Olaylar Ve Görüşler

Bütçe komisyonunda neler yaşandı?

12 Aralık 2019 Perşembe

Dr.Sibel ÖZDEMİR - CHP İstanbul Milletvekili

Kesin hesap ve bütçe görüşmeleri Meclis’in en önemli çalışmasıdır. TBMM Genel Kurulu’nda görüşmelerine dün başlanan 2020 Bütçesinin Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaşananlar ve bütçe tartışmaları, bütçe hakkı bakımından önemli hususlar içermekte. 

Dördüncü yılımı doldurduğum milletvekilliği görevimin ilk iki yılını parlamenter sistem içinde tamamladım ve iki yıldır yeni sistem içerisinde sürdürüyorum. Bu anlamda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ilk kez Cumhurbaşkanlığı tarafından bütçe teklifi verilme ve bütçenin içeriği bakımından bir değerlendirme sunacağım. 

‘İşlevsiz Meclis’in sonuçları

Yeni sistemde ilk defa bu dönemde bütçe teklifi, Maliye ve Hazine Bakanlığı tarafından değil, Cumhurbaşkanlığı tarafından Meclis’e sunuldu. Bütçenin Meclis’te kabul edilmemesi durumunda yeniden değerleme oranında kabul edilme imkânı sağlanması Meclis’in işlevsiz kılınması yanında bütçe görüşmelerinin verimsizliğine yol açtı. İlk gün tanık olduğum bir diyalog yeni sistemde bütçenin hangi süreçlerle yapıldığına ilişkin önemli bir veri sundu. Bütçenin, sivil toplum kuruluşlarının yakından takip etmesi ve katkılarına açılmasına ilişkin talep, iktidar partili milletvekillerinin “STK çağırmak ucube bir görüş” tepkisiyle karşılık buldu. Bu tepki, sadece komisyon aşamasında değil, yeni yönetim sisteminde karşılaşılan genel bir durum olduğu için şaşırtmadı. 

Son iki yılda komisyon ve genel kurul gündemlerinde torba yasa teklifleri muazzam arttı. Denetim hakkının zayıflatılmasının eksikliğini yaşıyoruz. Komisyonların etkinliği ve çalışma sistematiği noktasında görüşülen kanunların sahipsiz kalmasına, teklif sahiplerinin tekliflerine hâkim olamadıklarına şahit olduk. Bu nitelik kaybı, Plan ve Bütçe Komisyonu’na da yansımış durumda. Hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı ve yargı bağımsızlığının olmadığı bir Türkiye’ye uluslararası yatırımların gelmesi noktasındaki olumsuzluklar artarak devam etmekte.

Program yalanlıyor

Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bütçe sunuş konuşmasında, “Toparlanma sürecinde büyümenin kaynağı net ihracat, tüketim harcamaları” dedi. Ancak, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda 2018-2019 yurtiçi talep verilerinde bir düşüş olduğu kaydedilmekte. İhracat kalemine bakıldığında ihracatın kompozisyonunda yapısal anlamda bir değişim yaşanmadığını, 2019’daki yüzde 0.5 büyümenin 2020›de nasıl yüzde 5 olacağı sorusu yanıtsız kaldı. 

Soru yanıtsız

İktidarın komisyonda öne çıkardığı hedeflerden biri de, “ihracata dönük büyüme modeli” idi. Bu hedefin gerçekleşmesi için üretim, kalkınma, eğitim, sanayi ve imalat sanayisi destekli bir politikaya ihtiyaç olduğu ortada. Bu ihtiyacın önemli ayağı, ihracattaki imalat sanayisinin teknoloji yoğunluğudur. Fakat sanayinin düşük-orta düşük teknolojide yüzde 65’lik bir ihracat yapının ötesine geçemediği ortada. İthalatta ise hâlâ orta düşük-orta yüksek teknoloji söz konusu. İşte bu konudaki “Nasıl, hangi politikalarla gerçekleşecek büyüme hedefiniz” sorusu yine yanıtsız kaldı.

2020 bütçesinde öne çıkan konulardan bir diğeri de tasarruf ve bu tasarrufun yatırıma dönüştürülmesi idi. Fakat tasarruf yapısına bakıldığında yurtiçi tasarruflar düşük düzeydedir. Vatandaşların sadece yüzde 13,9’u tasarruf yapabilecek düzeyde. Bugün güvensiz, kırılgan, öngörüsüz ve dış dinamiklerin seyrine göre evrilen ekonomik bir yapımız var.

Çözümün değil sorunun kaynağı

Genç işsizlik oranı yüzde 27 düzeyinde. 2020 bütçesinin temel odak noktası genç işsizlik, üniversite mezunlarının artan işsizlik sorunu olmalıydı. Öncelikli alanı gençlerin geleceğe güvenle bakmalarını sağlamak olan Gençlik ve Spor Bakanlığı, genç işsizliğine ilişkin hiçbir siyasa ortaya koymadı. En çok öne çıkardığı çalışma, aslında “ideolojik arka bahçe” olarak gördükleri gençlik merkezlerinin kapasitelerinin ve faaliyetlerinin artırılması oldu. Bütçe sunuşları nitelikli eğitim, nitelikli istihdam ve üretime dayalı bir kalkınma ve büyüme ilişkisi kurmaktan yoksundu. Avrupa ülkelerinde eğitim seviyesi arttıkça işsizlik oranı düşerken bizde tam tersi bir seyir söz konusu. Tarım gibi stratejik bir alana ilişkin kırsal kalkınmayla ilişkili sürdürülebilir tarım ve istihdam vizyon yoktu. 

Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanların neredeyse tamamı bütçe sunuşlarında tek başına iktidarda oldukları on yedi yılın muhasebesini yapmaktan uzaklardı. Yeni göreve başlamış gibi bir tutum içindelerdi. Örneğin Çevre ve Şehircilik Bakanı, “Ülke olarak depreme hazırlıklı olmalıyız”, “Afetlere hazır, sağlıklı, güvenli, kimlikli şehirler...” dedi. On yedi yıldır tüm sorumluluk makamlarında olan bir partinin hâlâ hazırlıklı olmaması nasıl açıklanabilir? Geçmişin muhasebesini yapmaktan kaçınan bir iktidar, temel sorunları kalıcı olarak çözebilir mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları