Olaylar Ve Görüşler

Bilim ve tıp

10 Nisan 2020 Cuma

İSMAİL ÖZCAN

EĞİTİMCİ/YAZAR

Son iki aydan bu yana dünyanın gündemi tek maddeye kilitlendi: Koronavirüs salgını. Tüm insanlık bunun haberiyle yatıyor, bunun haberiyle kalkıyor. 1. ve 2. dünya savaşları sırasında bile insanlığın gündemi herhalde tek maddeye inmemiştir. Savaşın dışında başka şeyler de gündem olmuştur. Ama koronavirüs salgını insanlığı o kadar etkiledi ki yanında başka hiçbir olayın, konunun önemi ve değeri kalmadı.

Güven ve destek

Günümüzde genel olarak bilimde, özel olarak da tıp biliminde elde edilen inanılmaz buluşlara, ilerlemelere rağmen son dört aydan bu yana tüm dünyayı sarsan; son iki aydan beri ise temelli allak bullak eden, tarihte benzeri görülmemiş ölçekte tüm insanlığı eve hapseden, bütün ülkelere karantina uygulatan koronavirüs salgını karşısında insanlığın düştüğü acizlik ve çaresizlik, asla ümitsizlik sebebi olmamalıdır. İnsanlığı bu çıkmazdan kurtaracak ve yüzünü ak edecek olan yine bilim ve ona dayanan tıptır.

Bu süreçte insanlara düşen görev, bilime ve bilim insanlarına güvenmek, onları dinlemek ve destek olmaktır. Böyle olağanüstü dönemlerde havada uçuşan, sosyal medyada dolaşan komplo teorilerine ve dezenformasyonlara hiçbir değer vermemek, hiçbir şekilde onları bilgi kaynağı olarak görmemek de ilkesel bir tavır olmalıdır.

Türk toplumu; Diyanetin kaçınılmaz bir tedbir olarak cemaatle namazı ve cuma namazlarını ertelemesi kararına din adına saldıranların, umre dönüşü tüm toplumun iyiliği için gerekli görülen karantina uygulamasından kaçanların kafasıyla varılabilecek doğru bir yer olmadığını da iyi bilmelidir. Günümüzdeki koronavirüs salgını tarihte görülen diğer evrensel salgınlar kadar çok ölümcül olmuyorsa bunun sebebi tıbbın gelişmişliğidir.

Eğer tıbbın şimdiye kadar insanlığın hizmetine sunduğu ilaçlar, araçlar, yoğun bakım üniteleri ve diğer olanaklar olmasaydı, bu salgında da kitle halinde ölümlerin önüne geçilemez ve geçmişteki salgınlar kadar tahripkâr olurdu. Bugün tıp her ne kadar bu çok yeni ve çok farklı salgın karşısında bir acizlik sergiliyorsa da bu geçici bir durum olarak kalacak ve çok uzak olmayan bir gelecekte onu yenmeyi başaracaktır.

‘Laboratuvarlarda sabahlayın’

İnsanlığın günümüzde ulaştığı bilimsel ve teknolojik seviye her türlü takdir ve hayranlığı hak ediyor. Bu gelişmelerin arkasındaki zekâlara ve alın terlerine insanların saygı ve minnet duymaması nankörlük olur.

İnsanlık, önceki yüzyıllarda hayal bile edemeyip de zamanımızda sahip olduğu birçok alandaki olağanüstü rahat ve konforu bu zekâlara ve alın terlerine borçludur. Bilim insanları şu ana kadar neyi başarmış olursa olsun; bilinenleri, bilinmeyenleri yanında devede kulak bile olmayan evrenin sonsuz sırları karşısında asla rehavete kapılmadan aralıksız şekilde çalışmak, araştırmak ve laboratuvarlarda sabahlamak görevindedir.

Çünkü bugün eriştiğimiz bilgi seviyesi bize çok büyük imkânlar sunuyor, bizi rahat ve konfor içinde yüzdürüyor ise de evrenin sonsuz karanlığı karşısında bir mum ışığından fazla değer taşımamaktadır. İşte tam bu nedenle ülkemiz için, şair Halim Yağcıoğlu’nun Büyük Atatürk’e söylettiği şu dizeler her zamankinden çok önem taşımaktadır: “Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları