Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Eleştirmek Özgürleştirir! - Av. Hüseyin ERSÖZ
Bilinen bir söylemdir,
“eleştirmek özgürleştirir”. Bu sebeple ifade hürriyeti,
özgürlükler rejimi
demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Ancak siyasi iktidarları çoğu zaman rahatsız
eden ve “çizdikleri sınırlar”
içinde kullanılmasını
bekledikleri de bir alandır.
Özellikle karizmatik liderlik üzerine kurulu bir
düzende, parti başkanını “karikatürleştirerek” gülünç gösterecek ya da onun halk üzerindeki “karizmasına gölge düşürecek” bir özgürlük alanı tanınmak istenmez.
Bu durum zamanla “rol model” halinde sadece parti
başkanına değil, her kademeye
sirayet eden bir yaklaşım haline gelir. Bakanlar, danışmanlar, belediye
başkanları ve bürokratlar bu kısıtlamanın kendileri için de uygulanmasını bekler.
Bu da bizi
gittikçe daralan bir özgürlük alanına ve “otoriterleşen” yönetime götürür. Eleştiri hoşgörülmez,
“devlet düşmanı” olarak
yaftalanmanız uzun sürmez. Çünkü parti, devlet; devlet de parti kademelerine
hizmet eden bir araçtır.
Bugün yaşadığımız da tam olarak budur.
GAZETECİ, SOSYAL VE SİYASİ HAYATIN SOLUĞUDUR!
Oysaki, geçmişte statükoya karşı olduğunu söyleyen, baskıcı rejimden yakınan, özgürlüklerin güvencesi olarak kendini gören bir siyasi hareket için ne kadar çelişkili bir durum değil mi? İşte böyle zamanlarda ilk hedef alınan, düşünce adamları ve gazeteciler olur. Vatandaşın “sesi”, sosyal ve siyasi hayatın “soluğu” oldukları için. O vakit baskı ve sansür devreye girer.
Devlet ihaleleri ile palazlanan sermaye, önce gazete ve televizyon kanallarını satın
alır. “Satılık olmayanların” gelirleri kesilir,
cezalar yağdırılır, ekranları karartılır. İnternet medyası için yargı eliyle engelleme kararları, en
kolay çözümdür. Bir başka seçenek
ise idari tedbir uygulanmasıdır.
BTK’ye yapılan başvuru üzerine sorgusuz
sualsiz “erişim engeli”
getirilir. Bu tedbirin süreklilik kazanması için Sulh Ceza Hâkimliği’nden
alınacak karar “bir
günde” çıkar, “yıllar boyu” uygulanır.
"SİLİVRİ SOĞUKTUR!"
Sosyal Medya Yasası ile internetteki fikir beyanları denetim altına alınmaya çalışılır. Buna rağmen “eleştiri” için mecra bulmayı başaran gazeteciye, cezaevi tehdidi devreye girer. Öyle ki, “birkaç ay yatsın aklı başına gelsin” yargılamalarıdır bunlar. Bugün iktidarı eleştiren her söyleme karşı, çekinceyi ifade eden, “Silivri soğuktur” betimlemesi tam da bu sebeple ortaya çıkmıştır.
Bugün “İkinci Odatv Davası” olarak bilinen Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel’in tutuklu; Barış Terkoğlu, Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in ise tutuksuz yargılandığı dava, süreci takip eden her hukukçunun üzerinde uzlaştığı haliyle, “özgür basının” hedefe konulduğu bir yargılama sürecidir.
Eleştirel yayıncılık çizgisi herkesin malumu olan Odatv’ye, BTK kararıyla erişim engeli getirildiği; genel yayın yönetmeni, haber müdürü ve haber Sahibinin tutuklandığı bir davada özgürlük hakkı, ifade hürriyeti ve basın özgürlüğünün “defaten” ihlal edildiğini söylemek abartılı bir yorum olmaz.
MAHKEME BAŞKANININ MUHALEFET ŞERHİ
Diğer yandan “Sızıntı” ve “Metastaz” gibi “devlet içinde devlet” uygulamalarını yazan Barış’lar ve “Sarmal” ile yolsuzlukları kaleme alan Murat Ağırel’in aynı davada bir araya gelmelerini “tesadüf” görmek, ahmaklıkla eşdeğer bir iyi niyet değil de nedir?
Davada suçlama
konusu yapılan “MİT
mensubunun Libya’da şehit
düşmesi” hadisesinde, cenazenin kamuoyunun dikkatini çekmeden defnedilmesini eleştiren
gazetecilerin, “3 satır haber” ve atılan “1 tweet’le” bırakın tutuklanmasına, “demokratik ülkelerde” haklarında dava açılmasına dahi şahit
olmazsınız.
Öyle ki haber içeriğinde
şehidin ismi dahi sansürlenirken onları ifşa ile suçlamak, hukukun “araçsallaştırıldığına” delalet etmez mi? Buna kimsenin hakkı yoktur,
olmamalıdır.
Davada gelinen aşamada tutukluluk incelemesini yapan mahkeme
başkanının, Barış Pehlivan’ın
tahliye edilmesi görüşünü
yansıtan 31 Ağustos tarihli muhalefet şerhi, isnatların yüzeyselliğini de gözler önüne sermekte. Mahkeme başkanının “delil durumu” ve “atılı suçun sanık lehine vasıf değiştirme
ihtimali” mütalaası, aslında ortada “ne suç ne de suçlu var” demenin hukuk dilindeki şekli.
Duruşmaya 9 gün kala yazılan muhalefet şerhi, aslında ilk gün Savcılıkça verilmesi gereken “takipsizlik kararının gerekçesi” olmalıydı. Oysaki adalet sisteminin
çözüm bekleyen bu problemi, gazetecilerin “6 ayı aşkın süredir neden özgürlükleri kısıtlanıyor” sorusunun herkesçe bilinen “malum cevabı” aslında.
DEMOKRATİK YAŞAM STANDARDI ÖLÇÜLECEK!
Gazetecileri cezaevinde olan, en çok takip edilen haber sitesine erişim engeli getirilen, televizyonların ekranları karartılan, ifade hürriyetinin kullanılması her geçen gün daha ağır yaptırımlara bağlanan, siyasi iktidarı temsil edenlerin sosyal medyadan parmak sallaması ile gazetecilerin tutuklandığı, yaftalandığı, “vatan hainliği” ile suçlandığı bir ülkeye ne “demokrasi” ne de “hukuk devleti” denebilir.
Herkesten daha fazla güvenceye sahip olan gazetecilerin “hukuk güvenliğinin” olmadığı bir
ülkede, sıradan vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini en geniş şekilde yaşamasını beklemek hayalden öte anlam taşımaz.
İşte bu sebeple
9 Eylül’de görülecek yargılama, adalet terazisinde
basın özgürlüğü ve ifade
hürriyetinin değerinin tartılması yanında, ülke insanın “demokratik yaşam standardının” ölçüleceği
bir davaya dönüşmüştür.
Suç ve suçlunun bulunmadığı, gazeteciliğin yargılandığı davada, değil yarın, derhal olması gereken sadece gazetecilere özgürlüklerinin iadesi değil, aynı zamanda beraat kararı’dır. Ülke insanına soluk aldıracak, demokrasi ve hukuk devletine olan inancı tazeleyecek olan da budur.
*** Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın da özgürlüğüne kavuşması dileğiyle...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Narin Güran davasında ikinci gün sona erdi!
- 'Önümüzdeki 72 saat önemli, bir baba olarak...'
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- 'Kurultay haktır, Genel Başkan padişah değildir'
- CHP'den Oğuz Kaan Salıcı'ya sert yanıt
- Açıklayacağına söz verdiği 'gizli dosyalar' neler?
- Erdoğan'dan kayyum için ilk açıklama
- AFAD duyurdu: Elazığ'da korkutan deprem!
- '22 yılın yükünü sırtıma almam'
- Narin'in köyündeki imam açığa alındı