Olaylar Ve Görüşler

Hukuk devleti için CHP büyümek zorunda

06 Eylül 2015 Pazar

1 Kasım’da ülke yeniden seçime gidiyor. Anket şirketlerinin hemen tamamı 7 Haziran tablosunda radikal bir değişiklik olmayacağı noktasında kanaatlerini bildiriyor.

 

Seçmen tercihlerindeki durağanlığı AKP açısından yorumlayan pek çok analiz gazete köşelerinde yerini şimdiden aldı. Ülkeyi seçime zorlayan AKP-Erdoğan blokuydu. Oyun planlarının tutup tutmayacağı bu nedenle çok önemli. Ama gözlerden kaçan temel bir husus var. Ülkede seçimden seçime oy oranları çok da değişmiyor. Ayrıca iktidar partisi 13 yıla rağmen birincilik koltuğunu kimseye bırakmıyor.
İhtimal ki 1 Kasım seçimleri de AKP’nin birinciliğiyle sonuçlanacak. Peki, neden böyle oluyor? Çok uzun bir süredir AKP’yi bir hayli geriden takip ederek ana muhalefet konumuna demir atmış CHP neden oylarını artıramıyor?

Halk partisindeki sorun ne?
Bu sorunun yanıtı şüphesiz ki Kılıçdaroğlu liderliği. Kılıçdaroğlu’nun temel vaadi olan “Yeni CHP” ne örgütsel ne de ideolojik anlamda gerçekleşti. Halk Partisi sağ hegemonya karşısında ciddi bir alternatif değil. Kılıçdaroğlu ise liderlik vasıflarındaki eksiklik nedeniyle tartışılmakta.
Hiçbir ilerleme kaydedilmediği ve Kılıçdaroğlu başkanlığındaki yılların boşa geçtiğini söylemek şüphesiz ki büyük haksızlık olur. Kılıçdaroğlu liderliği halka ve sola daha yakın bir doğrultuyu partiye egemen kılmak için çok çaba sarf etti. Bu çabalar sonucunda laik yaşamı demokrasiye saygı göstermeden koruyan sekter çizgi gücünü yitirdi.
Parti hem eylem hem de söylem düzeyinde daha az milliyetçi ve daha az dışlayıcı bir konumda kalmaya özen gösteriyor. Sosyal demokrat dil ön planda. Ayrıca Kılıçdaroğlu liderliğinin partiye katkısı sadece ideolojik dönüşüme yaptığı hizmetle sınırlı değil. Onun başkanlığı parti içi iç barış bakımından bir restorasyon çağı oldu. Baykal döneminde küstürülen ve partiden atılan sayısız isim dahil olmak üzere kendisini Halk Partili gören herkes artık partide. CHP hiziplerin partisi olmaktan çıktı.

Hayal kırıklığı
Tüm bu olumlu hususlar takdire değer. Ama CHP bir sivil toplum kuruluşu değil. Yarışmacı demokrasi koşullarında iktidara ulaşmak için başka partilerle rekabet eden bir siyasi parti. 2010 referandum, 2011 genel seçim, 2014 yerel seçim, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2015 genel seçim geceleri Halk Partili seçmenler sonuçlar karşısında hayal kırıklığına uğradı. Kılıçdaroğlu ve ekibi eskidi ve seçmenler için umut olmaktan çıktı.
Tam bu noktada Demirtaş hatırlatması yapılabilir. Demirtaş HDP’si yakın dönem siyasi hayatımızın en ciddi çıkışlarından birine imza attı.
Bahsi geçen başarı pek çok faktörle açıklanabilir. Nedenlerden biri de Kılıçdaroğlu CHP’sindeki siyasetsizlik ve bıkkınlık. Tıpkı Bahçeli’de olduğu üzere Kılıçdaroğlu da 70’lerden kalan bir figür gibi. Yaşlı, hitabı kötü ve üslubu demode. Oysa Demirtaş genç ve mizah dolu. Bu nedenle sol kitleler -PKK’ye rağmen- akın akın HDP’ye yöneliyor. CHP demokratik kamuoyuna liderlik yapma rolünü ve ana muhalefet vasfını HDP’ye kaptırmış durumda.
Son olarak CHP’deki hareketsizliğin AKP hegemonyasının devamına katkı sağladığı gerçeğinin altı çizilebilir. Halk Partisi kendisi için de psikolojik bir sınıra dönüşmüş yüzde 30 bandını aşmadığı müddetçe içerisinde AKP’nin olmadığı bir iktidar seçeneği yaratmak olanaksız.
Geçmişin hesabını sormak ve demokratik bir hukuk devletinde yaşamak istiyorsak CHP büyümek zorunda. Peki, Kılıçdaroğlu’yla bu mümkün mü? İşte bütün mesele bu.  

Armağan Öztürk
Artvin Çoruh Üniv. Sosyoloji



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları