Olaylar Ve Görüşler

Dönemi Fırsata Çevirmek - Av. Erol ERTUĞRUL

02 Mayıs 2020 Cumartesi

Korona adlı virüs tüm dünya düzenini değiştirdi. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır. Kapitalizmin çirkin yüzü yeniden sorgulanmaya başlandı. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya yoksul ülkeleri on yıllarca sömürdüler. Ortadoğu halklarını birbirlerine düşürdüler. Bu ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek uğruna milyonlarca insanı öldürdüler. Kadınların ırzına geçtiler. Kapitalizm bu! Şimdi bu emperyalist ülkeler korona karşısında zor durumda. Kendi canlarının derdine düştüler.

Sorunların çözümünde devletin önemi bir kez daha ortaya çıktı.  Cumhuriyetten armağan ekonomik kaynaklarımızın özelleştirme adı altında elden çıkarılmasının yanlışlığı tekrar anlaşıldı. Mustafa Kemal Atatürk’ün Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir’’ sözünün doğruluğu ortaya çıktı.  Tarımda üretim artırılmalı dışa bağımlılık yok edilmelidir. Ülkemiz yeniden kendi kendine yeten bir duruma getirilmelidir.  Tarımda gerekli önlemleri almazsak aç kalacağız.

BİLİMDEN TARAF OLMALI

Atatürk döneminde Çin’e aşı gönderen Türkiye, bugün dışarıdan yardım bekliyor. Aşı üreten kurumlarımızı kim, neden kapattı? Sorunları çözecek olan dualar değil, bilimdir. Diyanetin bütçesinin birçok bakanlıktan, kat kat fazla olması akılsızlıktır. Tüm doktorlarımız, sağlık çalışanlarımız, korona ile kahramanca savaşırken diyanet personeli ne yapıyor? Diyanet İşleri Başkanı hiç sıkılmadan Hafız sayısı artırılmalıdır” diyor. Salgınların sorumlusu olarak eşcinselleri, zina yapanları” suçluyor. Atatürk karşıtı, Cumhuriyet karşıtı Diyanet İşleri Başkanı’nın bu tavrı, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine aykırıdır. Cuma namazları yasaklanmışken Saray Camii’nde onun VIP” cuma namazı kıldırmasını unutmadık. Yönetimin İslami görüşleri umreye gidişleri engellememiş, dönüşte de gelenlerin karantinaya alınmadan yurda dağılmalarını sağlamıştır. Böylece salgının yayılmasına neden olunmuştur. Bu salgınla ilgili görüşmeler yapılırken ve çözüm yolları aranırken Türk Tabipleri Birliği’nin ve muhalefet partilerinin devre dışı bırakılması görev kusurudur ve ayrımcılıktır.

Kapkaççıların, çıkarcıların gerçek yüzleri de bir kez daha ortaya çıktı. Birileri bu sıkıntılı günlerde bile kendi çıkarlarını, siyasal doymazlıklarını düşünüyorlar. Bilim insanları tarafından olumsuzluğu birçok açıdan defalarca anlatılmış Kanal İstanbul projesinin, bu karantina günlerinde yeniden gündeme getirilmesinin anlamı ne olabilir? Kanal İstanbul ile ilgili köprülerin ihalesini görsel basında izledik. Yüzleri maskeli, elleri eldivenli görevliler ihale yaptılar. Tam bir güldürü! İnsanlar işsiz ve parasız; şirketler, işletmeler bir bir kapanıyorlar. Paranız varsa yoksullara, ekonomiye destek olun. Böyle bir dönemde böyle dev bir projeye para akıtmanın hiçbir akılcı anlamı olamaz.

YOKSULLARA DUA ÖNERİSİ 

Batı ülkeleri, vatandaşlarına bu günlerde karşılıksız para yardımı yapıyorlar. Bizde ise yalnızca varsıllara kolaylıklar var. Yoksullara ise dua öneriliyor. Böyle durumlarda kullanılmak üzere ayrılmış olan fon, AKP tarafından genel bütçeye aktarılıp kullanıldığı için ulusa dua kaldı. Halka yardım edemeyen AKP yönetimi kendisi bağış kampanyası açıyor, büyükşehir belediyelerinin bağış kampanyalarını ise hukuksuz olarak bloke ediyor. Bay Erdoğan, AKP’li belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda Bu dönemi bir fırsata çevirebiliriz” diyor. Devletin yaptığı yardımlar Cumhurbaşkanı’nın yardımı gibi sunuluyor. Her bakan Cumhurbaşkanı’na teşekkür ediyor, her şeyin onun onayı ile yapıldığını söylüyor. Türkiye kimsenin babasının çiftliği değildir.

‘TEK ADAM’ SİSTEMİNİN SONUCU  

AKP, durumu fırsata çevirmeye çalışıyor.  Sokağa çıkma yasağı karara alınıyor, CHP’li belediye başkanlarının haberi yok. Yasak başlamadan sokaklar doldu. Tüm önlemler emekler iki saatte yok oldu. Süleyman Soylu istifa etti, kabul edilmedi. Asıl sorumlu ona bu emri verendir. Zifiri partizanlığı birlikte yürütüyorlar. Tek adam sisteminin sonucu budur. Bu karantina  günlerinde okullar kapanıyor. Uzaktan eğitim diye öğrencilere görüntülü bilgiler sunuluyor. Öğrencilere altmış yıl önce gerçekleşmiş bir olay, Menderes’in idamı gösteriliyor. Amaç ne olabilir? Arada da ilahiler okutuluyor.   Bu düzenlemelerin Ensar Vakfı yöneticileri tarafından yapıldığı anlaşılıyor. Böylece ulusal eğitimimizin kimlerin elinde olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Milli eğitimimizin bu tarikatların ve dincilerin elinden kurtarılması gerekiyor.

ÜZÜLMEK YETMİYOR 

Milli Eğitim Bakanı, “Üzüldüm” diyor. Üzüldüğünü söylemek kamuoyunu susturmaya yöneliktir. Belli ki bunları yapanlar bakanın kadrosudur.  Bilim Kurulu toplanıyor, tartışarak kararlar alıyor ama bu kararlar kamuoyuna açıklanmıyor. Bay Erdoğan’a bildiriliyor. O uygun gördüklerini uygulamaya koyuyor, o zaman Bilim Kurulu’na ne gerek var. Umalım bu korona kötülüğü yanlışlarımızın varlığını ortaya koymuş olur ve düzeltmeler yapılır. Ulusal tarım politikaları desteklensin. Ulusal eğitimimiz tarikatlardan ve gericilerden kurtarılsın. Yönetim dinsel kurallara değil bilime ve akla dayandırılsın.

Av. EROL ERTUĞRUL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları