Olaylar Ve Görüşler

Önce Güven Aşısı - Prof. Dr. Hasan YAZICI

14 Aralık 2020 Pazartesi

Çin aşısına güven var mı sorusunun kesin yanıtını, nesnel veri -düzgün yapılmış anketleri kastediyorum- yokluğundan gerçekten bilmiyorum. Ancak kesin bildiğim:

1. Ülke olarak zaten birbirimize güvenin çok az olduğu bir ülkeyiz (Y. Esmer, Değişimin Kültürel Sınırları: Türkiye Değerler Atlası, Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2012).

2. Meşhur turkuaz tabloyla ilgili çok konuşulan sorunlar yanında, belki de sadece benim takılıp kaldığım (H Yazıcı, Turkuaz tablo üzerine notlar ve ortak akıl - Sarkaç (sarkac.org), 2020, erişim: 12 Aralık, 2020) zatürree oranı denilen, en hafifinden Bu da ne?” diye niteleyebildiğim girdinin ne olduğunu bana söyleyen yok. Sayın Bakan ve bilge Bilim Kurulu üyelerinin her gün artan ölümler ve çok sayıda ağır hasta sayısı ışığında bu oran nasıl olur da aynı kalır, hatta düşer, diye akıllarından geçirmemelerini de hayret ve üzüntüyle izliyorum.

GÜVENSİZLİĞİN NEDENLERİ

Tüm bu güvensizliklere son günlerde bir de aşı konusu eklendi. Görebildiğim kadarıyla aşıyla ilgili güvensizlik yaratan sorunların belli başlıları şöyle:

1-Aşının Çin aşısı olması. Her türlü Çin malının çakma olması, en azından bazı örneklerde büyük olasılıkla haksız, maalesef yerleşik bir görüş.

2-Çin aşısının 3. faz çalışmalarının sonucu henüz elde yok.  Bunun yanında halen ülkemizde devam eden çalışmaya 60 yaş ve üzeri insanlar alınmıyor. Aynı aşının Brezilya’daki çalışmasında da bu grup yok (Home - ClinicalTrials.gov, erişim: 12 Aralık, 2020). Ancak bakanlığın açıklamasına göre söz konusu aşı yurda geldiğinde ilk uygulanacaklar arasında 65 yaş ve üzeri olanlar var. Peki, elde bilimsel veri olmadan bu aşıyı yaşlılara nasıl uygulayacağız?

3-Çin aşısının klinik belirti veren ve ölümcül olabilen hastalığa ne derece engel olduğu konusunda elde açıklanmış bilimsel veri yok. Halbuki halen ülkemizde süregelen çalışmanın protokolüne göre (Home - ClinicalTrials.gov, erişim: 12 Aralık, 2020) en başta ölçülmek istenenin bu konu. Öğrenebildiğim kadarıyla ülkemizde şimdiye kadar olan verilerde daha bu hedefe ışık tutabilecek veri yoğunluğu da yok. Çalışmanın Brezilya’da süregelen kolunda, o çalışma temmuz ayından beri devam ettiğine göre, olabilir. Verilerin bu ay içinde açıklanması bekleniyor. Rakip 3 aşı firmasının yöneticileri ise (Pfizer, AstraZeneca ve Moderna) kendi aşıları için bunu açıkladılar. Demek ülkem halkının Çin aşısıyla diğer 3 aşıyı klinik etki bakımından bugün itibarıyla kıyaslamak olanağı henüz yok.

4-Gelecek aşının yeterli sayıda olmaması ayrı bir sorun.  Burada salt ülke halkı için gerekli sayıda aşı temin edilememesi ve onun doğuracağı kayırmalar, karaborsaya düşme vb. tartışmalar yanında başka ve bir yerde göz ardı edilen bir sorun var. Aşıların etkinliğini değerlendirirken bulaştırıcılığı azaltma ile klinik hastalığı önleme aynı olmayabiliyor. Kısa bir süre evvel Pfizer CEO’su bu yönde bir açıklama yaparak ürettikleri aşının virüsün belirti veren hastalık oluşmasından koruduğunu ancak bulaşıcılığı azalttığına dair elde pek veri olmadığını söyledi. Demek toplumun büyük bir kısmını bir an evvel aşılayamazsak, aşılanabilen mutlu grubun, şu veya bu nedenle aşılanamayan mutsuz gruba, hiç de farkında olmadan virüs bulaştırabilme olasılığı var. Örneğin aşılı bir İngiliz turist mayıs ayında Antalya’ya denize girmeye geldiğinde şu veya bu yoldan kendisine bulaşan virüsü, hiç de farkında olmadan, bir Antalyalı vatandaşımıza bulaştırabilir ve özellikle söz konusu vatandaşımız henüz aşısızsa onu çok hasta edebilir. Onun için duyarlı çevrelerde son günlerde sık dile getirildiği gibi Herkes emniyette olmadan hiç kimse emniyette olamaz” Yine onun için AB üye bütün ülkelere aynı anda aşı dağıtmayı planlıyor.

KAYGILAR ‘GERÇEK’LE GİDERİLİR

Tüm bu dediklerimden sakın aşı karşıtı olduğumu sanmayın. Tam tersi aşılanarak hastalıklardan korunmanın tıp biliminin belki de bugüne dek en etkili buluşu olduğu kanım çok sağlam. Ancak yukarıda açıkladıklarıma, bir de etrafta dolaşan akçeli sorunlar da eklenince, ülkem önüne konulan Çin aşısı seçeneği, daha doğrusu seçeneksizliğinin, ülkem insanının aşıya olan güvenini daha da azaltacağından gerçekten çok korkuyorum.

Hele şu veya bu ileri gelen kişi toplum önünde aşı olursa aşıya güveni sağlarız; yasalar uygun, gerekirse aşılanmayı zoraki kılarız görüşlerini toplumun sağduyusuna bir yerde saygı duymamak diye yorumluyorum. Sayın İmamoğlu’na gönderme yaparak Allah aşkına!” diyor ve çağrımı tüm politikacılara ve ilgili bilim insanlarına yapıyorum. Toplumun güvenini sağlamak ancak ve ancak tekrarlayan dozlarda doğruyu söylemekle, kısaca bir gerçek aşısıyla, olabilir diye adeta haykırmak istiyorum.  

PROF. DR. HASAN YAZICI
BİLİM AKADEMİSİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları