Olaylar Ve Görüşler

Can’ı unutmak neye mal olur? - Alper Kara

25 Nisan 2024 Perşembe

Mustafa Atalay, oğlu Can’ın geçen seneki doğum gününde duygularını şöyle dile getirmişti: “Sadece oğlum değilsin, yoldaşımsın ve mücadele arkadaşımsın.” Yalnızca Mustafa Atalay’ın değil, yitip giden toplumsal hafızayı diri tutmaya çalışan, hiç tanışmamış olsa bile bu yolda mücadele edenlerin yoldaşıdır Can.

AKP iktidarının en büyük başarısı, hafızasız bir toplum yaratarak onu kendi gündemi içine sürüklemesiydi. Yıllar boyu demokrasiyi, kurumsal ve toplumsal muhalefeti sandığa sığdırmakta büyük maharet gösterdi. Kendi tarihsel ve toplumsal anlatısını inşa etti. Ortaklıklar kurdu, ortaklar yok etti. En sonunda sırtını mukaddesatçı bir milliyetçiliğe dayadı.

Süreç boyunca ses yükselten her kesime sopa gösterdi. Sandık ve seçim, kurumsal muhalefeti de yıllar boyu söylem ve şekil benzerliği stratejisine yöneltti. Günün sonunda iktidar, ormandaki köklü her ağacı kesti. Yeni yetişen fidanlara ise araziyi ve kuralları kendi diliyle anlattı.

GEZİ DİRENİŞİ

Böylece milyonlarca “makbul muhalif” yarattı. Bugün genç nesillerdeki radikal ve alternatif sağcılaşma, yükselen devlet ve milliyetçilik hassasiyeti ve toplumsal hezeyan adım adım işlendi. Zamanın iyileri bugünün haydutları oldu. Tüm bu sürecin içerisinde benim gibilerinin ilk, benden büyüklerin ise en gurur duydukları politik eylemi olan Gezi Direnişi düşmanlaştırıldı. Bugün 20’li yaşlarının başında olan birçok genç için Gezi, ya çok makbul olmayan birkaç sokak hareketinden ibaret ya da yaşamının akışında var olmayan bir olayı temsil ediyor.

MÜCADELE NE İÇİN?

Can tüm bu anlatının neresinde? O aslında hepimize sallanan sopadan bizim için ilk darbe yiyenlerden. Çorlu, Soma ve Gezi başta olmak üzere birçok hak mücadelesinin öne çıkan figürü. Onun mahkûmiyeti milyonlara verilmiş bir gözdağı. Biliyorlar ki bu darbe onun mücadelesine gölge düşürmez. Ancak yine iyi biliyorlar ki o darbeye karşı yeni göğüs gerenlerin çıkması da zorlaşacak. Tam olarak istedikleri toplumsal itirazın sönümlenmesi ve durumun kanıksanması. Çünkü toplumsal muhalefete kaybettirdikleri her mevzi başka bir ajandalarının başlangıç adımı olacak.

Peki Can unutuldu mu? Hiç şüphesiz binlerce yoldaşı onu unutmuyor. Ancak bu vefa toplumda yaygınlaştırılamadı. İnsanlar kendi gündemlerine, yaşamlarına ve ekmek kavgasına geri döndü. Ekmek kavgası perçinleşirken bu kavga ile Can’ın mücadele düzleminin bağı anlatılamadı.

FEDA EDİLENLER

Can’ı unutmak, sürekli rotasını arayan bir toplumun tamamen tehlikeli okyanuslara yelken açmasına neden olacaktır. Bu okyanustaki hukuksuzluk, keyfilik, çıkar ilişkileri, düşmanlaştırma, baskı ve otorite önce teker teker bireyleri sonrasında ise tüm toplumu kesinlikle boğacaktır. Feda edilen her kişi mücadele alanında kaybedilen bir omuz, Türkiye tarihinde var olan her bir hak mücadelesi kesitinin toplumsal hafızada karartılmasıdır. Son yerel seçimlerle birlikte inşa edilen çerçevede bir gedik açıldı. Şimdi daha dik durmanın ve Can ile tekrar göz göze gelmenin zamanı gelmedi mi?

ALPER KARA

TARİHÇİ, SİYASİ DANIŞMAN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları