Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Rusya’dan güç testi
Türkiye 24 Kasım’da, Rus savaş uçağını hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle düşürdü. Türkiye’nin haklılığı, NATO Genel Sekreteri Stoltonberg tarafından diğer müttefik ülkelerin elindeki kanıtlara da dayanarak teyit edildi. Ancak sorun burada bitmiyor...
Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle; “Kısa süreli sınır ihlali hiçbir zaman saldırı için neden olamaz.” O halde, Rus uçağını “17 saniyelik” ihlalde düşüren stratejik aklın hedefi veya mesajı neydi?
Görünen odur ki; Türkiye uluslararası hukuk açısından haklı. Ama devletler arasında hukuki haklılık, milli güvenlik yararına sonuçları getirir mi? Eğer devlet hakkını koruyacak kadar güçlüyse evet, ama karşısındaki fazlasıyla güçlüyse bela kapıda demektir. Başımıza gelecekleri yaşayarak göreceğiz. Çünkü Rusya’nın açıklamalarında geri adım atma niyeti hiç de yok.
Tebrikler(!); “kimse gücümüzü test etmesin” diyenler sonunda güçlerini en ağır koşullarda test edecek birini buldu. Ama ceremesini kim çekecek? Gençlerimiz, halkımız ve topyekûn Türkiye...
Savaş riski
Dünya bir yana “Esed’i devirmek bir yana saplantısı, Türkiye’yi başta NATO içinde olmak üzere uluslararası arenada yalnızlaştırdığı gibi sonu her iki taraf için de felaket olabilecek savaş riskiyle karşı karşıya getirdi.
Türkiye, Rusya’nın Suriye’de askeri varlığını artırma hamlesinin ve ABD’nin IŞİD’e karşı mücadele gerekçesiyle ses çıkarmayışının arkasındaki stratejik hedefleri göremedi.
Üstelik Rusya 3 Ekim’de hava sahamızı savaş uçakları ile ihlal ederken, NATO hava savunma sisteminin en zayıf halkasından hem Türkiye’yi yokladı, hem de NATO’nun tepkilerini sınadı.
Meydan okumak mı?
Rusya’nın bu hamlesi dahi Türkiye’nin, Suriye’de değişen güç dengelerinin ayırdına varmasına yetmedi.
Türkiye bu ihlallere karşı milli angajman kuralları yerine, NATO’nun hava savunma mekanizmalarını devreye sokmayı deneseydi, Ruslar daha dikkatli adım atmak zorunda kalabilirdi. Ama Türkiye, Rusya’ya adeta “teke tek” meydan okuyarak bölgesel kabadayılığa soyundu.
Üstelik Rusya’nın Ukrayna ve Kırım’da NATO ile yaşanan gerginliği fiilen Türkiye sınırlarına taşındı. Avrupa rahatlarken komşuları ile “sıfır sorundan” sorunlar sarmalına giden açmaza Rusya tehdidi de eklendi.
İşte sorun tam da burada; varsa yoksa “Esed” saplantısından başka bir şey göremeyen aymazlıkta yatıyor.
Bunlar yapılabilinirdi
Öncelikle Türkiye, sorunun hava sahası ihlalinin ötesinde Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki stratejik kilit taşı Tartus ve Lazkiye limanlarının güvenliği olduğunu görmeliydi. Rusya’nın IŞİD ile mücadeleden çok güvenliğine risk olarak gördüğü Bayırbucak Türkmenlerinin varlığına karşı askeri harekâta öncelik verdiği iddiasıyla Türkiye, Dünya kamuoyunun desteğini almaya çabalayabilirdi.
NATO ve BM Güvenlik Konseyi nezdinde gereken diplomatik girişimlerde bulunabilirdi. Ama sadece “Esed’i devirmeye” endekslenen akıl, içerideki gibi önce mağduriyet yaratmayı sonra da mağduriyetten nemalanmayı yeğledi. İçeride başarısı kanıtlanmış bu strateji tutmadı, üstelik başımıza yeni çoraplar da öreceğe benzer...
Hiç olmazsa Türkiye, Rusya’ya ses çıkartmayan ve IŞİD’e karşı mücadelede koalisyon lideri konumundaki ABD’yi ikaz edebilirdi. Rus sınır ihlalleri devam ederse Türkiye’deki üslerin kullanımının askıya alınabileceği kartını masaya sürebilirdi.
Çünkü Rus ve ABD uçaklarının en azından karşılıklı bilgilendirme çerçevesinde harekât icra ettiklerini sağır sultan dahi duydu. Ancak Türkiye’nin bu süreçte en büyük açmazı, IŞİD ile aynı resim içinde yer alması veya görülmesi oldu. Türkiye, yalnızlık ve köşeye sıkışmışlık refleksi ile en son yapması gerekeni başından yapmış gibi görünüyor.
Stratejik tuzaklar
Aslında Putin de Obama’nın stratejik tuzağına düşmek üzeredir. Suriye’de askeri gücünü artırması ve Ortadoğu’daki şiddet sarmalına kapılması Rusya’nın milli gücünde onarılmaz açıklara yol açabilir. Rusya’da ekonomik çöküşe giden bir süreci tetikler mi?
Uzmanlık alanım değil ama Afganistan, nasıl Sovyetleri bitirmişse Ortadoğu da Putin’i bitirirse en azından Obama için sürpriz olmaz.
Çünkü ABD, Ortadoğu’da Rusya’ya karşı fiilen Türkiye’yi kullanırken Güney Çin Denizi’nde bekleyen stratejik hamleleri için eli hem Çin’e hem de Rusya’ya karşı güçlenecektir. Çin’in yanından yer alabilecek Rusya gibi bir gücü Güney Çin Denizi’ndeki oyun planı dışına itecek olması da işin cabası.
ALİ ER
Emekli Tuğgeneral
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
- FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen öldü
En Çok Okunan Haberler
- Hayatını kaybetti!
- Mansur Yavaş'tan TBMM'ye flaş çağrı!
- TÜİK ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı
- 'Erken seçim' çağrısı: CHP tarih verdi
- İşte Belediye Başkanı'nı öldüren saldırganın ifadesi!
- Mardin, Batman ve Halfeti'ye kayyum atandı!
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- AKP'den kayyum için ilk açıklama
- Bülent Arınç'tan dikkat çeken çıkış
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!