Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sağlık Emekçilerine Vefa Borcumuz - Dr. Bülent KERİMOĞLU
Dünya koronavirüs salgını sürecinde sağlık sisteminin eksikliklerini ve sosyal devlet ilkesinin gereğini sorgularken, ülkemiz salgının kontrolünde ve hastalığa yakalananların tedavisinde başarılı bir sınav vermektedir. Bu başarı; insanüstü gayretle çalışan, özlük haklarının iyileştirilmesinden daha çok, nitelikli sağlık hizmeti, sağlıkta şiddetin son bulması, hasta haklarına saygı, ücretsiz ve herkes için eşit sağlık hizmeti isteyen, piyasacı değil, kamucu ve hümanist hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın özverisi ile sağlanmıştır.
Bu başarının arkasında bir yandan laboratuvarlarda aşı ve ilaç geliştirmek için gece gündüz çalışırken bir yandan da ölümcül vakalarla iç içe canları pahasına hastalarını tedavi etmekle uğraşan, evine gitmeden, çocuklarını görmeden hasta bakan, gün aşırı nöbetlerde sabahlayan başarılı hekimlerimiz ve mesai kavramı tanımaksızın hizmet veren tüm sağlık emekçilerimizin fedakârlığı vardır.
Kamucu sağlık birikiminin
başarısı Bugün dünyanın en
saygın üniversitelerinde ve hastanelerinde bölüm başkanlığı yapan başarılı klinisyen ve akademisyenlerimiz,
Nobel ödülü kazanan, dünya
ile rekabet edebilen, deneysel ve klinik çalışmaları en saygın bilimsel dergilerde yayımlanan, gurur
duyduğumuz hekimlerimiz var. Bu başarı, Anadolu hümanizmasının etkisi,
Cumhuriyetimizin tıp eğitiminin
yetkinliği ve geçmişten günümüze gelen kamucu sağlık
birikimimizin gücü ile sağlanmıştır.
BU SALGIN BİR MİLATTIR
Türkiye’nin bu süreçteki
başarısına, Kurtuluş Savaşı yıllarında sıtmayla, veremle, trahomla, tifoyla
hayatını hiçe sayarak
mücadele eden sağlık ordumuzun, o günlerden günümüze taşıdığı görev bilinci ve geleneğinin katkısı büyüktür. Salgın hastalıklar ile mücadele
adeta savaş gibi görülmüştür.
Bu nedenle veremle mücadelenin adı verem savaş, sıtmayla mücadelenin adı sıtma
savaştır. Kısaca bulaşıcı hastalıklarla mücadele bizde savaş mantığı ile görülmüş, bu savaşlar, sağlık
ordumuzdaki neferlerle kazanılmıştır. Başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık
çalışanları; yeminine sadık
kaldıkları Hipokrat’a, Anadolu tıbbının öncüsü İbn-i Sina’lara, Refik Saydam’lara, Nusret Fişek’lere, Türkan Saylan’lara, vatan
savunmasında en önde giden tıbbiyelilere,
kendilerini yetiştiren hocalarına,
canı pahasına hasta tedavi ederken kaybettiğimiz tüm sağlık emekçilerine layık olduğunu bir kez
daha göstermiştir.
Bir sağlık
sorunu ile karşılaştığımızda beklentimiz; en kısa sürede çağdaş teknoloji ile donatılmış deneyimli hekimlere ve güler yüzlü
sağlık personeline ulaşarak en doğru tedaviyi almaktır. Bu beklentileri
eksiksiz karşılamak, değil bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, en gelişmiş
ülkeler açısından bile mümkün değildir.
Bu nedenle temel hedefimiz toplum sağlığını önceleyen, ucuz ve kolay
ulaşılabilir olan koruyucu-önleyici
sağlık hizmetlerinin sağlanması olmalıdır. Oysa son yirmi yılda kamu sağlık
hizmetleri yerine özel sektör desteklenmiş, koruyucu-önleyici sağlık hizmetleri göz ardı edilerek tedavi hizmetleri öne çıkarılmıştır. Kurtuluş Savaşı
yıllarında dahi aşı ve serum ihraç eden
Türkiye’den ilaç,
serum ve aşı ithal eden bir Türkiye’ye dönüşmüştür. Ne yazık ki ülkemiz AKP politikaları nedeniyle milli
gelirine oranla en çok ilaç
gideri olan ülkelerden biri olmuştur. Daha üzücü olan ise; OECD verilerine göre kişi başına koruyucu sağlık
hizmetlerine yapılan harcamaların en
düşük olduğu ülke Türkiye’dir.
AKP hükümetinin sağlıkta değişim dönüşüm
gibi parlak söylemleriyle
hastaneler kâr amacı güden birer işletme, hastalar müşteri, sağlık çalışanları ise birer tezgâhtar
haline dönüşmüştür.
Siyasi geleceğini sıcak para ve tüketim ekonomisine bağlayan
hükümet, uyguladığı yanlış politikaların sonucunu yoksul halk yığınlarına ödetirken bu salgının faturasını da yine işçi, emekçi, işsiz ve yoksullara ödetecektir.
Neo-liberal politikalarla altı oyulan sosyal devlet anlayışı, yerini sadaka
kültürüne bırakmıştır. Anayasal hakların yerini keyfilik almış, yoksullar “bağımlı ve partizan” bireylere dönüştürülmüştür. Birkaç yandaşa ve
garanti dolar ödemeli
kapitalist sermayeye hizmet etmeyi görev haline getirmiş hükümet, artık halkın sağlığını, işini, aşını, eğitimini düşünmek zorundadır.
BAŞARININ GERÇEK SAHİPLERİ
Dünya Sağlık Örgütü’nün de övgüyle bahsettiği bu başarıdan kendine pay çıkarmak isteyenler mutlak olacaktır. Fakat bu pay sahipleri asla pahalı şehir hastaneleri yapanlar, sağlıkta şiddet yasasını zoraki çıkaranlar, piyasacı sağlık anlayışını ülkemize getirenler olamaz. Koruyucu önleyici sağlık hizmetlerini göz ardı edenler, ilaç ve teknoloji satan kuruluşlara Türkiye’yi pazar haline getirenler, Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapatanlar, ilaç fabrikalarını yıkanlar, devlet hastanelerini arsaya dönüştürenler bu başarıyı sahiplenemezler. Birinci basamak sağlık hizmetlerini paralı hale getiren, sağlık ocaklarını kapatan, kamu hastanelerini işletme haline dönüştüren, hastaları özel hastanelere müşteri olarak sunan, katılım payı adı altında sağlık hizmetlerini paralı hale getirenler bu başarının ortağı olamazlar. Onlar ancak sağlıkta yıkımın ve özelleştirmelerin sorumlusu olabilirler.
Sonuç olarak başarı sadece özveriyle çalışan
sağlık emekçilerinindir. Bu
salgın bir milattır. Yeni dönemin
temel belirleyicileri üretim, sağlık, eğitim ve adalet olacaktır. Bunlar
sağlanırsa temel hak ve özgürlükler,
gelir dağılımında eşitlik, medya bağımsızlığı dolayısı ile eksiksiz demokrasi
kendiliğinden gelişecektir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Hediye Güran'ın ifadelerinde 'Enes' çelişkisi
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Görüntülerle ortaya çıkardı: Doktor gözaltında
- Ünlü fenomen adeta bir servet kazandı!
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- Galatasaray, Tottenham'ı sahadan sildi!
- Arbede çıktı, oturuma son verildi
- Köy tipi yoğurt diye yedirmişler!
- AKP’li vekil ateş püskürdü!