Olaylar Ve Görüşler

Neyin koalisyonu?

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Koalisyon görüşmelerini yürüten tarafların “Türkiye’yi hükümetsiz bırakmayız” şeklindeki söylemleri, açıkça dile getirilemeyen “hükümet bir şekilde kurulsun da demokrasi, hak ve özgürlükler olmasa da olur” iradesini içinde barındırıyor.

Hükümet kurma; demokrasi, hak ve özgürlüklerle değil, iktidar olmak ve iktidarda kalmakla ilgili bir soruna indirgeniyor. Bu süreçte küresel sermayenin, mali / finans çevrelerinin ve yerli temsilcilerinin belirleyici olduğu biliniyor. Henry Kissinger ve Stephen Kinzer gibi bu kesimlerin fikir adamları; demokrasiden, hak ve özgürlüklerden önce, küresel kapitalizmin sürdürülebilirliği için yönetilemez alanların oluşmasının önüne geçmenin önemli olduğunu vurguluyorlar.

Anahtar ölçüt
Kinzer, “Saddam! Kaddafi! Castro! Bu baskıcı liderler demokrasiden daha temel bir şey sunuyorlardı: Ulusal topraklarının her santimini kontrol ediyorlardı. Bizim için anahtar ölçüt bu olmalı. Demokrasiden önce ülkede kim denetimi kurabilir, güvenlik sağlayabilir diye sormalıyız” diyor.
Bu ölçüt, Türkiye’de hükümet kurulması konusundaki yönlendirmelerde de belirleyici oluyor. Halk kesimlerinin; peki ya demokrasi? Hak ve özgürlükler? Sorusu ise, gündemin alt sıralarına düşmeye başladı bile.
Seçim meydanlarında; parlamenter sisteme dayalı, laik bir yönetim şeklinin devamı, katılımcı ve çoğulcu bir demokrasinin kurulması, hak ve özgürlüklerin eşit şekilde ayrım gözetilmeden herkese tanındığı hukuksal/ siyasal koşulların oluşturulması; idari, mali, siyasi şeffaflık, bağımsız yargı, ekonomik ve sosyal varlıkların eşit ve adaletli bir dağıtımını sağlayan bir ekonomik demokrasinin gerçekleştirilmesi vaadinde bulunanlar ile İslamcı, muhafazakâr, otoriter bir toplumsal ve siyasal yapıyı kurumsallaştırmış olan, yeni demokratik süreçlerin ve muhalif kesimlerin toplumsal güç elde etmesine ve reformlara olanak vermeyen, sandık ve oydan ibaret biçimsel bir demokrasiyi uygulayan; ekonomik eşitsizliği, toplumdaki eşitsiz güç paylaşımını yoğunlaştıran, İslamcılığı liberalleştiren, neoliberalizmi İslamcılaştıran yapıya dayalı siyasal erk, neyin anlaşmasını yapacaklardır peki?

Neoliberal politikalar
Belli kesimlerin çıkarlarına göre yapılandırılmış; ulusal kaynakların yağmalanmasına dayalı; emekçi ve üretici kesimlerin haklarını, yaşam alanlarını yok sayan, çevresel ve ekolojik sürdürülebilirliğe aykırı neoliberal politikalardan vazgeçilecek midir?
Demokrasi için; adaleti sağlamaktan uzak bir kanunlar silsilesinden oluşan hukuku ve ekonomik ilişkilerin oluşturduğu bir düzeni yeterli gören anlayış, değişecek midir? Emekçilere, öğrencilere, muhalif kesimlere, insan hakları savunucularına, çevre ve kadın örgütlerine, meslek örgütlerine karşı sistematik hale gelen baskı ve insan hakları ihlalleri engellenecek midir?

Toplumsal barış
Olağanüstü hal rejimini yeniden yürürlüğe koyan düzenlemeler tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılacak mıdır? Toplumsal barışı sağlayacak dil ve araçlar oluşturulacak mıdır? Devletin örgütlenmesini, hukukunu ve işleyişini bir dinin (Sünni İslam) inançlarıyla ilgili anlayışlara göre belirleme uygulamalarına son verilecek midir? Ekonomik gücün küçük bir kesimin elinde yoğunlaşmasının önüne geçilecek midir? Toplumsal düzeyde sosyal adaleti ve eşitliği sağlamak için yeniden paylaşımı temel alan ekonomi politikalar uygulanabilecek midir? Türkiye’nin; kapasitesini gerçekçi, çevre jeopolitiğini doğru değerlendiren, komşu ülkelerin sınır bütünlüğünün korunmasını, barışı ve dış politikanın militaristleşmesinin önüne geçilmesini temel alan bir dış politika anlayışı hâkim olabilecek midir?
Bunları gerçekleştirmenin yolu; biçimsel demokrasinin kurumları ve kanunlarını kullanarak, ekonomik/siyasal çıkarları bölüşenlerin iktidarını paylaşmak mıdır? Somut hayatın biçimleri içinde, gerçek demokrasinin yolunu açacak siyasetlerin oluşturulmasında mıdır?  

NEVAL OĞAN BALKIZ Yard. Doç. Dr. Hukukçu / Akademisyen



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları