildiyse aynı şekilde yalan haberler karşısında da hak arama imkânları bulunduğundan haricen bir yasal düzenleme beklentisi yersizdir. Bu bilgilere göre anılan gazeteciler hakkında ceza hukuku yönünden bir soruşturma yapılma imkânı bulunmamaktadır. 

 Gazetecilerin haber yaparken görevlerinin gerektirdiği şekilde etik ve ahlaki değerlere uygun haber yapmaları toplumun kendilerinden bir beklentisidir. Yasada gazetecilik kavramının “fikir işçisi” olarak tanımlandığı noktada, gazetecilerin, etik ve ahlaki unsurları görmezden gelerek en ufak somut veriyi dahi sorgulamaksızın, ideolojik veya farklı sebeplerle adeta kamuoyunu yönlendirme amaçları ile hareket ederek haber yapmaları, ciddiyetsizliğin yanı sıra kendilerine duyulan güven ve saygıyı da azaltıcı niteliktedir. Yalnızca Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin Gazetecinin Sorumluluğu başlıklı “Gazeteci; basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele eder. Gazeteci, önce halka ve gerçeğe karşı sorumludur...” cümlelerine riayet edilerek haber yapılsa, bugün yaşadığımız pek çok sorun gündemimizde olmazdı. 

Son olarak, Reuters Institute for the Study of Journalism’in 2018 için yayımladığı rapora göre Türk halkı dünyada asılsız veya yalan habere en çok maruz kalan halk konumundadır. Bu durum içler acısıdır. İfade özgürlüğünün önemi sebebiyle, Türkiye’de yalan haberlerin suç olarak kabul edilmesinin tartışılması yerine gazetecilerimizin kendi etik kurallarına uygun gerçek haberler vermeleri ülkemiz açısından önem arz etmektedir. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları