Olaylar Ve Görüşler

Özel Mahkemeler Yeniden Kurulmamalı

10 Şubat 2015 Salı

Son günlerde gazetelerde yayımlanan bir haberde, terörle mücadele ve örgütlü suçlulukla ilgili yeni ihtisas mahkemelerinin kurulacağı bildiriliyor.
Yargı düzeninde, tekrarlanan üçüncü hata ile karşı karşıyayız. Türkiye, acaba, yargı düzenini değiştirmeyi ya da düzeltmeyi hep eski yanlış politikalarla aramak zorunda mıdır? Yıllarca önce, sıkıyönetim mahkemelerinin, yüzlerce gencin yargılamalarda alabildiğine hayatlarını ve özgürlüklerini ortadan kaldırmasından sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri denemesi yaşanmıştı. Bu mahkemelerdeki uygulamaların farklılığı, yargı konularının sadece terör olayları ile sınırlı kalmayıp geniş tutulması, üyeleri arasında askeri yargıçların bulunması hep tartışılmıştı. AİHM’nin önemli bir kararı ile bu mahkemeler tarih sahnesinden çekilmişti. Ancak bu değişime karşın, bu defa Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kurulmuştu. Bu mahkemeler de yargıçların, savcıların ayrıcalıklı konumları, farklı uygulamaları ile toplumda çok eleştirilen kurumlar olmuştu. Son üç yılda bu mahkemelerden verilen kararlar ve buralarda görülen davalar şiddetle tartışılmıştı ve bunların bir kısmı unutulmaması gereken olaylar olarak nitelenmişti. Bu süreçteki mahkemeler adeta “yargı içinde yargı” sözünü söyletecek kadar yanlış ve hukuka aykırı kararlar vermişti: Yasak deliller, kanuna aykırı olarak alınan ifadeler ve sorgular, arama, yakalama ve tutuklamalarda kanunları hiçe saymalar hep bu mahkemelerde yaşanmıştı.
Şimdi de, onca kötü uygulamalardan, toplum kurtulmak isterken yeniden eskiye mi dönülüyor? Hayır, artık terörle mücadele, örgütlü suçla savaş için yıllarca öne sürülen iddialarla kurulmuş olağan dışı mahkemeler olmamalıdır.
Bu düşünceye karşı, halen, kaçakçılık, basın ve sermaye piyasası suçları için ihtisas mahkemelerinin bulunduğu ve hukuk sistemimiz içinde ihtisaslaşmış mahkeme uygulamasınn varolduğu ileri sürülebilir. Ancak bu karşı görüş konumuz yönünden pek doğru değildir; çünkü belirtilen suçlarla, örgüt ve törer suçları nitelik ve nicelik yönünden çok farklıdır. Terörü, örgütü yargılayan mahkemelerin yargıçları ve savcıları, konuları itibarıyla hemen farklı bir konuma geleceklerdir. Bu durum soruşturmaları da farklılaştıracak, emniyet teşkilatlarında ilgili birimler gene gizli yapı içine girecektir. Sonra da aramalar, yakalamalar, gizli dinleme ve izlemeler, tutuklamalar bütün ağırlıkları ve hukuka aykırılıkları ile devam edecektir.
Türkiye yıllarca çektiği bu yargısal işleyişe yeniden dönmemelidir. Çünkü bu dönüş, yargının, objektif ölçülere yabancılaşmasını, bireysel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasını sonuçlayacaktır. Bırakın, yargı, kendi bütünlüğü ve olağan işleyişi içinde yetki ve görevinin gereklerini yerine getirsin...

Prof. Dr. KÖKSAL BAYRAKTAR Yeditepe Üniv. Ceza Hukuku Öğretim Üyesi

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları