Olaylar Ve Görüşler

İyi ki Doğdun "Sümer Kraliçesi" - Özlem ÖZDEMİR

20 Haziran 2020 Cumartesi

Bugün Cumhuriyet kadını, Sümer kraliçesi Muazzez İlmiye Çığ’ın doğum günü. 107 yıllık hayatının çoğunu, Sümer tarihi başta olmak üzere, Anadolu’nun bilinmeyen geçmişini halka aktarmaya çalıştı. Dünyada Sümer tarihiyle ilgili sayılı uzman kişilerin arasında yer aldı, sayısız makale ve kitap yazdı. Hem Kurtuluş Savaşı’na hem Cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etti. Atatürk devrimlerini korumak ve halka anlatmak onun en birincil vazifesiydi. Bu mücadelesi hâlâ sürüyor... İşte 107 yıllık sıra dışı ve mücadele dolu hayatın kısa bir özeti…

Muazzez, 1914’te Bursa’da doğar. Babası, kızının kaderini çizer gibi adını İlmiye koyar. Çocukluğu savaşın zorlu yıllarında geçer. Mesela Çorum’da yaşayan halasının yanına gitmek için yaptıkları cephane yüklü tren yolculuğunu hiç unutmaz. Cumhuriyet ilan edildikten bir yıl sonra Bursa’ya dönerler.

Öğretmen olan babası Bursa’da açılan özel okulda keman ve Fransızca dersleri olduğunu duyunca, kızını devlet okulundan alıp bu özel okula verir. Muazzez’in iki kardeşi daha vardır, Talat ve Turhan. Babaları öğretmenliğin kısıtlı maaşına rağmen çocuklarını okutacaktır

CUMHURİYET ETKİSİ

Muazzez, ilkokuldan sonra kız öğretmen okuluna yatılı olarak başlar. Ne olacağım ben?” diye hiç düşünmemiştir. Çünkü, o dönem buna olanak sağlayacak değişim henüz çok yenidir. Bu okulda ilerleyen yıllarda birlikte çalışacağı en yakın dostu Hatice Kızılyay ile tanışır. Mezun olunca öğretmen olarak Eskişehir’e atanır. Cumhuriyet sayesinde sosyal yaşam değişmeye, kadınlar da erkekler gibi hayata karışmaya başlamıştır. Balolar, sinemalar, tiyatrolar derken dört buçuk yıllık Eskişehir yaşamı renkli geçer. Muazzez, öğretmenliği sevse de üniversitede okumak ister.

1936’da Ankara Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi açıldığında kaderi değişecektir. Babası başvurması için teşvik etse de Muazzez evin geçimine katkıda bulunduğu için önce istemez. Hatice ise ona Gitmeyen senle ben kaldık!” der durur, sonunda Hatice’ye Toparlan, bu akşam gidiyoruz!” der. İki genç kız, kendi başlarına gece trenine binerek hayatlarını değiştirecek yolculuğa çıkar. Hatice’nin dindar annesi bile başına iş gelir, gidemezsin” demez.

Çünkü Cumhuriyet gençlerine ve kızlarına sahip çıkan bir rejimdir.

Muazzez’in niyeti başta Almanca okumaktır ama dil bölümleri dolduğu için boşluk olan Hititoloji bölümü önerilir. Bu bölümde ayrıca Sümeroloji ve arkeoloji de okuyacaksınız” dediklerinde iki kız daha bu derslerin adını bile duymamıştır. Ne bölüm olursa olsun, okuyalım da diyerek kaydoluyorlar.

Kendilerine banyosuz, elektriksiz, sobasız bir oda tutarlar. Mutfak olmadığından bir lokantayla anlaşırlar ama sadece bir kişilik yemeğe paraları çıkışmaktadır. Sonunda fakültenin yatılı bölümünde yer boşalır da bu sefaletten kurtulurlar.

Müstakbel eşi Kemal Çığ ile bu fakültede tanışır. Mezun olduktan sonra hemen evlenirler. Muazzez, İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne tayin olurken, eşi öğretmen olarak başka bir şehire atanır. Baktılar olmayacak, eşi öğretmenlikten ayrılarak müze kadrosunda işe başlar. Kemal Çığ, 34 yıl boyunca Topkapı Sarayı Müzesi’nin müdürlüğünü yapacaktır. Esin ve Yülmen adlarında iki kızları olur.

HİÇ YILMADI

Ülkemizde müzeciliğin gelişmediği ve tarihin öneminin yeterince anlaşılmadığı yıllarda çalışmasına rağmen hiç yılmaz! Çünkü araştırmaya âşıktır. Tabletler arasında geçen yıllar sonunda Hatice ile olağanüstü bir Sümer arşivi oluşturmakla kalmaz, yazdığı 23 kitapla bu bilgileri her yaştan insana aktarmayı başarır.

Araştırmaları için Almanca’nın yetmediğini anlayıp 40 yaşından sonra İngilizce öğrenir, sayısız çeviri yapar, makaleler yazar. 1960’ta Heidelberg Üniversitesi’nin davetiyle Almanya’da 6 ay araştırma yapar. Aynı günlerde arkeoloji meraklısı Japon Prensi Mikasa, adını duyduğu bu kadını ziyaret edecektir.



1972’de emekli olduktan sonra, Zaman Tüneliyle Sümer’e Yolculuk” adlı çocuk kitabıyla yazarlık kariyeri başlar. Çok gören, çok okuyan, çok yazan ve çalışmaktan hiç bıkmayan Muazzez’in mutlu bir hayatı olur, içinde kalan tek isteği uzaya gitmektir. Yaşlanmayı ve ölümü hiç dert etmez. 

Muazzez İlmiye Çığ, Atatürk’ün gelişmiş toplum hayaliyle yetişmiş bir Cumhuriyet kadını olarak, hayatını Anadolu’nun zengin geçmişinin halka ulaşmasına adar. Cumhuriyet devrimlerinin ve Atatürk’ün yılmaz bekçisidir. Onu son ziyaretimde en büyük sıkıntısı, aklının çalışma hızına bedeninin yetişememesiydi, onun haricinde dimağı pek çoğumuza taş çıkacak kadar berrak...

ÖZLEM ÖZDEMİR
GAZETECİ, YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları