Cumhuriyet Halk Partisi; genel başkan Özgür Özel, adaylar, örgüt ile çok büyük bir başarıya imza atmıştır. Neredeyse yarım yüzyıl sonra gelen bu başarı elbette farklı etkenlerin bileşiminin bir sonucuydu. Ancak şu hakkı teslim etmek zorundayız; hiçbir başarı güven vermeyen bir aktör ya da örgütün hanesine yazılmıyor. Bugüne kadar benzer koşullar vardı ama muhalefet bu başarıyı gösterememişti. Dolayısıyla mesele asıl olarak aktörler, söylemler, etki alanları ve bunları kuşatan değişim talebinin bir sonucudur

CHP eğer büyük bir değişimi gerçekleştirmemiş olsaydı bu başarı elde edilemezdi. Hem iktidar partisi ve ittifakı hem de kimi muhalif partiler CHP’nin kurultay sürecinde değişmeyeceğini varsayarak yine bildik karşıtlıklar üzerine propaganda yapacaklarını ve seçimi alacaklarını varsayıyorlardı; ama CHP’deki değişim bütün hesaplarını altüst etti.

Kendisinde değişimi gerçekleştiremeyen hiçbir yapı değişimin öncüsü olamaz. Halkımız bu gerçekliği görmüş ve bunun hakkını vermiştir. Bununla birlikte Ekrem İmamoğlu’ndan, Mansur Yavaş’a, Vahap Seçer’den, Zeydan Karalar’a, CHP’nin diğer bütün adayları bir lider gibi yalnızca kentlerini değil; bütün ülkeyi etkileyecek bir performans göstermişlerdir. Bu noktada iktidarın adaylarının adaylarımız karşısındaki zayıflığı elbette not edilmelidir. Ancak bunun temel nedeni AKP’nin artık yeni isimler ve aktörler üretemiyor, yetiştiremiyor oluşudur.

CHP’nin yeni kadroları yönettikleri kentlerle yeni başarılara imza atacaktır. Genel merkez ve üst yönetim yeni kazanılan büyükşehir, il ve ilçeleri elbette kendi kaderine bırakmayacak, her türlü desteği sunacaktır. Sürecin her aşamasının planlanacağını genel başkan Özgür Özel ifade etmiştir. Denetleme süreçleri, destek süreçleri etkin olarak işletilecektir.

SAĞLIKLI KENTLER

21. yüzyılda sosyal yönden sorumlu kentler ve yönetimler inşa edilmek zorundadır. Sosyal uyumun gerçekleşmesi için bu bir zorunluluktur. Kent paydaşlığının oluşması için sağlıklı bir kent altyapısının fiziki, sosyal, kültürel ve siyasal açıdan tamamlanması gerekmektedir. Bütün çabamız bu doğrultuda olacaktır. Kentlerin yaşam ekosistemini bozan niteliklerini ortadan kaldırmak, herkesin erişebilir olduğu bir kent-doğa ilişkisini yeniden kurmak ve kentlerin yabancılaştırır karakterini değiştirmek yeni bir kent anlayışının vazgeçilmez ilkesi olacaktır. Kent dayanışmasını, ortak kent sevgisini ve sahiplenişini olanaklı kılmak için canlı kamusal alanların yaratılacağı yeni bir dönemi başlatmak zorundayız. İnsanların kentten ve yaşamdan farklı nedenlerle koparıldığı ve belli tüketim merkezlerine hapsedildiği bir yüzyılda biz üretimi birincil hale getiren bir yeni düzeni inşa etmek zorundayız. Sosyal demokrat belediyeciliğin mevcut ülke şartlarında en büyük sorumluluğu en kapsamlı sosyal destek programını yaşama geçirmektir.

1994’ten beri mevcut iktidar tarafından yürürlüğe konulan sosyal ve siyasal değişim toplumsal eşitlik fikrini tahrip etmiş, kadınların iş yaşamından çıkarılmasına sebebiyet vermiş ve bunun sonucunda eşitsiz bir sosyal, siyasal durum ortaya çıkmıştır. Kentsel düzlemde her türlü eşitliğin yaşama geçirilmesi önceliklidir ve zorunludur.

Atatürk’ün ve Cumhuriyetimizin kent anlayışı farklı düzlemlerde yaşam bulmalıdır. Bu anlayış bir geçmişe dönük bir romantizm değil, geleceği şekillendirecek temel bir altyapı olarak görülüp yeniden üretilmelidir.