Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bağımsız yargı ve savunmaya saygı - AV. M. ZİYA YERGÖK
Ülkemizin işsizlik, yoksulluk, geçim sıkıntısı, gelir dağılımında adaletsizlik gibi sayısız sorunu vardır. Bu sorunlar, 22 yıllık AKP iktidarı döneminde daha da derinleşmiş ve kronikleşmiştir. Her değişen milli eğitim bakanıyla birlikte yazboz tahtasına dönüşen ve gericileşen “eğitim” alanında ise Cumhuriyet, Atatürk ve laiklik karşıtı mevcut milli eğitim bakanının açıkladığı müfredatla çağdaşlıktan, uygarlıktan tamamen uzaklaşılmıştır. Toplumun gereksinimi ise bilimsel, laik ve kamucu bir eğitimdir. Ancak biz bu yazıda, iktidar partisinin kurucu kadrosundan olup TBMM başkanlığı ve başbakan yardımcılığı yapan, hukukçu Bülent Arınç’ın sosyal medyada da dolaşımda olan bir sözünden hareket ile “yargımızın haline” değineceğiz.
MALUM İLAMI
Arınç, “Cumhurbaşkanımız,
‘Bundan sonra hukuka göre karar
verin’ dese, yargı zaten buna hazır”
diyor. Bu bir “malumun ilamı”
olsa da ülkemiz ve yargımız için
acı bir tespittir. Ancak, iktidarın
2017 referandumu ile yürürlüğe
koyduğu “cumhurbaşkanlığı
hükümet sistemi” tam da budur.
Zaten dünyada eşi benzeri olmayan,
siyaset bilimindeki başkanlık
sistemi ile de bir ilgisi olmayan
bugünkü ucube sistemin bilimsel
adı monokrasidir. Monokrasi,
tek kişinin üstünlüğüne dayanan
yönetim biçimi anlamına gelir.
Bunun ABD’de de kuvvetler
ayrılığı ilkesi bağlamında
uygulanmakta olan başkanlık
sistemiyle de uzaktan yakından
bir ilgisi yoktur. Olayı bir
örnekle anlatalım. Adana’da baro
başkanlığımın ikinci döneminde
(1999 yılı) ABD’de de yargıç, savcı
ve avukatların da üye olduğu
“İnsan Hakları İçin
Avukatlar Komitesi”
adlı bir kuruluşla,
“Ceza Hukukunun
Uygulaması ile İlgili
Mesleki İşbirliği
Sempozyumu”
düzenlemiştik. Soru
yanıt bölümünde,
yargı bağımsızlığı
ile ilgili bir soruyu
yanıtlayan ABD’li
kadın yargıç şunu
söylemişti: “Beni
bulunduğum bu göreve Başkan
Clinton atadı, ancak bakmakta
olduğum bir dava ile ilgili olarak
bana asla bir telefon açamaz,
açarsa bilir ki o telefonu suratına
kapatırım.” Peki ABD’li yargıcın bu
özgüveni nereden geliyor? Elbette
ki yargının bağımsız olmasından,
yargıcın güvenceli olmasından
geliyor.
Bu ülkenin hukukçuları, baroları
ve TBB olarak yıllardır yargı
bağımsızlığını, yargıç güvencesini
ve “güçler ayrılığı” ilkesini
savunuyoruz ve bunların, hukuk
devleti olmanın olmazsa olmaz
koşulu olduğunu dile getiriyoruz.
Ancak bütün bunlara rağmen
geldiğimiz nokta, Arınç’ın özetlediği
durumdur.
GÜVEN DUYGUSU YOK OLDU
Bugün yargıya güven en alt düzeye
inmiş olduğu gibi dünya hukuk
endeksindeki sıralamamız da çok
gerilerdedir. Bu durum, ülkemizde
hiçbir yurttaşımızın hukuk
güvenliğinin bulunmadığı anlamına
gelmektedir. Bunu, “güçler ayrılığı”
ilkesini ortaya atan Fransız düşünür
Montesquieu’nun “Bir mahkemenin
varlığı ve orada, adaletin mutlaka
gerçekleşeceği inancı kişiye en
büyük güven duygusunu verir”
sözleriyle yorumlayacak olursak
bugün herkes için, her kurum için
bağlayıcılığı anayasa hükmü olan
Anayasa Mahkemesi kararlarına,
AİHM kararlarına bile uyulmayan
ülkemizde, yurttaşlarımız artık
bu güven duygusuyla ve adalet
beklentisiyle mahkemelere
gidemiyorlar. Anayasasında “hukuk
devleti” olduğu yazan bir ülke
demokrasisi ve yargısı için bundan
daha ağır ve üzücü bir durum
olabilir mi?
MESLEK ÖRGÜTLERİ HEDEFTE
Ne yazık ki bu dönemde, yargının kurucu ve asli unsuru olan avukatlar ile onların meslek örgütü olan barolar ve TBB de benzer saldırılara hedef olmuş, mevcut iktidar tarafından yasal düzenlemelerle bölünmeye demokratik temsiliyetleri, bağımsızlıkları yok edilmeye ve ele geçirilmeye çalışılmıştır. Ancak, onurlu ve kararlı bir direniş sergileyen avukatlar ve meslek örgütlerimiz bu olumsuz çabaları boşa çıkarmışlardır.
En iyisi konuyu, TBB’nin efsane
kurucu başkanı, rahmetli hocamız
Prof. Dr. Faruk Erem’i anarak
onun sözleriyle bitirelim: “Baro
kanunla değişebilecek bir müessese
değildir. Bu tabii hukuktan gelen
bir müessesedir. Bu itibarla istiklali
şarttır. İstiklali yoksa baro da yok
demektir. Baro, mukaddes müdafaa
hakkına bağlıdır. Baro müstakil
değilse müdafaa hakkı ölmüştür.”
Önümüzdeki ekim ayında ülkemiz
genelinde yapılacak baro genel
kurullarına avukatlar, bu anlayış
içinde katılacaklar, savunmanın
ve yargının bağımsızlığını
savunacaklardır. Bu nedenle de
“bağımsız yargı ve savunmaya
saygı” diyoruz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı