Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sıkışmanın Sicili - Nusret ERTÜRK
İngiltere’de Birinci Dünya Savaşı sonrasında açlar, Londra’ya doğru yürüyüşe geçerler. Haberi alan İngiliz hükümeti, Hyde Park’taki kürsülerin
sayısının artırılmasını emreder. Öfkeli toplulukları sakinleştirmenin en kestirme
yolu onlara söz hakkının
verilmesiyle sağlanır.
Bizde olduğu gibi sıkıştırma yolunun seçilmesi ise en tehlikelisidir. Çünkü,
sıkışmanın sicili pek kabarıktır.
Sıkışmak, kesin sonuç veren bir işaret fişeğidir. Her şey bu sözcüğün başının altından
çıkıyor dense yeridir. Geleceğimizi sıkışmalar belirliyor.
Gelişmiş ülkelerde, iktidara gelmeden önce tarih okunurmuş. Bizde ise iktidardan
düştükten sonra.
Bir ülke düşünün
ki avukatları adalet aramak için
yollara düşüyor. Yollara düşüyor ama başlarına gelmeyen de kalmıyor. Baro
başkanları, 2020 yılı
yazında Ankara sınırında durduruluyor. Yetmiş kadar baro başkanı yirmi yedi
saat çembere alınıyor.
Su ve yiyecek verilmiyor, basınla ve başka kimselerle görüştürülmüyor, yağmurda, gündüz
sıcakta, gece karanlıkta bekletiliyor.
Ülkemizdeki
seksen baro, bu kez Ankara’da bir miting yapmaya kalktıklarında, “yasak” yanıtını alıyor!
İŞÇİ SOKAĞA
ÇIKARILMIYOR; YASAK!
Muhalefet sokağa çıkarılmıyor; yasak!
Yargının üçayağından biri olan avukatlar sokağa çıkarılmıyor;
yasak!
Yasalarda yeri olmasa da: Bastır, bastır, bastır!
Politikacının biri, kendisini karşılayanlara sormuş: “Nasılsınız?” Yanıtın gelmesi
gecikince, politikacı yanıtı yine kendisi vermiş:
‘İYİSİNİZ İYİ!’
Bugün çoğu yöneticilerin durumu aynen böyledir. Kendileri soruyor,
kendileri yanıtlıyor.
Aşk ile öksürük
saklanamaz, derler. Bence, ilk sırayı sıkışmaya vermeli. Mutluluğun tarihi
yokmuş. Ama mutsuzluğun tarihi vardır; o da büyük oranda sıkışmaktan kaynaklanıyor.
İki çocuk, bir
kedi yavrusunu çeşme başında yıkıyormuş. Oradan
geçen bir adam çocukları uyarmış:
“Kediyi
yıkıyorsunuz ama ölür!’’ Kısa zaman sonra adam geriye dönerken kedi yavrusunu öldüğünü görmüş. Çocuklara dönmüş: “Ben size, kediyi yıkarsanız ölür demiştim.” Çocukların yanıtı şu olmuş: “Kedi,
yıkarken değil, sıkarken öldü!”
Vatandaşın canı
boğazında baskılardan. Adım atamıyor. Kimileri, yurttaşla alay edercesine,
“İyisiniz iyisiniz!” diyor. Gelin bakın bakalım ortamlarda et mi kaynıyor, dert
mi kaynıyor. Sanat, bilim yaşamın ayaklarıdır. Onlar olmadan adım atılmaz; çökülür. Sanatın “s”si yok, bilimin yerinde yeller esiyor.
Kurtuluşumuz dualara kalmış. Haberlerdeki öne çıkanlara bakıyoruz. Baştan sona baskı, özgür sesleri kısma, kendilerinden
olmayanları sıkıştırma. Varsa yoksa kendilerinden olmayan gazetelerin,
televizyonların, sivil toplum örgütlerinin
seslerini kısmak. Biraz daha yasak, biraz daha baskı. Mahkemeye vermeler,
tazminat istemeler. Yaşamı yoran, yaşamı çekilmez kılan kural dışı
sıkıştırmalar.
Dünya tarihinde bir gerçek vardır, sıkışan
sonunda rahatlamıştır. Sıkıştıranı ise hiç sormayınız. Yasakların, koruyuculuk
niteliğinin olmasından geçtik,
koruyuculuğu içten içe kemirdiğini biliyoruz. Rüzgâr eken fırtına biçermiş.
Yönetimlerin
başarısı, insanlardaki yaşam sevincinin oranıyla ölçülür. Kişilerin ve toplumun
başarılarında yaşam sevincinin katkısı büyüktür. Yaşam sevincin yoksa başarın
da yoktur.
Sosyologlar, en demokratik yönetimi, “Kişiye
en az karışanıdır” diye tanımlıyor. Bizde öyle mi? Karışılmadık ne kaldı? Akşamdan sabaha değişen yasalar, yönetmelikler. İsteğe göre anayasa değiştirmek. İhale
yasası yılda on kez neden değişir?
Anadolu’da baskı yapanlara, “Zulmün artsın!” diye ilenilir. Kötülüğün çoğalsın ki
seni sevmeyenlerin sayısı yükselsin. İşte o zaman senin sokağa çıkacak güvenin
kalmayacak. Hani derler ki Atatürk, İnönü sokakta tek başlarına dolaşırmış. Şimdilerde üç yüz, beş yüz
koruma almadan kapıdan dışarı adım atamayan yöneticilerin olduğu söyleniyor.
SORUNUNUZ VARSA SORU SORUN
İnsanları aydınlatan sorulardır. Azgınlığı durduran, aydınlığın
kapılarını açan sorulardır.
Sorunuz. Baskı yapanlara, ufkunuzu karartanlara sorunuz. Ama soru sormak o
denli kolay değil. Önce,
konuyu kavramak, bilgilenmek gerekiyor.
Bir insanın verdiği yanıtlardan çok, sorduğu sorular önemlidir.
Eğitimciler, anne-babalara der ki, çocuğunuza o gün okulda ne
öğrendiğini değil, öğretmene
hangi soruları sorduğunu sorun. Sorundan kurtulmak istiyorsanız, sorun. Soru,
sizi sıkışmaktan kurtaracaktır.
NUSRET ERTÜRK
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Narin Güran davasında ikinci gün sona erdi!
- 'Önümüzdeki 72 saat önemli, bir baba olarak...'
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- 'Kurultay haktır, Genel Başkan padişah değildir'
- CHP'den Oğuz Kaan Salıcı'ya sert yanıt
- Açıklayacağına söz verdiği 'gizli dosyalar' neler?
- Erdoğan'dan kayyum için ilk açıklama
- AFAD duyurdu: Elazığ'da korkutan deprem!
- '22 yılın yükünü sırtıma almam'
- Narin'in köyündeki imam açığa alındı