Olaylar Ve Görüşler

İnfaz kanunu

22 Nisan 2020 Çarşamba

PROF. DR. KÖKSAL BAYRAKTAR

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ

EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYESİ

TBMM geçen günlerde önemli bir kanunu kabul etti. Binlerce kişinin hayatını etkileyecek bu kanunun aylardır bir “Af Kanunu” olacağı beklenirken farklı bir kanun yürürlüğe girdi; kanun genel içeriği yönüyle İnfaz Kanunu’nun çeşitli maddelerini değiştirmekte idi. 

Ayrımcı bir sonuç

Gerçekten bu kanun “Af Kanunu” değildir çünkü “siyasal suçlular, düşünce suçluları ve tutuklular” kanun kapsamı dışında bırakılmışlardır. Aslında af kanunları çeşitli sosyal, siyasal ve tarihsel nedenlerle “cezaları” tamamen ya da kısmen ortadan kaldıran kanunlardır. TBMM’de kabul edilen kanunda hükümlülerin topluma uyum sağlamaları için cezaların bir bölümünün cezaevleri dışında çekilmesi amaçlanmıştır. Ancak bu yaklaşımda, suçlarda ve kişilerde farklılaştırmalara gidilmiştir. Bu nedenle kanun, hükümlüleri ve tutukluluları kapsamamakla eşitlik ilkesini ihlal etmiştir. Hükümlülerin üçte birinin cezaevlerinden çıkması, siyasal suçluların, düşünce suçlularının ve tutukluların cezaevlerinde kalmaya devam etmesi eşitsiz ve ayrımcı bir sonuç yaratmıştır. 

Eşitliğe aykırı tutum Kanunun geçici 9/5. maddesinde açıkça görülmektedir. Kanun koyucu hükümlülerin bir bölümünü bulaşıcı salgın hastalıktan korumaya çalışırken, tutukluları ve kanundan faydalanamayan diğer hükümlüleri önemsememektedir.

Bazı suçlar kapsam dışı

Kanun esas itibarıyla bir “koşullu salıverme” ve “denetimli serbestlik” kanunudur ancak belirli kişiler ve suçlar kapsam dışı bırakılmışlardır. Böylece koşullu salıverme ve denetimli serbestlikte de eşitliğe aykırı bir tutum izlenmiştir. 

Bu yönden, süreli hapis cezalarında, koşullu salıverme için 2/3 oranında ceza infaz süresi aranırken, kanun bu süreyi 1/2 oranına indirmiştir. Bu oran kanunda ayrıca belirtilmiş suçlar için değiştirilmiş ve 2/3 oranında infaz süresi öngörülmüştür. Buna göre kasten öldürme, netice sebebiyle ağırlaşmış yaralama, işkence ve eziyet, nitelikli hal dışında cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz, özel hayatın ve hayatın gizli alanının ihlali, devlet sırrını ele geçirme, casusluk ve Milli İstihbarat Kanunu’ndaki suçlar için cezanın 2/3’sinin infazı ve geri kalan 1/3 oranında serbest bırakılması öngörülmüştür. İnfaz Kanunu’nun 107. maddesinde belirtilen oranlar farklı suçlar ve cezalar için değiştirilmiştir. Ayrıca çocuklu kadınlar, yaşlılar için farklı süreler gösterilmiştir. Öyle ki koşullu salıverme için düzenlenen 107. ve 108. maddelerde, çeşitli cezalar ve kişiler için çok ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır.

Aynı durum, 105/A ve geçici 6. maddelerdeki “denetimli serbeslikte” de görülmektedir. Denetimli serbestlik çocuklu kadınlar, hastalar, engelliler ve yaşlılar için farklı sürelerde uygulanmaktadır.

Eşitlik ilkesine aykırı

Kısaca kanun koyucu, koşullu salıverme ve denetimli serbestlik için “farklı oranlar, farklı kişiler, farklı süreler” şeklinde düzenlemeler yapmış, bu açıdan eşitlik ilkesine aykırı bir kanun ortaya çıkmıştır. 

Oysa koşullu salıverme, kişinin işlediği suçtan farklı olarak, cezaevinde iyi hal gösterip göstermediğine, meslek ve sanat öğrenmede olumlu olup olmadığına dair cezaevi idaresinin değerlendirmesine dayalı bir kavramdır. Bu yönden koşullu salıverme ceza hukuku doktrininde hükümlü için bir hak sayılmaktadır. Çünkü bu hak sayesindedir ki, hükümlüler cezalarını “iyi bir gelecek beklentisi ve ümidi ile” çekmektedirler. Yürürlüğe giren yeni kanun ise sadece çekilen cezaların sürelerine ve oranlarına işlenilen suçlara odaklanmış ve hak olma niteliğini hiç dikkate almamıştır. 

Bu genel özellik ve niteliğinin yanı sıra bu kanunla infaza ilişkin pek çok  değişikliğin yapıldığı görülmektedir. 

İletişim hakkına kısıtlama

Şöyle ki: Açık ceza infaz kurumlarına doğrudan gönderilecek hükümlüler ceza süresine göre belirlenmiş, ceza infazının hastalık nedeniyle geri bırakılma süresi uzatılmış; kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların infazı genişletilmiş, hakkında yakalama emri çıkarılan kişinin konutunun aranmasında CMK’ye uyulacağı belirtilmiş, açık cezaevlerindeki hükümlülerin dışarıda çalışma olanakları geliştirilmiştir. Ancak aynı değişiklikler içinde, hükümlünün iletişim hakkına kısıtlamalar getirilmiş, hücreye koyma nedenlerine ekleme yapılmış, çocuk hükümlüler için yeni disiplin cezaları konulmuştur. 

Aynı değişiklikler içerisinde disiplin cezalarının uygulanmasında bir hafifleme olduğu gibi, ödüllendirme ve kitaplıktan yararlanma olanakları genişletilmiş, buna karşılık süreli ve süresiz yayınlardan yararlanma kısıtlanmıştır. 

Hukuksal sorun yaratır

Kanunun diğer maddelerinde hükümlülerin telefonla haberleşmeleri, hediye almaları, eğitim ve öğretimden yararlanmaları, mazeret ve özel izinleri, izinden dönme süreleri, hastanelere yatma olanakları ile açık cezaevlerindeki hükümlülerin kamu kurumlarında çalışma sürelerinin infazdan sayılması durumlarında genişletilmelere gidilmiştir.

Böylece kanun değişikliği, infaza ilişkin pek çok olumlu ve olumsuz yönleri içermektedir. On binlerce kişi için bu kanunla cezaevlerinin kapıları açılmasına rağmen binlerce kişiye kapılar kapalı tutulmuştur. Bu durum gelecekte pek çok hukuksal sorun yaratabilecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları