Olaylar Ve Görüşler

İki partiliden öneriler

02 Eylül 2015 Çarşamba

Ülkemizin hak ettiği çağdaş siyaset anlayışının gelişmesi için emek harcamaya biz varız, ya siz?

 

Biz, iş ve özel yaşam zorunluluklarından fırsat yaratarak CHP’nin yerel çalışmalarına katılan, partimizin temel siyaset eğitimini tamamlamış, arada bir düşüncelerini açıklayan sıradan iki CHP üyesiyiz. Birimizin ilçe belediye meclis üyeliği ve yakında mahalle delegeliği adayı olması dışında, seçilmek için destek beklemiş kimseler değiliz.
Çağdaş siyaset anlayışında sıradan partililerin de etkili olmasının yolları açılıyor. Sol siyasetin Batı’daki örneklerinde bununla gitgide daha çok karşılaşıyoruz. İngiltere İşçi Partisi’nin yeni lideri için 250 binden çok parti üyesi ve bağışçı sempatizanların oy kullanacağı bildiriliyor (http://www.labour.org.uk/ leadership). Partimizin son genel seçim öncesindeki uygulamaları ile Türkiye’de ön aldığına tanık olmak onur veriyor.

Algı sorunu
Bunu bir algı sorununa bağlıyoruz. CHP üyesi, kendisine özellikle ilgi gösterildiğini, düşüncesinin önemsendiğini, fark yaratabileceğini görmek istiyor. Ama bu beklentilerinin gerçekleştiğini algılayamıyor.
Bu algı için, parti yöneticilerinin ve -daha büyük orandaüyelerin yapabilecekleri olduğuna inanıyoruz. Yalnızca kitlesel ziyaretler (esnaf, meslek örgütleri, fabrikalar, hatta ilçe örgütleri vb.) veya toplu SMS iletileri yollamanın yetmediği görüşündeyiz.

Etkili katılım
Kendi yaşamından hareketle tercihlerini açıkça ortaya koyma olanağı verildikçe, bu olanağa özellikle davet aldıkça, fikirlerini uygulanıyor gördükçe, CHP üyesi, kendisine duyulan ilgiyi ve katkısının anlamını algılayacaktır. Yeter ki, üye katılım kanallarının etkili kılınması için yenilikler düşünülsün.

Her üyenin yerelden hareketle katkı yapması, CHP’nin resmen benimsediği yenilikçi bir ilkedir. 15 yıl önceki Kurultayda bir tüzük hükmüyle (Md. 26) muhtarlık bölgesi çalışma grupları getirilmiştir. İlgili yönetmelikte bu gruplara yer sağlayarak destek olma görevi ilçe yönetim kurullarına verilmiştir. Bu olanak zorlanmadıkça ve CHP üyelerinde kendilerine ilgi duyulduğu inancı yerleşmedikçe nitelikli projeler bile nicelik ile beslenemiyor ve CHP’nin iktidar şansı öteleniyor kanısındayız. Taksim’de başlayıp yayılan Gezi sürecinde insanımızın yerel sorunlara yönelik heyecanı, bu anlamda çok öğreticidir.
Dün yerine yarını, eleştiri yerine somut önerileri konuşarak, eski ama gelişen köy CHP’deki uygulamaların bir bölümüne yeni âdet getirebiliriz diyoruz. Nasıl mı?
Muhtarlık bölgelerinin çok azında kurulmuş çalışma gruplarıyla. Bunları çoğaltmanın yolu, mahallede ulaşılabilen üyelere ilçe yönetimleri koordinasyonunda bire bir erişmekle açılır. Sonra da ulaşılabilen bu üyeleri diğer partililerle iletişim kurma işlevine teşvik etmek gelecektir. Kongreler bunun fırsatını sunuyor. Mahalleli üyeler ilçe yönetimleri ile yerel çalışma programlarını ve takvimini yapsın istiyoruz. Şöyle ki,
.Mahallelerdeki delege seçim tarihi, yeri ve sandık görevlilerinin en az iki hafta önce açıklanması, l Delege adaylarının seçimden önce açıkça bilinmesi için, ilçe başkanlıklarına “yazılı” başvuru yapmaları yönteminin benimsenmesi,
.Delege adaylarının yüz yüze görüşebildikleri mahalleli partililerin de, tanıdıkları diğer üyelere erişmesi yoluyla delege seçimlerine ilgi uyandırılması,
. Üyelerin, delege adaylarıyla en az bir kez söyleşi toplantısı düzenleyip, bundan sonrası için çalışma gruplarına tek tek davet edilmesi, adayların ne için aday olduklarını açıklaması ve toplantıların mahalleli seçmene açık olması,
.Delege seçimlerinde oy pusulalarının, çalışma heyecanını azaltan, üyeye bireysel fırsat tanımayan ayrı aday blokları halinde değil, alfabetik sıralamalı birleşik bir çarşaf liste biçiminde olması,
.Seçilenlerin, ilçe kongresinde temsil etmeleri istenen tavrı oluşturmak üzere, yerel toplantılarda mahalleyle ilişkilerini sürdürmesi ile
CHP üyeleri, yerelde söz sahibinin kendileri olduğunu anlayarak yeni bir heyecanla davranacaklar ve bu da CHP’ye yönelecek seçmen ilgisini artıracaktır.
CHP üyeleri ve CHP seçmenlerine seslenmek istiyoruz: Delege adaylığına yazılı başvurmak, adayları mahalleli üyeler ve seçmenlerle buluşturmak ve siyaseti yerel çalışmalarda yakından izlemek için mahallelerde işbaşı yapmanın vaktidir.

MEHMET C. PEKER
İnşaat Mühendisi, Yönetici
SİNAN KAYALIGİL
Endüstri Mühendisi,
Emekli Öğretim Üyesi

 

-

 

 

 

Yeni çağın monarşileri

Küresel şirketler kâr elde etmek istedikleri sınırlar kapsamında aktif ve kontrolcü bir kamusal yapıyla karşılaşmak istemezler.

Kolektif ve halkçı politikalar izleyen bir hükümet, bireyselci ve özel mülkiyetçi eylemleri kısıtladığından şirket pazar alanını genişletmek için mevcut idareyi uluslararası hukuk ve yerel hukuk çizgileri içerisinde medya, siyasi otoriteler hatta sinema ve müzik sektörü gibi araçlarla yönlendirmeye çalışır.

O ülke veya bölgede bir şirketin kâr güdümünün en sağlıklı işleyeceği kavramsal ve kurumsal altyapıyı oluşturur. Bunu klasik kapitalizm kurulumla yani toplumsal etkileşim ve çatışmalarla yani sosyal sınıf, işçiişveren, sendikalı-sendikasız, sağcısolcu, muhafazakâr-liberal kavramlarını inşa ederek başlatır.

Kapitalizmin tezleri, anti-tezleriyle güçlendirilir ve tezler ve anti- tezler, mevcut olan ile karşısında yeni kavramlar çatışmalarıyla, zıtlıklarıyla piyasaya zihinsel süreçlerde inşa edilir.

Sürecin kaynağı
Peki, bu sürecin kaynağı ve halka dayatılması nasıl oluşmuştur? “Acı yoksa kazanç da yok!”, “Sisteme ayak uyduranlar kazanır, alt sınıf ve yoksullar topluma yalnızca yük olur” anlayışı ve sloganları sistemin pekiştirici ve zihinsel tabanı hazırlayıcı işlevini gördüler.
Öyle bir sosyal-ekonomik yapı düşününki toplumun çoğunu oluşturan halk, kitleler halinde üretim araçlarına sahip bireylerden iş yalvarır hale geldiler. Halk içine düştüğü zorunluluk hissiyatı sebebiyle çoğunluk olmasına karşın az sayıda ama bir o kadar maddi varlığa sahip birey ve işletmecilerin zenginleşmesine yardımcı oldu.
Çünkü kapitalist sistemin dayatmaları gereği bedensel ve zihinsel gücünü üretim çarkına dahil etmeyen işçiler yoksul düşmeye ve ardından açlığa ve ölüme yani yük olarak tanımlanmış sosyal gruba dahil olacaktı.
Ve günümüze dek uzanan yumuşatılmış ve örtük tanımlamasıyla yeni efendiler ve köleler sistemi yani kapitalizm geçerli sistem haline gelmiştir.

Küresel sermayeciler
Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Türkiye’de özellikle 2003-2012 yılları arasında yaklaşık 35.5 milyar dolar değerindeki özelleştirme,1980’lerden beri mevcut bir sermaye atağı olan işçilikte taşeronlaştırma ve inşaat, gıda, makine sanayinde hatta eğitim ve tıp alanlarında ucuz işgücü yaratmak amacıyla üçüncü dünya ülkelerinden işçi alımı mevcut durumun bilançosunu gözler önüne sermektedir.

Sermaye-taze kan
Suriyeli mültecilerin çeşitli semtlere yerleştirilmesi ardından savaşın yıkımından ve yoksulluğundan tok pahasına çalışmaya muhtaç bu bireylerin sermayenin taze kan arayışına itilmesi, bu sebeple iş arayan vatandaşın sağlıklı bir ücretle çalışacak ne inşaat ne de atölye bulabilmesi mümkün olmamaya başlamıştır.
Yurtdışından ucuza tahsis edilen doktorlar, mühendis ve uzmanlar ile küresel sermayenin yeni Türkiye’sinin mesleki yeniden inşasına hoş geldin demiştir.

Sabırtaşı
Ancak sistem ve sisteme bağlı hükümetler ne kadar organize çalışsalar da tarihin dönüm noktalarına baktığımızda, akımın veya kırılma noktasının ismi-sıfatı ne olursa olsun insanoğlunun da baskı-uyaran- tetikleyen basınç noktaları vardır ve sabırtaşının kırılması er ya da geç mümkün olacaktır.


Kaynakça: Andrew Heywood – Küresel Siyaset / Zygmunt Bauman – Modernite – Kapitalizm ve Sosyalizm  

Alper Özgür
Sosyoloji Lisans Öğrencisi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları