Olaylar Ve Görüşler

Nefes alamayan siyahiler

09 Haziran 2015 Salı

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 2. maddesi tüm insanların eşit haklara sahip olduğunu söylese de emperyal çıkarlar öncelik kazandığında, demokrasinin kelepçelenmesi, tutuklanması, öldürülmesi kaçınılmaz olmaktadır!

2014’te Missouri- Ferguson’da siyahi genç Michael Brown’ın altı kurşunla polis tarafından yargısız infaz edilmesi, ABD’nin özgürlük, eşitlik ve yaşam hakkı gibi değerlerini sorgulaması için bir fırsattı; fakat Ku Klux Klan kukuletasını takan ırkçı polis şiddeti 12 Nisan 2015’te, Freddie Gray’in gözaltında ölümü ile yeniden hortladı ve otoritenin siyahilere bakış açısının, geçen yıldan bu yana değişmediğini gösterdi.

Olağanüstü hal
Gray’in gözaltına alındığı bölgede, çoğunluğunu öğrencilerin oluşturduğu protestocular ile polisin çatışması, şiddetin kontrolden çıkmasına neden oldu. Polis araçlarının ateşe verilmesinin, dükkânların yağmalanmasının ve gözaltına alınan öfkeli insanların kontrol altına alınabilmesi için sokağa çıkma yasağı ilan edilerek, demokrasi ve özgürlükler ülkesinde olağanüstü hal uygulamasına gidildi(!)
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 2. maddesi: “Herkes; ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka inançlarına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. İnsanlar ulusal ve toplumsal kökenleri, zenginlikleri, doğuş farklılıkları ya da herhangi başka bir ayrım gözetilmeksizin bu bildirgede belirtilen tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilirler” demekte; fakat emperyal çıkarlar öncelik kazandığında, demokrasinin kelepçelenmesi, tutuklanması, öldürülmesi kaçınılmaz olmaktadır!

Siyahi fobi

Cinayeti işleyen polis memurlarının yargılanmasına gerek görülmeyerek, ırkçı politikalara sahip çıkıldığını ST. Louis Polis Teşkilatı’nın Müdürü Don Page’in, siyahilere, eşcinsellere yönelik yaptığı ırkçı-faşist söylemlerinde görüldü. ABD’nin yıllardır yenemediği siyahi fobisi, Ferguson’da Michael Brown’ı, New York’ta sigara satıcısı Eric Garner’ı, Cleveland’da on iki ya- şındaki siyahi bir çocuğun ölümüne neden oldu. Emperyalizmin kendi ülkesi bile olsa, yoksul/ yoksun insanlara bakışının yansıması değişmemektedir!

1894’te William B. Ferguson tarafından, bir tren istasyonu olarak kurulan kentin demografik yapısı, doksanlı yıllarda göç almasıyla birlikte değişkenlik gösterdi. Doksanlı yılların başına kadar kentin yüzde 70’i be yazlardan, yüzde 25’i siyahilerden oluşmaktaydı; günümüzde bu oran tersine dönmesine rağmen kent yönetiminin ve polis teşkilatının çoğunluğunu beyaz Amerikalılar oluşturmaktadır.

Polisin işgal gücü
Sivillerin rahatlıkla vurulması ve herhangi bir yargılamanın yapılmamasını sağlayan hukuki çerçevenin yeniden çizilmesi; mağdurun, zor kullanıldığını ispat etme yükümlülüğünün esnetilmesi; polise verilecek eğitimin revize edilerek yeniden düzenlenmesi, memurların üzerine kamera takılması gibi uygulamalar, polisin kendini işgal gücü olarak görmesinin önüne geçebilecek midir? Geçen bir yıllık süre gösterdi ki, konuşulanlar dönüşüme yetmemektedir. Vahşi sömürünün makyajlanarak, gösterişli demokrasi el- bisesini giymesi, ortada olan pis kokuları engellememektedir.
11 Eylül 2011 saldırıları, ABD’de ‘terörle mücadele’ yasaları adı altında, demokratik hakların kısıtlanmasını getirdi. Mahkeme kararı olmaksızın insanların gözaltına alınması, kuvvetli şüphe sonucu polisin adam öldürme yetkisi, FBI ve yerel polisin Amerikan vatandaşlarını siyasi, etnik olarak fişlemeye başlaması olağan sayıldı. 2014’te Ferguson’da başlayan isyan ateşinin, 2015 Nisan’ında Baltimore’da canlanması ve yarınlarda başka bir kentte muhtemelen başlayacak olması emperyalist Amerika’nın korkulu rüyasıdır!

Vahşi şiddet mi?
Demokrasi götürme adı altında, dünyanın yoksul insanlarını sömürgesi altına alan Amerika, kendi iç politikasında da acımasızlığını sürdürmektedir. Komplo teorileri üretilerek olayların Başkan Obama’yı güç duruma düşürmek için kışkırtıldığını iddia edebilecek herhangi bir söylemde bulunulmadı. Fakat isyanın bir polisiye olaya indirgenmeye çalışılması, Amerikan yaşam tarzının tartışılmasını engelledi; geleneğinde olduğu gibi göstericilere karşı, halkından ve dünyadan büyük oranda gizlemeyi başardığı vahşi şiddet ile olayları bastırdı!
Kesinlik kazanan tek olgu, tüm emperyalist tiranlar, sistemin dışına çıkıldığında devlet terörünü özgürlük ve demokrasi maskesi altında kendi yurttaşlarına uygulamaktan çekinmemektedir! Hürriyet Heykeli’nin meşalesi sönmese de ateşinin cılızlaştığı saklanamamaktadır.  

BAYRAM SARI Yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları