Olaylar Ve Görüşler

CHP çok önemli bir dönemeçte

05 Şubat 2020 Çarşamba

GANİ AŞIK

E- Müftü ve CHP Kayseri Mv.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), devlet kuran bir parti olma niteliğiyle, Hindistan Ulusal Kongresi’ne benzer bir yanı varsa da, başka hiçbir demokratik ülkede dengi yoktur. Çünkü CHP, Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesi, ordusunun büyük bölümünün dağıtılmasına karşın, umutsuzluğun ve çaresizliğin pençesindeki halkı yeniden örgütleyerek Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı mucizevi biçimde kazanan, Cumhuriyeti kurup demokrasiyle taçlandıran yegane partidir. Ne var ki, 20 yıla yaklaşan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarında, Cumhuriyetin hem değerleri hem de kurucuları, ağır bir itibarsızlaştırılma kampanyası altındalar. Kendi devletini inşa eden ve kurumsallaştıranlara karşı bu denli had bilmezlik ve iflah olmaz kin hiçbir ülkede görülmemiş olsa da, siyasi iktidar, kendisini Osmanlı’nın devamı gibi gördüğünden, çok da şaşırtıcı değildir. Bu yıkım ekibiyle başa baş dişe diş verilecek hukuk ve demokrasi mücadelesinde, Kuvayı Milliye’nin partisi CHP daha bir yürekli ve öncü olmak durumundadır. AKP, siyasi tarihimizde benzeri görülmemiş bir karşı devrim örgütlenmesidir. Ana muhalefet CHP, taktik ve stratejik olarak bu acı gerçeğe göre siyaset üretmelidir. 31 Mart yerel ve 24 Haziran İstanbul tekrar seçimleri CHP’ye, vereceği rejim mücadelesinde önemli bir halk desteği sağlamıştır. Özellikle İstanbul ve Ankara Belediye seçimleri, Allah – Peygamber ve ayet – hadis’le halkı sonsuza dek aldatma döneminin artık kapandığını din esnafının gözünün içine sokmanın da ötesinde, halka ve CHP’ye, Atatürkçü kimliklerinin yanında, seçmenin ortalama değerleri ile barışık ve bağdaşık, seçkin iki belediyeci ve devlet adamı kazandırdı. AKP’nin yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele vaadini formüle eden 3-Y’sinin tam tersini yaşadı talihsiz ülkem. Onlar “yolsuzlukla mücadele “derken, namus ve ahlak celladı bu olguyu ortadan kaldırmayı değil, - AKP seçmenini ayırarak ifade ediyorum - her kademedeki yöneticilerinin ve imtiyazlı yüklenicilerinin devleti ve yoksul halkın hazinesini tarifsiz bir utanmazlık ve doyumsuz bir aç gözlülükle yağmalamayı amaçlamışlar. “Yoksullukla mücadele” derken de kendileri Karunlaşırken halkın perişanlığını hedeflemişler. “Yasaklar” argümanı ile de, tüm temel insan haklarını kıskaca alırken halka, “başörtüsü” diye yutturdukları türbana özgürlüğü kastetmişler. Bu türban inadı, tarikatların ve siyasal İslamın Türkü Araplaştırma kavgasından başka bir şey değildir. Anadolu kadını bin yıldan beri başını eşarp, yazma ve yemeni ile kapatır. Arkasına saklandıkları başörtüsü gerçekte budur. Hayranlık duydukları 600 yıllık Osmanlı döneminde hiçbir şeyhülislamın, Cumhuriyet döneminde hiçbir gerçek din âliminin gündeminde türban olmamıştır. Bu İslam, Müslüman Türk milletinin değil, AKP’nin ve cemaatlerin zorlama ve saptırılmış İslamıdır.

CHP’nin yerel yönetim başarısı

 CHP, 31 Mart 2019 yerel seçimlerine çok isabetli adaylarla girdi. Milletvekili seçimlerinde de öyledir ama belediye seçimlerinde adayın kimliği ve kişiliği fevkalade önem taşır. O kadar ki adayı uygun bulan, beğenen ve seven seçmen, hangi partiden olduğunu çok da önemsemez. CHP’nin, halkın beklentisi ile örtüşen adayları sahneye çıkarmıştır. Büyükşehir, il veya ilçelerde CHP’li belediye başkanları, adil, halkçı ve şeffaf belediyeciliğin çarpıcı örneklerini her gün ortaya koyuyorlar.

İstanbul ve Ankara

 Ankara’nın başkent ve İstanbul’un bir dünya kenti olarak ellerinden alınması ile Sayın Cumhurbaşkanı dahil, AKP’liler derinden sarsıldı. İstanbul’da kanunsuz olarak tekrarlatılan seçim sonucu ise kolu bükülmez sanılan AKP’nin belini kırdı. Çeyrek yüzyıl Melih Gökçek elinde tarumar edilen Ankara’da işini aşk derecesinde seven ve gece yarılarına kadar çalışan gönül ve mana adamı Sayın Mansur Yavaş, hemen her hafta bir Melih Gökçek skandalını belgeleri ile ortaya koyuyor. Skandallar özü itibari ile Belediye kaynaklarının sorumsuzca heba edilmesinin hikâyesidir. Seçim çalışmaları sırasında Cumhur İttifakı’nın Sayın Mansur Yavaş’a attığı çamurlar mahkeme kararı ile ellerine ve söyledikleri yalanlar dillerine yapıştı. Gökçek, 1994’te, merkez solun 2 ayrı adayla sahneye çıkmasının sonucu olarak seçildi. O tarihten, istifa ettirildiği 2017’ye kadar belediye aracılığıyla başkentin bağrında açtığı onulmaz yaraların sarılması görevi, Ankara halkının sevgilisi durumuna gelen Sayın Mansur Yavaş’ın omuzlarında. Yolu açık olsun...

 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun işiyse, Sayın Yavaş’tan da zor. İstanbul zaten sorunlar yumağı bir devasa kent iken, buna şimdi de Kanal İstanbul belası eklendi. Bu ağır yükün omuzlanması ve güçlüklerle mücadele edilebilmesi ancak devlet desteği ile mümkün olabilir. Devletin başı ise seçim yenilgisinin hemen ertesinde İstanbul ve Ankara’yı özellikle kastederek “nasıl başarılı olacaklar, göreceğiz” diyerek, devletçe çıkarılacak güçlüklerin işaret fişeğini attı. Nitekim Sayın İmamoğlu, Sayın Cumhurbaşkanı’ndan randevu alamıyor, Kanal İstanbul ile ilgili karşılıklı atışma ve dokundurmalar devam ediyor. Sorun bununla da sınırlı değil, devletin hemen her kurumu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne karşı mesafeli ve belediye meclisinde çoğunluğa sahip AKP, Sayın İmamoğlu’na kök söktürüyor. İktidarın Sayın İmamoğlu’na aşırı kızgınlığının asıl nedeni ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 25 yıldan beri süren yağmalama ve söğüşleme döneminin kapanmış olmasıdır.

Son söz

CHP, nüfus yoğunluğu oldukça yüksek sanayi ve ticaret kentlerinin belediyelerini aldı. “Bu başarı genel seçimler için de önemli bir avantajdır” gibi bir iyimserliğe kapılmadan, iş sıkı tutulmalıdır. Bir “müteahhitler partisi” olan AKP’nin girdiği dağılma süreci hızlanarak devam edecek olsa da, CHP bu çözülmeye değil, kendi öz gücüne ve toplumsal olaylarda ortaya koyabildiği ağırlığına güvenmelidir. Yaklaşan kurultayın, bu bağlamda CHP’ye yol gösterici ve ışık tutucu olmasını diliyoruz...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları