Olaylar Ve Görüşler

Ya geçim ya seçim - HALİL SARIGÖZ

05 Temmuz 2024 Cuma

31 Mart yerel seçimlerinin ardından daha da doğrusu Özgür Özel’in CHP genel başkanı olmasının ardından, 2003 yılından bu yana siyasette unuttuğumuz bir terim yeniden göz önüne çıkar oldu. CHP lideri Özel, kutuplaşmaktan ziyade iletişimin olması gerektiğini düşünerek yerel seçimlerin ardından ülkenin birinci partisinin lideri olmanın da verdiği güvenle, cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan ile temasa geçti. İki lider önce AKP Genel Merkezi’nde bir süre sonra da CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

Bu görüşmelerden her iki kutuptan da rahatsız olanlar da olmayanlar da oldu. Ülkenin birinci partisinin lideri elbette ki mevcut cumhurbaşkanıyla temas halinde olabilir ki olmalıdır da. Kimileri bu görüşmeleri “yanaşma” olarak nitelendirseler de Özel, bu konuda net bir tavır sergiledi. Memlekette öncelikli olarak gündeme alınması gereken yanlışlıkları bire bir muhatabıyla görüşmelerde dile getirmekte, çeşitli uyarılarda bulunmaktaydı. Ülkenin ekonomik buhranı ortadayken CHP Hazine ve Maliyeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe’nin yapıcı önerilerle mevcut bakan Mehmet Şimşek’i ziyaret etmesi de bunun önemli bir örneğiydi.

CHP yıllardır süregelen ana muhalefet kimliğinin yanı sıra iktidarın en potansiyel adayı olarak 1908’den beri bu topraklarda süregelen ve 2003’ten bu yana da daha derinleşen kutuplaşmanın daha düzgün bir hal olması için temaslar kurarak yapıcı çözümler üretmeye çalışmakta. Gölge kabine formülü ile de mevcut hükümetin daha iyi bir alternatifini oluşturmak için çabalamakta.

DEMOKRASİNİN GEREĞİ

Elbette toplumun kutuplaşmasının önüne geçmek, siyasiler arasında temasların olması gerekiyor. “Bu kesim benimle aynı düşünmüyor” diyerek bahse konu kesimi/kesimleri yok saymak da demokrasilerde olmaması gereken bir tutum. “Normalleşme” biz her şeyi unuttuk, önümüze bakacağız demek de değil. 1950’lerin favori tabiriyle “devr-i sabık” önemli. Peki neydi bu devr-i sabık? Her demokrasi de olması gereken bir şey; sormak, sorgulamak. Yeni bir iktidarın kendisinden önceki iktidarın yanlışlarını, hatalarını sorgulaması son derece de doğal.

Nitekim insanlar kendilerine “Nereye gidiyoruz” diye sormadan edemiyor. Kimileri normalleşme konusunu farklı yönlere çekse de bu toplumumuz için önemlidir. Demokrasinin gereği kutuplaşmadan, anlaşarak uzlaşmaktır. Kimse kimseyi sevmek veyahut yaptıklarını beğenmek zorunda değil, 22-23 yıllık AKP döneminde yapılanları sorgusuz sualsiz kabul etmek içten dahi değil. Burada önemli olan görüşmelerde, ülke ve toplum çıkarlarını sağlayacak konuları tavizsiz olarak tartışmaktır. Zira görüşmelerin ardından yapılan açıklamalara baktığımızda da iktidar kanadında muhalefetin önerilerine pek de kulak asılmadığı ortada.

CHP’nin yapması gereken de ortada; kutuplaşmadan yararlanacaklara kulak asmadan toplum için doğru bildiğini yaparak olası bir erken seçim senaryosuyla karşılaşmaya hazır olmak. Ekonomik buhranın üstüne giderek, yerel seçimlerde de olduğu gibi toplumun desteğini arkasına almak. “Ya geçim ya seçim” sloganı son zamanların en mantıklı sloganı olabilir, Demirel’in deyimiyle boş tencerenin deviremeyeceği hükümet yok.

CHP erken seçime hazır olup milletin geçim derdinin nelere kadir olacağını açıkça ortaya koymalıdır. Erken seçim bu ekonomik buhranda kaçınılmazdır, halk her şeyin farkındadır/farkına varacaktır ve ilk seçimde gereğini yapacaktır/yapmalıdır. Toplum elbette normalleşmelidir ancak hafızasını yitirmeden dünü unutmadan, bugünü yaşayarak ve yarına odaklanarak bunu yapmalıdır.

HALİL SARIGÖZ

TARİHÇİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları