Olaylar Ve Görüşler

Başarılı bir eğitim öyküsü - Zehra ÜNÜVAR

17 Nisan 2022 Pazar

Cumhuriyetin ışığı tüm yurdu aydınlatsın diye çalışılırken en önemli atılımlardan biri kuşkusuz Köy Enstitüleriydi.

17 Nisan 1940’ta kurulan Köy Enstitülerinin amacı, Anadolu köylüsünde çocukları yoluyla aydınlanmayı hızlandırmaktı. 

Yurt dört bir yandan uyanıp yeşermeye başlamıştı.

Gelişmelerden rahatsız olanlar, hemen karşı saldırıya geçtiler. 1953 yılında enstitüler, “öğretmen okullarına dönüştürüldü. Derslerin ve uygulama çalışmalarının alanı daraltıldı. Ben de Bolu Kız İlköğretmen Okulu mezunuyum. Köy Enstitüsü mezunu öğretmenim Faris Ünverir olmasa, çevremdekiler gibi tütüncü olacaktım. 

Öğretmen okullarında da çok iyi, umutlarla dolu, özveriyle çalışacak öğretmenler yetişmeye başladı. Köy Enstitülerini kapatmışlardı ama bir de baktılar ki öğretmen okulları da aydınlık kafalar yetiştirmeyi sürdürüyor! Onlarla da uğraşıldı. Öğretmen okulları liseye dönüştürüldü. Devletin kucağına güvenen çocuklar ortada kaldı. Öğretmenin yetişmesi bocalamaya döndü.

Biz, hemen göreve koşmuştuk. Şimdi öğretmen diploması alan gençlerin aşacakları engelleri görünce ne düşüneceğimi bilemiyorum. Çocuklara mı güvenmiyoruz, verdiğimiz eğitime mi, yorumlayamıyorum.

Yatılı okuduk. Devlet bizi giydirdi, yatırdı, doyurdu, okuttu. Enstitülerde tüm hizmet binaları öğrencilerin emeğiyle kurulmuştu. İş içinde eğitim değerliydi. O okulların yaşamasını isterdim. Türkiye kaybetti.

O RUH YAŞIYOR

Köy Enstitüsü ve öğretmen okulu mezunları olarak son yıllarda gelişen iletişim yollarıyla birbirimizi bulduk. Sesimiz, heyecanımız dipdiri. “Haydi!” dense, aydınlığı engellemeye çalışan kara dağları devirmeye hazırız. Yaşamımızda her birimiz yetiştiğimiz heyecanla öğretmenlik yaptık. 17 Nisan’larda, 16 Mart’larda, “alnımızda bilgilerden bir çelenkle” el ele tutuşuyoruz. Yücel ve Tonguç ruhu inanılmaz bir bağ ve dayanışma oluşturmuş. Büyüyerek yaşıyor.

ÜRETİM ODAKLI OLMALI

Günümüzde hâlâ beş sınıf bir arada ders yapan çok okul var. Bir zamanlar her köyde bir ilkokul, hatta ortaokul vardı. Çoğu kapandı. Küçücük çocuklar sabahın köründe oradan oraya taşınıyor. Öğretmen diplomasını alan gençlerimiz görev bekliyor, sıra bekliyor. Şairin, kuşlar gibi cıvıldaşarak, kanatlanarak okula gittiğini anlattığı çocuklar şiirde kaldı.  

4+4+4 sistemiyle, olanakların her ailede aynı olmaması nedeniyle çocukların eşitliği bozuldu. Korona nedeniyle yüz yüze eğitim de aksayınca zarar giderek çoğaldı.

Hangi düzeyde olursa olsun, çocukların akıl ve ruh sağlıklarını korumak devletin en önemli görevidir. Yatılı okullar, yoksul halkın çocuğuna kolaylık sağlıyordu. Çağımıza uyarlayıp kuracağımız yeni okullarla yine geniş bir katılım yaratarak heyecanımızı yapıcı bir güce dönüştürebiliriz. Üretime özendirmek gerçekçi yol olmalı. 

“Özel okul” kalabalığının giderek arttığını hepimiz üzülerek görüyoruz. Cumhuriyetin temelinde kuvvetli bir harç olarak benimsenmiş, “Hayatta en gerçek yol gösterici ilim ve fendir” , “Yurtta barış dünyada barış” ilkeleri, değişmez yol olarak uygulanmalıdır.

Böyle başarılı bir hikâyesi olan eğitim sistemimizin hemen toparlanması elimizde. Yeter ki isteyelim.

ZEHRA ÜNÜVAR

ÖĞRETMEN - YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları