Olaylar Ve Görüşler

Bağımsız yargı ve savunmaya saygı - AV. M. ZİYA YERGÖK

09 Temmuz 2024 Salı

Ülkemizin işsizlik, yoksulluk, geçim sıkıntısı, gelir dağılımında adaletsizlik gibi sayısız sorunu vardır. Bu sorunlar, 22 yıllık AKP iktidarı döneminde daha da derinleşmiş ve kronikleşmiştir. Her değişen milli eğitim bakanıyla birlikte yazboz tahtasına dönüşen ve gericileşen “eğitim” alanında ise Cumhuriyet, Atatürk ve laiklik karşıtı mevcut milli eğitim bakanının açıkladığı müfredatla çağdaşlıktan, uygarlıktan tamamen uzaklaşılmıştır. Toplumun gereksinimi ise bilimsel, laik ve kamucu bir eğitimdir. Ancak biz bu yazıda, iktidar partisinin kurucu kadrosundan olup TBMM başkanlığı ve başbakan yardımcılığı yapan, hukukçu Bülent Arınç’ın sosyal medyada da dolaşımda olan bir sözünden hareket ile “yargımızın haline” değineceğiz.

MALUM İLAMI

Arınç, “Cumhurbaşkanımız, ‘Bundan sonra hukuka göre karar verin’ dese, yargı zaten buna hazır” diyor. Bu bir “malumun ilamı” olsa da ülkemiz ve yargımız için acı bir tespittir. Ancak, iktidarın 2017 referandumu ile yürürlüğe koyduğu “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” tam da budur. Zaten dünyada eşi benzeri olmayan, siyaset bilimindeki başkanlık sistemi ile de bir ilgisi olmayan bugünkü ucube sistemin bilimsel adı monokrasidir. Monokrasi, tek kişinin üstünlüğüne dayanan yönetim biçimi anlamına gelir.

Bunun ABD’de de kuvvetler ayrılığı ilkesi bağlamında uygulanmakta olan başkanlık sistemiyle de uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Olayı bir örnekle anlatalım. Adana’da baro başkanlığımın ikinci döneminde (1999 yılı) ABD’de de yargıç, savcı ve avukatların da üye olduğu “İnsan Hakları İçin Avukatlar Komitesi” adlı bir kuruluşla, “Ceza Hukukunun Uygulaması ile İlgili Mesleki İşbirliği Sempozyumu” düzenlemiştik. Soru yanıt bölümünde, yargı bağımsızlığı ile ilgili bir soruyu yanıtlayan ABD’li kadın yargıç şunu söylemişti: “Beni bulunduğum bu göreve Başkan Clinton atadı, ancak bakmakta olduğum bir dava ile ilgili olarak bana asla bir telefon açamaz, açarsa bilir ki o telefonu suratına kapatırım.” Peki ABD’li yargıcın bu özgüveni nereden geliyor? Elbette ki yargının bağımsız olmasından, yargıcın güvenceli olmasından geliyor.

Bu ülkenin hukukçuları, baroları ve TBB olarak yıllardır yargı bağımsızlığını, yargıç güvencesini ve “güçler ayrılığı” ilkesini savunuyoruz ve bunların, hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz koşulu olduğunu dile getiriyoruz. Ancak bütün bunlara rağmen geldiğimiz nokta, Arınç’ın özetlediği durumdur.

GÜVEN DUYGUSU YOK OLDU

Bugün yargıya güven en alt düzeye inmiş olduğu gibi dünya hukuk endeksindeki sıralamamız da çok gerilerdedir. Bu durum, ülkemizde hiçbir yurttaşımızın hukuk güvenliğinin bulunmadığı anlamına gelmektedir. Bunu, “güçler ayrılığı” ilkesini ortaya atan Fransız düşünür Montesquieu’nun “Bir mahkemenin varlığı ve orada, adaletin mutlaka gerçekleşeceği inancı kişiye en büyük güven duygusunu verir” sözleriyle yorumlayacak olursak bugün herkes için, her kurum için bağlayıcılığı anayasa hükmü olan Anayasa Mahkemesi kararlarına, AİHM kararlarına bile uyulmayan ülkemizde, yurttaşlarımız artık bu güven duygusuyla ve adalet beklentisiyle mahkemelere gidemiyorlar. Anayasasında “hukuk devleti” olduğu yazan bir ülke demokrasisi ve yargısı için bundan daha ağır ve üzücü bir durum olabilir mi?

MESLEK ÖRGÜTLERİ HEDEFTE

Ne yazık ki bu dönemde, yargının kurucu ve asli unsuru olan avukatlar ile onların meslek örgütü olan barolar ve TBB de benzer saldırılara hedef olmuş, mevcut iktidar tarafından yasal düzenlemelerle bölünmeye demokratik temsiliyetleri, bağımsızlıkları yok edilmeye ve ele geçirilmeye çalışılmıştır. Ancak, onurlu ve kararlı bir direniş sergileyen avukatlar ve meslek örgütlerimiz bu olumsuz çabaları boşa çıkarmışlardır.

En iyisi konuyu, TBB’nin efsane kurucu başkanı, rahmetli hocamız Prof. Dr. Faruk Erem’i anarak onun sözleriyle bitirelim: “Baro kanunla değişebilecek bir müessese değildir. Bu tabii hukuktan gelen bir müessesedir. Bu itibarla istiklali şarttır. İstiklali yoksa baro da yok demektir. Baro, mukaddes müdafaa hakkına bağlıdır. Baro müstakil değilse müdafaa hakkı ölmüştür.” Önümüzdeki ekim ayında ülkemiz genelinde yapılacak baro genel kurullarına avukatlar, bu anlayış içinde katılacaklar, savunmanın ve yargının bağımsızlığını savunacaklardır. Bu nedenle de “bağımsız yargı ve savunmaya saygı” diyoruz. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları