Olaylar Ve Görüşler

En kanlı örgüt: Kapitalizm

29 Eylül 2015 Salı

Çözüm sürecinin rafa kaldırılmasından bugüne kadar yaşanan çatışmalı ortamda asker, polis, sivil, gerilla yaklaşık 300 dolayında yurttaşımızı kaybettik. Ancak bu rakamların da üstünde her yıl binlerce insanı katleden dünyanın en kanlı terör örgütü hangisidir biliyor musunuz?

 

Biraz ipucu verelim sevgili okurlar; 2014 yılında bu terör örgütü tam 1886 kişiyi katletti. 2013’deyse 1235 kişiyi öldürmüştü. 2012’de 878, 2011’de 1710 ve 2010’da 1454 kişinin canını aldı. Liste böyle uzayıp gidiyor.
Son 15 yılın toplam rakamıysa 18 binin üstünde. Evet, bilebildiniz mi? Aklınızdan klasik olarak dünyada en bilinen birkaç örgütün isminin geçtiğini duyar gibiyim. Ama hayır, hiçbiri değil. Dünyanın en kanlı terör örgütü ‘Türkiye Kapitalizmi’dir. Yukarıda verilen rakamlar da Türkiye kapitalizminin vahşice katlettiği işçilere aittir.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin her ay düzenli olarak hazırladığı rapora göre, işçi ölümlerinin kaza sebebiyle değil işçi sağlığının bir maliyet olarak görülmesi ve sosyal güvenlik sisteminin kapsayıcılığının giderek daralması nedeniyle yaşandığı vurgulandı.

İşkollarına göre…
Rapora göre 2015’in ilk sekiz ayında tespit edilen iş cinayetiyse 1138’dir. Geçen ağustos ayında bu sayı sadece 158 olarak tespit edilmiş. İşkollarına göre dağılımıysa şöyle; Tarım, Orman işkolunda 39 emekçi- İnşaat, Yol işkolunda 37 işçi - Taşımacılık işkolunda 20 işçi - Madencilik işkolunda 9 işçi - Metal işkolunda 8 işçi - Konaklama, Eğlence işkolunda 8 işçi - Enerji işkolunda 7 işçi - Belediye, Genel İşler işkolunda 7 işçi - Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 6 emekçi- Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 4 işçi - Gıda, Şeker işkolunda 3 işçi - Petro-Kimya, Lastik işkolunda 3 işçi - Savunma, Güvenlik işkolunda 3 işçi - Çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz/ öğrenemediğimiz 2 işçi - İletişim işkolunda 1 işçi - Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 1 işçi can verdi...

İşçi sağlığına bakış
Emek örgütlerinin de çoğunluğunun işçi sağlığını bir mücadele alanı olarak değil salt bir eğitim sorunu olarak görmesi, siyasi partilerin artık katliam düzeyinde yaşanan iş cinayetlerine eğilip çözüm üretememesi ve emekçilerin kentlerinde ölümlerin “kader” olduğunu söyleyen siyasal güçlere verilen oyların artması nedeniyle işçi ölümlerinin önüne geçilemediği belirtildi.
Rapora göre en çok iş cinayetinin yaşandığı alanlardan biri olan inşaat sektöründe çocuk, göçmen ve yaşlı emeğini kullanma çalıştırma biçimi olarak mühendisten taşerona uzanan bir yelpazeyi kapsarken memleketin dört bir yanında yaygınlık gösterdi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bugüne dek toplam 16 bine yakın işçi “iş kazalarında” hayatını kaybetmiş.
Bu veriler, herhalde pek haber değeri taşımadığından olacak ki sadece bir avuç gazetede yer bulabildi. Birçok gazeteci ve köşe yazarımız da “dünya lideri Erdoğan’ın nasıl başkan olması gerektiğini yazmaktan vakit bulamadıklarından ötürü, bu tür ‘önemsiz’ açıklamalarla oyalanmayacaktır elbette.

M. Utku Şentürk İletişim Uzmanı

 

-

 

Düelloya buyurmaz mısınız?

 

Mevsimlik tarım işçilerinin bulunduğu Fatsa METİP alanındayız. Bezden bir çadır altında yirmi kişi, düşüncelerimiz, duygularımız, hayat görüşlerimizle çaylarımızı yudumluyoruz.

En küçüğümüz yirmi günlük Çilek, en büyüğümüz 64 yıllık Bekir Amca. Bekir Amca başlıyor anlatmaya ‘Babam dokuz evlilik yaptı ben iki tane yapmışım çok mu? Elimde olsa gidip bir tane daha alırım. Ne kadar kadın o kadar güç. Bu sene resmi nikâhlı eşimi hacca yolluyorum keyfim yerinde. 15 tane çocuğum var. Hiçbirini okutmadım. Neden mi? Babam beni okutmadı ben de ant içtim madem o beni okutmadı ben de kendi çocuklarımı okutmayacağım. Pişman değilim. Okusaydılar bana bakmazlardı. Yanımdan ayrılırlardı. Şimdi hepsi benimle. Ben buralara tatile geliyorum. Geziyorum. Sahile gidiyorum. İkinci karım da yanımda. Çocuklarım çalışıp baksınlar bana.”
Şakir, Bekir Amca’nın oğlu. Otuz yaşında, babasının bu düşüncede olduğunu yeni öğrenmiş gibi bakıyor. İçi içini yedi yiyecek, ağzından çıkıyor bir iki kelime; “Aferin baba iyi yapmışsın...”. Bekir Amca gülümsüyor.

İroni de nedir!
Yahu Bekir amca, Şakir ironi yaptı, diyoruz. İroni mi ironi nedir? Ben üçüncü eşten bahsediyorum hem de yirmi, yirmi beş yaşlarında, sen ironiden bahsediyorsun hoca! diye lafı ağzımıza tıkıyor.
Berivan’a dönüyoruz hemen. Berivan on dört yaşında yılın yedi ayı tarla ve bahçelerde çalışarak kendi kendini okutmaya çalışan yedinci sınıf öğrencisi. “Berivan’cığım hele sen söyle, Bekir Amca’nın söylediklerine katılıyor musun? Berivan, “Bir sürü kadın ve okumayan çocuklar pek iyi değil. Hem çocukları çalışıp ikinci üçüncü kadının başlık parasını ödüyor. Kadın mal mı ki parayla alınsın. Hiç doğru değil, hem o para helal de değil. Sonra da çocukları okutmuyorlar. Ben kendi çocuklarımı okutmasam onlar da bizim gibi olacaklar. Buralardaki halimizi gördükçe okulu özlüyorum, okumam gerektiğini anlıyorum. Kitap okuyorum burada” yatakların istiflendiği yerden yastığını, yastığın zincirli yerinden de kitabını çıkarıp gösteriyor herkese.

Aferin Berivan
Berivan harikalar diyarında. Berivan’cığım Alice Harikalar Diyarın’da halt etmiş. Burada sakladığın kitap, ruhundaki ve zihnindeki harikalar yolculuğuna çıkarıyor hepimizi diyen bakışlar savuruyoruz cümleten. “Çocuklarımla tatile gitmek istiyorum buralarda bizim gibi rezil olmalarını, pisliğin içinde yaşamalarını istemiyorum. Ne olursa olsun okuyacağım.” Seyircilerin zihinleri ayakta, gözler bir Berivan’da bir Bekir Amca’da. On sekiz kişi hep bir ağızdan “Aferin Berivan!” diyoruz.
Çilek ağlıyor, acıkmış gibi, ama daha çok Bekir Amca’nın bıraktığı mirasa sitem eder gibi. Bekir Amca’nın bebek ve çocuk seslerine aldırış etmemesi, duymadığı pişmanlıkları ve kaygısızlığı gelip oturuyor vicdanımızın en çocuk kısmına...

‘Kaşık sallamam’
Berivan, yaklaşıyor Çilek’in tahtadan beşiğini usulca sallıyor. Dandini dandini dastana çocuklar girmeyecek tarlaya ninnisiyle...
Çilek masumca bir uykuya dalıyor. Bekir Amca da daldırıyor kaşığını kara şimşekli pilavına... “Bu yemek de çok hoşmuş, hadi afiyet olsun. Ne o Berivan sen yemeyecek misin?”
“Çocuklarımı tatile götürmek istiyorum, kaşık sallamam bu işe kolay kolay...”  

Ömer Özdemir Sosyal Hizmet Uzmanı Hayata Destek Derneği



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları