Olaylar Ve Görüşler

Sanat ve spor - A. Celal Binzet

01 Ağustos 2024 Perşembe

Şu yaşadığımız günlerde toplumu en çok oyalayan olayların başında sporun geldiği bir gerçek. Öncesinde bir futbol takımımızın yurtdışındaki karşılaşması vardı. Maç sonrası işe semboller üzerinden politikanın karışması (ne zaman karışmıyor ki!) ve onu izleyen sürecin yankıları bugün de sürüp gidiyor. 

Şimdi de olimpiyatlar derken tüm dünyanın ilgisini üzerinde toplayan daha geniş boyutlu bir spor olayının içindeyiz. Söz konusu alanda dönen para miktarı ve propagandalar aracılığıyla sporun kitlesel bir etkisi olduğu gerçeğini unutmayalım. 

Konuyla ilişkisi bakımından Salazar’ı anarken bir noktadan sonra asıl amacın kendisinden çok ikincil boyutlarının daha çok dikkatleri çektiği herkesin bilgisinde. 

OLİMPİYAT RUHU

Açılış etkinliğinin başarısı/başarısızlığı derken dinsel imgelerin öne çıkarılması, Fransız Devrimi’yle ilgili göndermeler, başka yanlışlıklar derken sporun kendisi ikinci plana itilmiş oldu. 

Elbette farklı uluslardan seçilmiş ekiplerin karşılaşmaları ilginç. Olimpiyatların ruhu diye adlandırılan Citius, Altius, Fortius sözcükleri “Daha Hızlı, Daha Yükseğe ve Daha Kuvvetliye” anlamlarını içermekte. Böylece insanlar arasında her tür ırk, renk, ideoloji ve inanç ayrılıklarını bir süreliğine de olsa geri plana iterek sporun evrenselliği üzerine düşünmeye çağırır herkesi. 

POLİTİKANIN ETKİSİ

Kuramsal olarak böyle görünse de 1936 Berlin Olimpiyatları’nın Hitler’in “ari ırk”  politikasının gölgesinde geçmesi ana düşünceyi temelinden sarsmıştı. 1972 yılındaki Münih olimpiyat oyunları da bir başka terör eylemine tanık olacaktı. Bunlar dışında bir tane daha var ki bizim spor ve politika geçmişimizde ayrıcalıklı bir yere sahiptir. 

Eva Peron, Arjantin’de darbeyle başa geçen Juan Peron’ın eşi olarak popüler bir kimlik taşır. Eva’nın hastalandığı haberi üzerine iyileşmesi için İstanbul Şişli Camisi’nde mevlit okutulur. (9 Aralık 1951) Koyu bir Katolik için böyle bir etkinliğin düzenlenmesi bugün de ilginçliğini korumaktadır. 

Aynı süreçte iki ülke futbol takımları arasında bir dizi karşılaşmalar düzenlenir. Eva’nın armağanı olan gümüş kupa İnönü Stadı’nda 27 Ocak 1952 günü yapılan Lanus- Fenerbahçe karşılaşması sonunda Fenerbahçe’ye verilir. Bu arada Juan Peron’un iktidarda kalmak uğruna izlediği ilkesizlik politikasını en çok uygulayanların başında bizimkilerin geldiğini belirtelim. 

SANATIN SORGULAYICILIĞI

Futbolun bu şekilde politikayla birlikte harmanlanması örnekleri sayılamayacak denli çok. Toplumların gelişmişliğini, bu tür tek yönlü etkinlik kıskacından kurtarılarak farklı alanlarda dengeli dağılımında aramak gerektiği açıktır. Çağdaş bir toplum yetiştirilmesi hedefleniyorsa değinilen noktanın önemi kendiliğinden açığa çıkar. 

Bu konuda yıllar önce yazılmış bir uyarı metninin varlığı bu yazıya esin kaynağı oldu. Cumhuriyetimizin ilk dönem sanatçılarından Cemal Tollu’nun ilgili yerlere ilettiği 19 Aralık 1944 tarihli raporunda değindiği gibi: “Bir vilayet merkezinde stadyum yaptırılırken bir sanat galerisi, bir sergi evi inşası düşünülmüş olmaması güzel sanatların lüzumuna fazla inanılmadığını gösterir.”

İşte sanatın sorgulayıcı yapısını gösteren ve bugün de aynı sorunun önemi konusunda düşünmemizi sağlayacak bir anlayışın somut örneği. Düşündürmekten çok kitleyi oyalayıcı ve edilgin kılan sporla düşündürücü ve ufuk açıcı sanat arasındaki en büyük ayrım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları