Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tahir Elçi’yi öldürmek!
Tahir Elçi nasıl bir insandı, neler yapmıştı, neler yapıyordu? Yaptıklarından dolayımı, söylediklerinden dolayı mı, konumundan dolayı mı yoksa konjonktürden dolayı mı öldürüldü?
Tahir Elçi, Diyarbakır gibi önemli bir ilin baro başkanıydı, ama ondan ötesi bölgeninin bildiği tanıdığı bir demokrasi, insan hakları savunucusu idi. Bir hukuk adamı olarak, ezilenlerin ve adalet arayanların dostu idi. Bütün bunların da ötesinde cesur bir avukattı, dürüst bir insandı. Bence en önemli özelliği buydu. Çünkü bu çağda bu iki unsuru bir arada bulmak pek olası değil maalesef. Cesur olanlar genellikle dürüst olmuyor, dürüst olanlar ise cesur değiller. Oysa Tahir hem dürüst hem de cesurdu. Düşündüğünü cesurca söylemek, söylediğinin arkasında durmak, lafı eğip bükmeden, güce prim vermeden, otoritenin önünde eğilip bükülmeden durabilen bir adamdı. Nitekim en son Ahmet Hakan’ın programında “PKK bir terör örgütü değildir” dediği için şimşekleri üzerine çekmiş, sonrasında söylediğinin arkasında diklenmeden dik durmuştu.
Birlikte çalıştık
Peki, ben bunları nerden biliyorum ve neden söyüyorum? Çünkü Tahir Elçi ile yaklaşık 25 yıla dayanan bir arkadaşlığım hatta onunda ötesinde bir dostluğum vardı. Yıllarca Diyarbakır’da, Olağanüstü Hal’in zor koşullarında birlikte çalıştık.
Ben GAP BB Genel Sekreteri idim O da avukattı. İkimiz de gençliğin bize bahşettiği enerji ile bölgenin sorunlarıyla ilgileniyor, toplantılara, konferanslara, TV programlarına katılıyor, aynı gazetede yazıyor, barış ve demokrasi için neler yapabileceğimizi tartışıyor, konuşuyorduk. Ben Diyarbakır’dan ayrıldıktan sonra da dostluğumuz ve istişaremiz hep devam etti.
Kötü gidişat vurgusu
En son, CNN Türk’te söylediği sözler nedeniyle gözaltına alındığında aradım. O, her zamanki vakur tavrıyla “bunları bugünkü koşullarda olağan karşıladığını ama ülkenin uzun süre böyle gidemeyeceğini, barışın mutlaka tesis edilmesi gerektiğini, yoksa kötü bir gidişatın içinde olduğumuzu” vurgulamıştı. Aslında sevgili Tahir duruşundan, söylediklerinden, tavrından ötürü aldığı riskin farkındaydı. Ama o “sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diyordu. Sadece bir aktivist değil, örnek bir aydındı. Etrafını aydınlatmak için hiçbir şey bulamadığında kendini yakmaktan imtina etmeyen yürekli bir adamdı. Bugünlerde ihtiyaç duyduğumuz türden bir aydındı.
Asıl mesele ne?
Sevgili Tahir vurulduktan sonra çok mikro düzeyde polisiye tartışmalar yapılıyor; kurşun nereden geldi, sekerek mi yoksa doğrudan mı isabet etti, polis mi yoksa başka birisi mi vurdu vs? Temel mesele bu mu? Mesele Tahir’in de yıllardır mücadele verdiği barış ve demokrasi meselesidir. Mesele yıllardır çözülemeyen Kürt sorununun olanca yakıcılığıdır. Nice insanlar ateşin içinden yürüyerek geldi, nicesi cayır cayır yandı. Eğer bir çözüm bulunmazsa daha nice Tahir’ler yanacak. O halde deve kuşu politikası gütmenin kimseye bir yararı yok. Ya çözüme dönerek ölümleri engelleyeceğiz ya da güvenlikçi politikalarla çatışmayı, savaşı harlayanlar daha çok canın yanmasına, gencecik insanın yanıp gitmesine neden olacağız. Sonra bu gencecik insanlar yitip gittiğinde politikacılar arkalarından timsah gözyaşlarını dökecek, TV yorumcuları günlerce öyle mi oldu böyle mi oldu laflarıyla günü ve gündem dolduracak ama yoksul yiğit halk çocukları ölmeye devam edecek.
Ateşe benzin dökmek
Madem ölümlere üzülüyorsunuz, o zaman bu ateşi neden söndür müyorsunuz? Bir yandan ateşe benzin döküp harlıyor öte tarafta yananlara seranat yakıyorsunuz. Bu nemen iş, ne kadar etik? Artık yeter, bu oyuna birilerinin dur demesi lazım. Ama şurası muhakkak, kendi çocuklarının canı yanmayanlar buna dur diyemez. Çatışma emrini verenlerin çocukları çatışma ortasında kalsaydı, bu çatışma, kaos, bu savaş bir gün bile devam etmezdi. Gene biliyoruz ki, bu savaşı ancak yoksul halkın feryadı durduracak. Çünkü savaş, çatışma bir iktidar oyunu, bir sistem. Bu sistemden beslenenler var. Ve sitemden beslenenler asla sistemi değiştiremezler.
Çözüme dönülmeli
Bir düşünün: Günlerdir bölge bir muhasara altında, kuşatılmış kasabalar savaş alanına dönmüş durumda. Ve sanki hiçbir şey olmamış, her şey normalmiş gibi davranmamızı istiyorlar. Oysa bu durum, bu ölümler, bu gidişat normal değil, hiç değil. Ölümler arttıkça olası çözüm de uzaklaşıyor bizden, bunu bilmek için kâhin olmaya gerek yok. Yıkılmış harap olmuş kasabaları terk ederken “Kurdun dişine kan değdi, korkun” diyen özel tim “Türksen öğün, değilsen itaat et”, diye halka ırkçı gözdağı vererek, vatanın birliğini beraberliğini sağlayamaz, tam tersine var olan bağlılığı da tahrip eder, böler parçalar.
Tahir Elçi’nin kafasının arkasından vurularak öldürülmesi bu çağda züldür, onu koruyamamak “devletin milletin bekasına” hizmet etmez. Gelecek güzel günler ancak Tahir Elçi gibi yürekli ve dürüst insanlar tafaından sağlanabilir. Çünkü Tahir Elçiler’in tavrı ancak gerçek bir demokraside, adalet içinde, özgür ve eşit biçimde bir arada yaşamayı sağlayabilir. Gerisi lafı güzaftır. Lafı güzaflarla bir yere varılmadığı ise herkesin malumudur.
Prof. Dr. AHMET ÖZER
Rektör Yardımcısı
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Yıkımda son perde
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- Ölü ve yaralı var!
- AKP'li isim açıkladı!