Olaylar Ve Görüşler

Fiyatlarda istikrar kime yarar? - Prof. Dr. Bora SÜSLÜ

19 Ağustos 2023 Cumartesi

Günümüz kapitalist ekonomilerinde kamu ekonomisi para ve finans politikalarına odaklanırken ekonomik büyüme ve endüstri politikalarını şekillendirecek üretim ve tüketim konuları piyasa ekonomisine bırakılmıştır. Küresel devlet anlayışına göre kamunun görevi piyasa mekanizmasının doğru çalışması -bir başka şekilde ifade edilir ise uzun vadeli karar almalarını sağlamak- için para ve finans piyasalarının istikrarını sağlamaktır. 

Dolayısıyla kamu ekonomisi, sermaye sınıfının ihtiyacı olan piyasaları düzenleyici ve maliyetleri-mülkiyet hakları, karar alma maliyetleri, işgücü maliyetleri ve ekonomik belirsizlikler gibi- azaltıcı bir işlev üstlenmiştir. Bu açıdan fiyat istikrarında asıl amaç emek kesiminin reel gelirini korumak değil, daha ziyade sermaye sınıfının uzun vadeli karar alma sürecindeki maliyetleri en aza indirmektir. Fiyat istikrarı toplumun genelinin refahını artıran bir politika değil, belirli grupların sermaye kazancını garanti altına almak için ortaya konulmuş bir politika olarak karşımıza çıkmaktadır.

TOPLUMSAL REFAH

Fiyat istikrarı ile anlaşılması gereken sadece mal ve hizmetler fiyatlarının öngörülebilir olması değil, aynı zamanda ekonomideki döviz kuru ve finansal varlıkların (hisse senedi, tahvil vs.) cari ve gelecekteki fiyatlarının öngörülebilir olmasını sağlamaktır. Böylece fiyat istikrarı finansal sermayenin gelecekte elde edeceği gelirin garanti altına almasını sağlayacaktır. Fiyat istikrarı sağlanarak elde edilen uluslararası finansal sermaye kaynakları ile ekonomik büyüme de garanti altına alınacaktır. Fiyat istikrarı ile ekonomik büyüme sağlanıyorsa bu büyüme ile yaratılan katma değerin toplumun refahını artırması gerekmez mi? Uluslararası finansal sermayenin o ülkeden elde edeceği gelir, toplumun büyük kesiminin sadece bugünkü değil aynı zamanda gelecekte ödeyeceği bir maliyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası sermaye ile elde edilen kaynaklar katma değer yaratmayan verimsiz sektörlere kanalize olmakta ve toplumsal refah azalmaktadır.

BOZULAN GELİR DAĞILIMI

Uluslararası ekonomide rekabet artmakta, rekabet süreci ülkeler için fiyatlar üzerinde değil verimlilik üzerinden yapılmaktadır. Verimsiz bir ekonomiye sahip ülkeler için uluslararası piyasalara mal ve hizmet satmak sadece maliyetin azaltılması ve satılan malın ucuzlatılması ile olacaktır. Bu da ücretlerin reel olarak azaltılması ve mal ve hizmetin dolar bazında ucuzlatılması anlamına gelerek ekonomide yaratılan kaynakların dağılımının bozulmasına yol açmaktadır. 

Fiyat istikrarı ile birlikte üretim olmadan elde edilen yabancı varlıkların siyasi aktörlerin faydalarını maksimize edecek şekilde dağıtımı sağlanmakta, bu da krediye dayalı ekonomik büyüme sistemi ortaya koymaktadır. Böyle bir ekonomik sistemin sonu yoktur. Bu ekonomi politikası sistematik ekonomik krizleri de beraberinde getirmektedir. Bu sistematik krizlerde monopolcü süreci hızlandırarak ekonomideki verimliliği ortadan kaldırmakta ve ortaya çıkan ekonomik maliyetin toplumun büyük bir kesimi tarafından üstlenilmesi anlamına gelmekte, dolayısıyla gelir dağılımı hızla bozulmaktadır. Bunun sonucunda şu soru akla gelmekte, fiyat istikrarı toplumun refahı için mi yoksa belirli gruplar için mi uygulanmaktadır?

PROF. DR. BORA SÜSLÜ

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNIVERSİTESİ, İKTİSAT BÖLÜMÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları