Olaylar Ve Görüşler

Egemenler Twitter’ı neden sevmez?

13 Kasım 2015 Cuma

Sosyal medya araçları güç eşitleyici niteliklere sahiptir. Bireylerin hareket alanını genişletmekte, ulaşılmaz olanları yakına getirmektedir.

Orwell’in 1984 adlı yapıtı, insanoğlu için öngörülen olumsuz ütopyaların en çarpıcı öykülerinden birini anlatır. Gücü ele geçiren egemenlerin teknoloji yardımıyla iktidarlarını nasıl pekiştirdiklerinin öyküsüdür. İkinci Dünya Savaşı’na sürükleniş serüvenini, savaşın tragedyalarını, soluksuz yaşayan entelektüeller savaş sonrası büyük bir umutsuzluk içindeydiler. Güce bir türlü doymayan egemenlerin toplumları totaliter rejimlere sürükleyecekleri korkusunu yaşıyorlardı.
Teknolojinin savaşmaya niyetli egemenlerin ellerine verdiği silahların yok edici gücü gün be gün artıyordu. Üstelik gelişen teknolojinin egemenlerin yönetilenler üzerindeki denetim gücünü artırıcı etkileri de söz konusuydu. Bilginin toplanması ve dağıtımını denetleme mekanizmaları, teknoloji nedeniyle merkezleşme eğilimi gösteriyor, bireyin bilgi edinme, paylaşma olanakları kısıtlanıyordu. Orwell’in 1984’ü umutların tükendiği, demokrasi beklentilerinin yittiği bir bağlamda yazılmıştır. Orwell’in dünyası totalci iktidarların emrine girmiş, totalci teknolojileri anlatır. Merkezi bilgisayarlar ve onların rahip ve rahibeleri vardır. Yapılar, bireylerin anlık denetimlerini yapan egemenlerin emrindedirler. Ağabey hepimizi gözetlemektedir. Orwell’in dünyası sanayi devriminde kalmış bir dünyaya benzemektedir. Oysa toplumlar sanayi ötesine dönüşmeye başladığında teknolojinin gelişme yönü yeni seçenekler yaratmaya başladı. Önce transistörün, ardından yüksek kapasiteli bilgisayar çiplerinin gündeme gelmesi geleceği değiştirdi. Egemenlerin denetimindeki dev bilgisayarlar, küçük kişisel bilgisayarlara dönüşerek bireylerin emrine girdi. Merkezdeki gücün bir bölümü, kişisel bilgisayarlar aracılığıyla paylaşıma açılmaya başladı. Her kişisel bilgisayarın doğrudan denetlenmesi zorunluluğu yasal ve toplumsal açıdan güç merkezlerinin işini zora soktu.

Güç mesafesi
Bireylerin özgürlük alanlarının daraltıldığı, gücün merkezde toplandığı toplumsal ve siyasal yapılar, yönetenlerle vatandaşlar arasındaki güç mesafesini büyük ölçüde açar. Geçmişten taşınan değerler, ülkemiz insanını, yüksek statü ve pozisyona sahip kişilerin, kendisinden daha güçlü olduğuna inandırır ve güç mesafesini kabullenmesine neden olur. Böylesi bir inanç halkın, statü ve gücün kaynağının kendisi olduğu gerçeğini kavramasını zorlaştırır.
Bu durum güç tekeli kurma peşindeki siyasetçilerin işine gelir. Çünkü halka hesap verebilir olmaktan kurtulurlar. Yüksek güç mesafesi, acımasızca kullandıkları güçleri aracılığıyla toplumu kolayca yönlendirme ve yönetme olanağını sağlar. Yüksek güç mesafesi sorgusuz bir itaatin yollarını açar. Bu nedenle güç mesafesindeki en ufak bir aşınma bile egemenleri rahatsız eder. Hemen “sen kim oluyorsun?” ya da “haddini bil!” benzeri babalanmalar başlar.
Toplumsal statülerini, egemenlik pozisyonlarını kişisel donanım, eğitim ve uzmanlık yerine resmi güç tabanı üzerine kurmuş olanlar, güç mesafesi azaldıkça daha fazla gürültü çıkarırlar, çatışma olanakları yaratırlar. İşin sonu kural ve yasa dışı kaba güç gösterilerine ulaşır.

Güç eşitleyici mi?
Güç mesafesinin yüksek olduğu ülkelerde Twitter gibi sosyal medya araçlarının etkisi büyük olmaktadır. Sosyal medya araçları, yönetenlerin yüksek tutmaya çalıştıkları güç mesafesi için tehdit oluşturmaktadır. Twitter’ın üzerine bu denli gidilmesi, ulaşılmaz sanılan güçlülere ulaşmada oldukça etkili olduğunu göstermektedir.
Sosyal medya araçları güç eşitleyici niteliklere sahiptir. Bireylerin hareket alanını genişletmekte, ulaşılmaz olanları yakına getirmektedir. Güç mesafesi nedeniyle gazetecilerin sormaya, köşe yazarlarının yazmaya korktuğu konular gündeme gelebilmektedir. Güç mesafesinin önlediği demokratik katılım, Twitter aracılığıyla sağlanabilmektedir. Düşünceler üretilebilmekte, eleştiriler yöneltilebilmektedir. Güç mesafesinin engellediği sesini çıkarma özgürlüğü sosyal medya aracılığıyla gündemdedir. Sosyal medya süregelen bir “gezidir”. Güç mesafesinin azalması güçlülerin hesap verebilirliği açısından yeni olanaklar getirecektir.

Prof. Dr. A. SELAMİ SARGUT
Başkent Üniversitesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları