Olaylar Ve Görüşler

İktidarın Hukuku ‘Kişiye Özel’ - Av. Cihan Arık

15 Nisan 2020 Çarşamba


Aristoteles, “denkleştirici adalet teorisi”ni, bir hukuki ilişkideki tarafların eşit muamele görmesi, kişisel unsurların dikkate alınmaması ile açıklamıştır. Asırlar sonra 1789 tarihli İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 6. maddesinde bütün vatandaşların kanun önünde eşit olduğu vurgulanır. Keza anayasanın 10. maddesi şöyledir: “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” Kısacası “kanun önünde eşitlik ilkesi” evrenseldir ve asırlar öncesinden günümüze kadar gelip yasalarla korunmuştur.

Gelelim “kişiye özel” infaz hukuk rejimine...

Akla zarar kıyaslama

Bilindiği üzere gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç MİT Kanunu’nun 27. maddesinin 3. fıkrasına göre tutuklanmış ve halihazırda haklarında çıkacak olan iddianameyi beklemektedir. 

Peki, bazı maddeleri Meclis’ten geçen infaz yasasında hangi suçlar istisna olarak tutuluyor: Kasten öldürme, cinsel saldırı, cinsel istismar, terör örgütü kurma, yönetme ve üyelik, uyuşturucu madde ticareti... Bu gibi ağır suçlarla MİT Kanunu’na muhalefet iddiası ile tutuklu bulunan gazetecileri aynı kefeye koyup istisna olarak tutmak “kanun önünde eşitlik ilkesi” ile bağdaşmamaktadır. Nedeni ise basittir: “Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu”na karşı suçlardan tutuklu olan sadece Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç gibi gazeteciler bulunmaktadır.

Hatırlamak gerek

Başka bir örnekle durumu anlatalım. İnfaz Yasası kapsamında olan insan ticareti, göçmen kaçakçılığı, yağma (gasp), hırsızlık, rüşvet, zimmet, irtikap vb. gibi oldukça ağır cezaları gerektiren suçlardan mahkûm olanlar, mahkûm oldukları cezanın yarısını infaz kurumunda çekecekken infaz yasası kapsamı dışında bırakılan MİT Kanunu’na muhalefet iddiası ile tutuklu bulunan Barışlar ve Hülya Kılınç, mahkûm oldukları takdirde cezanın üçte ikisini infaz kurumunda çekecektir. Kaldı ki suçlama konusu maddeden ceza alınsa dahi infazı en fazla 8 ay olacak olması, yapılan tutuklamaların bir tedbirden ziyade peşinen cezalandırma yapıldığını gösterir.

Gece yarısı "göklerden gelen karar var"(!)

Bu örneklerden de anlaşıldığı üzere düzenleme, eşitliğe ve adalete aykırı bir şekilde tamamen “kişiye özel” uygulama şekline dönmüştür.

TBMM’ye getirilen yasa teklifi ile “kişiye özel” uygulama olayını en son 2009’da görmüştük. Şöyle ki: 2009’da 25 Haziran’ı 26’sına bağlayan gece yarısı TBMM’ye getirilen teklif ile asker kişilerin TCK’nin 250. maddesine giren suçları işlemesi durumunda sivil savcılıklar tarafından soruşturulmaları ve sivil mahkemelerce yargılanmaları ilkesini getirmişlerdi. Bununla kumpas davalarda askerlerin yargılanmasının önünü açtılar. Dönemin savcı ve hâkimleri tarafından Kozmik Oda arandı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve TSK’nin vatansever subayları tutuklandı.

Kime hizmet eder?

Zihniyet aynı sureti farklı. 2009’da kumpas davaları için gece yarısı getirilen teklif ile değiştirilen yasalar FETÖ’nün eseri ise önceki gece yarısı değiştirilen madde teklifi kimin eseri?

FETÖ borsasını ortaya çıkaran ve FETÖ’nün kirli yüzünü anlatan gazeteciler Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan’ın tutuklu kalması ve gece yarısı operasyonu ile İnfaz Yasası kapsamının dışında tutulması kimin amacına hizmet eder?

AV. CİHAN ARIK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları