Olaylar Ve Görüşler

Olimpiyatlar ve Türkiye - Oben Aybars Kuday

17 Temmuz 2024 Çarşamba

2024 Yaz Olimpiyatları yaklaşıyor. 32 spor dalında, 35 farklı tesiste 10 bin 500 sporcunun katılımıyla oyunlar Paris’te düzenlenecek. Türkiye bugüne kadar yaz olimpiyatlarına ev sahipliği yapmak için beş kez aday oldu ve ne yazık ki hiç kazanamadı. Diğer taraftan Londra üç, Madrid iki kez olimpiyata ev sahipliği yaptı. Bu ülkeler defalarca olimpiyat düzenlemişken Türkiye neden bir olimpiyat organizasyonu yapmaya layık görülmüyor?

Uluslararası Olimpik Komite (IOC) aday şehirlerin değerlendirmesi sürecinde ülkenin içinde bulunduğu siyasi ortam, şehrin altyapısı, ekonomisi gibi makro faktörlerin yanında tesisleşme ve spor odaklı ülke olma ve sportif başarı gibi nitelikleri değerlendirmeye alıyor.

Bir başka deyişle, olimpiyat adaylığında sizi öne çıkaran şey sadece yapılan ve vaat edilen tesisler değil, ülkenin spora bakış açısı ve yurtdışında göstereceği “sistematik” sportif başarıdır. Ayrıca başarının yalnızca iki üç spor branşında değil çok daha fazla branşta olması gereklidir. Bu amaca ulaşmak için de en önemli gereksinim olimpiyat seviyesinde yarışacak elit sporcu yetiştirmektir.

IOC’nin değerlendirmesine göre Türkiye sporda başarısız bir ülke olarak değerlendiriyor. Olimpiyatlardaki madalya sayımızın az olması da olimpiyatlara ev sahipliği yapmamızın önündeki en büyük engellerden biri. Bugün olimpiyatlara katılabilecek seviyede sporcumuz yok denecek kadar az.

SPOR ÜLKESİ OLABİLMEK

IOC üstüne basa basa “Olimpiyata aday ülke yarışma sporundaki başarının yanı sıra bir spor ülkesi olmalı, spor toplumun tabanına kadar yayılmalı ve düzenli olarak olimpiyatta rekabet edebilecek seviyede elit sporcu yetiştirmeniz gerekir” derken biz ne yazık ki bu sporcuları zaten yetiştirmekte olan ve defalarca olimpiyatlara sporcu gönderen kulüplerin tesislerine el koyan ve faaliyetlerini durduran bir ülke konumundayız.

Eğer bir spor ülkesi olmak istiyorsak sporu halka yaymamız lazım. Atletizm pistleri, yüzme havuzları yapmamız, elit sporcular ve topluma faydalı iyi bireyler yetiştiren spor kulüpleri kurmamız lazım. 

Son yıllara bakıldığında ülke çapında çok modern çok büyük statlar yapıyoruz ama yatırımı yanlış yerlere yapıyoruz. Bu statların sporcu yetiştirme konusunda bize bir faydası oluyor mu? İnsanlar maçlarını seyredip statları terk ediyorlar. Tesis de inşa ediyoruz ama büyük paralar harcayarak yapılan bu tesisler çoğunlukla kullanılmadan çürüyor. Çünkü biz insanlara sporu sevdirmeden spor kültürünü oluşturmadan bu tesisleri yapıyoruz. Bir spor ülkesi olabilmek için insanlara önce sporu sevdirip alt kültürü oluşturmamız lazım. 

Suat Erler ve arkadaşları 1943’te Türk spor camiasında köklü ve yenilikçi bir atılımla sportif amaçlı bir kulüp kurmaya karar verirler ve İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü’nü (İYİK) kurarlar. “Gerçek amatörlük” prensibini benimseyen kulüp büyük başarılara imza atar. 

İYİK, yıllar boyu sporun yanı sıra insan yaşamının en değerli öğeleri olan efendilik, erdemlik, doğruluk, disiplin gibi konuları da sporcularına aşılayarak hem başarılı sporcular hem de topluma faydalı bireyler yetiştirir. Olimpiyatlara yüzme dalında sporcu gönderen ilk kulüp olmanın yanı sıra yüzme ve sutopunda yüzlerce kupa kazanır, sutopunda tam 24 defa Türkiye şampiyonu olur. İYİK yüzme branşında 1958’de Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin, “olimpiyat fikrinin yayılmasına ve amatörlüğe en çok hizmet eden spor kulüplerine verdiği Fearnley Kupası’nı alan ilk Türk spor kulübü olur. Dünyada yalnızca dört kulüpte bulunan bu anlamlı kupayı iki defa kazanan dünyadaki tek kulüptür. Son derece sınırlı olanaklara rağmen sutopunda yıldızlar, ümitler ve gençler yaş gruplarında Türkiye şampiyonlukları kazanır, önemli başarılara imza atar. FINA Dünya Masterlar Yüzme Şampiyonasında kulübün efsane yüzücülerinden Ahmet Nakkaş hem dünya şampiyonluğu kazanır hem de dünya rekoru kırarak ülkemize altın madalyalar getirir.  Olimpiyata ev sahipliği yapabilme ve her branşta madalya kovalayabilen bir spor ülkesi olabilmek için çok büyük potansiyele sahip bir ülkeyiz ve bunun için yapmamız gereken işler belli. Kısıtlı olanaklarla ayakta kalmaya çalışan ve sportif mücadelesine hâlâ devam etmeye çalışan İYİK ve onun gibi gelenek sahibi kulüpleri yaşatmak, bu kulüplere hak ettikleri tesisleri sağlamak.

Olimpiyat seviyesinde yarışabilen elit sporcular, topluma faydalı iyi bireyler yetiştirecek yeni kulüpleri Türk sporuna kazandırmak ve bu şekilde sporu tabana yayarak rakiplerimiz gibi daha çok branşta rekabet edebilen bir spor ülkesi haline gelmek. Emin olun ki bu şekilde ülkemiz güçlü bir spor kültürüne sahip olacak, er ya da geç olimpiyatlara ev sahipliği yapacak ve daha çok madalya kazanacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları