Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hemen Parlamenter Sisteme Geçilmeli, Ulusal Birlik Hükümeti
GÜNGÖR AYDIN
EMEKLİ VALİ
Bu koşullarda, ülkemizin, planlı ve eşgüdüm içinde çok boyutlu, bilime dayalı ve devlet olanaklarını, kamu hizmetlerini dağıtmada sosyal devlet anlayışı içinde olan, tüm halka güven veren bir yönetime acil bir ihtiyaç duyduğu açıktır.
Ülkemiz ne yazık ki, ilkel bir despotik dinsel diktatörlük iktidarı tarafından yönetiliyorken, ancak bilim ve akıl yolundan, ancak demokrasi ve demokratik disiplin içerisinde, halka ayırımsız yaklaşan ve güven veren, toplumsal seferberlik gerektiren bir planlama ile demokratik bir yönetim tarafından çözülebilir olan korona salgını tehlikesine yakalanmıştır. Bu durumda, ülke zaten ağır bir DEVLET/YÖNETİM/SİSTEM KRİZİ/ BUNALIMI içinde bulunuyor ve yaşıyorken, bu çok boyutlu, çözümü bilimsel, bütünsel ve sistematik bir planlama, eşgüdüm, yaklaşım, uygulama, izleme ve şeffaflık gerektiren küresel yaygın sağlık krizini ve salgını önleyebilme yetenek, birikim ve kültüründen yoksun, tüm sorunlara olduğu gibi bu küresel/ulusal soruna da ulus/halk ve vatan kavramlarını yadsıyıp ümmet ve dini kutsayarak genelde bilim ve akıl dışı yollardan, dinsel saplantılarla ve bağlantılarla yaklaşan çağdışı iktidardan kurtulmak daha da önem, yaşamsallık ve ivedilik kazanmıştır.
İktidara bırakılamaz
Bu koşullarda, ülkemizin, planlı ve eşgüdüm içinde çok boyutlu, bilimsel, bütünsel sistematik akla ve bilime dayalı önlemler, uygulama, izleme ve bütün süreçlerinde şeffaflık gerektiren yaygın küresel salgını önleme konusunda, bilim, akıl ve teknolojinin üstünlüğü ve egemenliği temelinde, tüm halkı ayırımsız kucaklayan, devlet olanaklarını ve kamu hizmetlerini dağıtmada ayırımsızlık ve sosyal devlet anlayışı içinde olan, tüm halka güven veren bir yönetime acil bir ihtiyaç duyduğu açık bulunmaktadır. Bu nedenle ulusal bir seferberliği zorunlu kılan küresel salgını önleme görevi, ülke sorunlarına bilim ve akla dayalı değil, akıl ve bilim dışı dinsel öğelere dayalı olarak yaklaşan, halkı inanç, mezhep ve düşüncelerine göre ayıran, kamu yönetimi ve hizmetlerinde eşitliğe, liyakat ve başarı ölçütüne uzak/yabancı, rant dağıtarak yalnızca yandaşlarını koruyup kollama alışkanlığı olan, kültürü, birikim ve yaklaşımları küresel boyuttaki ulusal bir genel sorunu çözmeye, kriz yönetmeye yeterli/yetenekli olmayan ve elvermeyen, en önemli olarak da ülke yönetiminde ve toplumsal sorunların çözümünde farklı düşüncede olanları, muhalefet güçlerini, meslek ve sivil toplum örgütlerini dışlayan, katılım ve eleştiri kanallarını bütünü ile ve zora başvurarak tıkayan despotik dinsel AKP iktidarı yönetimine bırakılmamalı. Yerine ivedilikle yukarıda nitelikleri belirtilen zorunlu önlemleri, ekonomik yönden güçsüz büyük çoğunluğu öncelikle koruyup kollayacak, cezaevlerinde de insan haklarına dayalı adil koşulları, sağlık ortamını ve salgının gerekli kıldığı infaz indirimini/düzenlemesini toplumun tepkisine neden olmayacak hakkaniyet ve hassasiyet içinde, toplumsal vicdanı doyurucu biçimde alınarak sağlayacak önlemler dahil, gereklerine uygun biçimde hemen alınmalı ve uygulamalı. Bunun için de devletimizin kurucu organı TBMM tarafından anayasal, ulusal ve yaşamsal koşulların zorunlu gereği olarak bir Ulusal Birlik Hükümeti oluşturulup kurulmalıdır. Bu amaçla fiilen ve hemen, yürütülmekte olan ve esasen bütün süreçleri ile MEŞRUİYET VE ANAYASA DIŞI bulunan, denge ve denetimden yoksun Başkanlık Sistemi düzeni tek adam yürütme modeli sonlandırılmalı. Anayasanın da gerekli kıldığı DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEME/DÜZENE geçilmeli/dönülmeli; bu zorunlu dönüşüm ve değişim, TBMM tarafından İLAN EDİLEREK halka açıklanmalıdır.
Meclis sorumluluk almalı
Büyük bir devrimin sonunda bundan tam 100 yıl önce kurumlaştırılan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, uluslararası toplumda ürettiği saygın, çağcıl, laik kuruluş doğrultusundan çıkarılarak içine itildiği iflas etmiş siyasal İslam dinsel devlet düzeni ve uygulaması nedeni ile girdiği büyük DEVLET/SİSTEM/YÖNETİM KRİZİNDEN, TOPLUMSAL/YÖNETSEL BUNALIMDAN çıkarılabilmesinin tek barışçı demokratik yolunun, 100 yıl önce olduğu gibi devletin kurucu organı TBMM’nin duruma seyirci kalmamasından geçmektedir. Çözümün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin doğrultusunu düzelterek yeniden kuruluştaki saygın çizgisine/yörüngesine kavuşturulması ile mümkün olacaktır. TC Devletinin doğrultu düzeltmesi yapılarak yeniden kuruluştaki saygın çizgisine/yörüngesine kavuşturulması ile gerçekleştirilebileceği ortada bulunmaktadır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Birsen Güran'dan geri adım: 'Ben yanlış ifade ettim...'
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Görüntülerle ortaya çıkardı: Doktor gözaltında
- Hâkimin itirafı
- Ünlü fenomen adeta bir servet kazandı!
- Galatasaray, Tottenham'ı sahadan sildi!
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- Arbede çıktı, oturuma son verildi
- Köy tipi yoğurt diye yedirmişler!
- AKP’li vekil ateş püskürdü!