Olaylar Ve Görüşler

Umudu çoğaltmak - Abdullah Yüksel

23 Ağustos 2024 Cuma

İnsan tekdüzeleştirdi; heyecanı, umudu ve yarını unuttu. Kendi küçük dünyasına çekildi. Bencilleşti. Önce karşısındakini dinlememeye başladı insan, sonra ne kendi sesini ne de karşısındakinin sesini duydu. Maddenin peşinden koşarken dış dünyanın cazibesine kapılıp gözlerini kendi içine çeviremedi. Şimdiki zamanla meşgul olurken yarın için öngörü oluşturamadı. Zaman kavramını yalnızca “anı yaşa” ile sınırladı. Sonuç anlamamak, anlaşılmamak ve acı oldu. 

NEDENİ BELLİ

Hem dünyada hem yaşadığımız topraklarda çok büyük acılar yaşandı. Birçok acıyı paylaştık, birçoğunun yasını tuttuk. Konuştuk, konuştuk, konuştuk... Ölenlerin arkasından görkemli cenaze törenleri düzenledik, ağıtlar yaktık, hikâyeler yazdık ama acılar bitmedi. Nedenini konuşsak da sesimizi duyuramadık oysaki nedenlere çözüm arasaydık, bir de çözseydik acılarımız bitecekti. Biliyorduk, acıyı yalnızca dillendirmekle yetinenlerin daha büyük acılara maruz kalacağını. 

Örneğin deprem... Depremin acısını yıllar önce kaç kez yaşamıştık, yakın tarihte daha büyüğünü yaşadık. Madende yüzlerce işçimiz can verdi. Yıllardır gencecik çocuklarımız şehit düşüyor, gazi oluyor. Her bayramda trafik kazalarında yüzlerce yaşam yitti gitti. Pandemi yaşadık, cenazelerimizi dörder kişi kaldırdı, kuşlar yasına gitti.

Ekonomik sıkıntı, haciz, yüksek enflasyon yıllardır nice ailenin yaşamını alt üst etti. Doktorlarımız şiddetten, fazla mesaiden, ücret azlığından kendi topraklarını terk ettiler. Polislerimiz bunalıma girip intihar ettiler. Üniversitede okuyan öğrencilerimiz büyük şehirlerin yükünü kaldıramayıp ailelerinin evine döndüler. Çiftçinin ürünü tarlada kaldı, traktörüne icra kondu, emekliler torunlarına bayram harçlığı veremedi, bayramları hüzünle doldu. Bitmiyor. Hepsinin nedenleri belli. 

ÇIKIŞ NEREDE?

Bunların yanında birçok insan bu topraklarda büyük büyük gölgeler oluşturma peşinde. Adaletsizlik, hukuksuzluk, zulüm, yolsuzluk çok büyük. Her olay büyük gölgeler oluşturuyor. Hani bir söz vardır ya: “Eğer bir yerde insanın gölgesi, kendi boyundan uzunsa orada güneş batıyor demektir.”

Mağdur, yenik ve oyun dışı kalmışların, adaletsizliğe uğrayanların, kendini değersiz hissedenlerin, görmezden gelinenlerin, hakkı yenenlerin, yenilmişlerin gözlerindeki öfkeyi, içlerindeki acıyı kısa süreliğine onlardan ödünç alarak bir bakmayı deneyin. Neler görürsünüz, neler... Gördükleriniz sizi şaşırtmasın çünkü zaman içinde insan değişti kuşkusuz. Bu değişim; keşke hep iyiden yana, insanlık ve doğa yararına olsaydı güzel şeyler konuşsaydık. Ne yazık ki öyle olmadı!

Geldiğimiz noktadan çıkış var mı? Tabii ki var: Kendimizi keşfetmek. Bu da falcı, üfürükçü ve hokkabazların işi değildir. Keşif; görmek, duymak, güzellikleri fark etmekle başlar. Hayat kendini ve dünyayı tanırken mücadele etme alanıdır. Bu mücadele bizi tükenmişlikten kurtaracaktır. “Bu da geçer yahu!” söylemi, eylemsizliği değil umudu çoğaltırsa anlamlıdır. 

İnsanlar hukuksuzca hapse atılırken, tarikatlar ülkeyi teslim alırken, eğitim dinselleştirilirken, insanlar sokak ortasında öldürülüp failleri hep meçhul kalırken, her şey bu topraklarda allak bullak olurken görevini yapan, umutları çoğaltan aydın, yazar, sanatçı, gazeteci ve yurttaşlara selam olsun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları