Olaylar Ve Görüşler

Atatürk dönemi ulaştırma politikası ve uygulaması - Prof. Dr. Güngör EVREN

06 Aralık 2023 Çarşamba

Atatürk dönemi ulaştırma politikası ve uygulamaları, Cumhuriyetin akıl ve bilime dayanan benzersiz bir çağdaşlaşma projesi olduğunu gösteren bir örnek olarak önemli ve anlamlıdır.

Cumhuriyeti kuranlar, ülkenin ekonomik, toplumsal ve kültürel yönleriyle refah içinde ve mutlu yaşaması için etkin bir ulaştırma sisteminin gerekliliğinin bilincindeydiler. Atatürk bu gerçeği şu sözlerle ifade ediyordu: “Siyasi ve askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça payidar olunamaz.”

“İktisadiyatın gelişmesinde başlıca lüzumlu olan yollar, demiryolları, limanlar, kara ve deniz nakliye vasıtaları, milli mevcudiyetinin maddi ve siyasi kan damarlarıdır. Refah ve kuvvet vasıtasıdır.”

Demiryolu tercihi

Cumhuriyet kurulduğunda karayolu, demiryolu ve denizyolu olarak ulaştırma sistemi, ülkenin ne ekonomik ne de toplumsal anlamda gelişmesine destek olmaktan uzaktı.

Çok yetersiz olan karayollarının savunma güvenliğini, ekonomik ve sosyal kalkınmayı sağlayacak bir kapasiteye kavuşturulması olanaksızdı. Ayrıca, demiryolunun çağın ileri teknolojisini temsil etmesi, emperyalistlerin Türkler demiryolunu işletemezler savının boşa çıkarılıp toplumun özgüveninin yükseltilmesi düşüncelerinin ulaştırmanın temel dayanağı olarak tercihinde etkili olduğu söylenebilir. Atatürk bu tercihi şu sözlerle ifade etmiştir: “Türk milletinin servet, refah, medeniyet yollarında yürümesi ve Türkiye’de iktisadi hayatın yüksek inkişafları ancak bu demirden yollarla olacaktır.”

Demiryolu politikasının uygulanması, üretim ve tüketim merkezlerinin ve diğer ekonomi odaklarının birbirlerine ve limanlara bağlanarak ülke bütünlüğünü sağlayacak bir ağ yapısını oluşturma şeklinde geliştirilmiştir.

Uygulamaya başlamadan, beş demiryolu kongresi gerçekleştirilmiş olması, çalışmaların akıl ve bilime dayanarak yürütüldüğünün somut göstergesidir.

Yabancı şirketler tarafından işletilen hatların satın alınarak millileştirilmesi uygulamanın önemli bir parçasıdır. 23 Mayıs 1927 tarihli bir yasa ile “Devlet Demiryolları ve Limanlari İdaresi Umumiyesi” kurularak kurumsal yapılanma da gerçekleştirilmiştir. 1929 ekonomik krizinin getirdiği ağır sorunlara karşın öngörülen hedeflere erişilmiştir.

Türk mühendisi, teknik elemanı ve işçisi ile özsermaye kullanılarak yapılan Sivas-Erzurum hattının başarıyla tamamlanmasından sonra, İsmet İnönü Lozan’da kendisini tehdit eden Lord Curzon’a yanıt verir gibidir: “Şimendifer zaferi; Türk işçisinin, Türk mühendisinin, Türk sermayesinin zaferidir.”

Bir onur anıtı: Sivas-Erzurum hattı

Gösterişsiz, fakat yakından tanıdığınız ve hikâyesini öğrendiğiniz zaman gözünüzde büyük değer kazanan eserler vardır. SivasErzurum hattı böyle bir eser, bir onur anıtıdır. Bu hattın ihalesine Alman, Fransız ve Amerikan şirketleri talip olurlar. Çetin arazi ve iklim koşullarını görerek Almanların çekilmeleri ve diğerlerinin de yüksek teklifleri sonucunda, ihale 12 Haziran 1933 tarihinde en düşük teklifi veren Mühürdarzade Nuri Bey (Nuri Demirağ) ve ortaklarına verilir.

690 km uzunluğunda, çok zor bir hattın neredeyse kazma kürekten ibaret teknolojik olanaklarla bir Türk şirketince yapılması çok önemlidir.

Sivas-Erzurum hattı yapımı hikâyesi, Yahya Bey’i saygı ile anmadan eksik kalır. Demirağ kardeşler, tünel kesimlerini farklı taşeronlara ihale ederler. Tünellere taşeronlarının (Ali Bey Tüneli, Haşim Bey Tüneli, Osman Bey Tüneli gibi) adları verilir. Yahya Bey Tüneli, zemin sorunu nedeniyle belirlenen zamanda bitirilemez. Sözünü yerine getiremeyen Yahya Bey intihar eder. Yahya Bey, adının verildiği tünelin yanında tünel motifli bir anıt mezara defnedilir.

Yahya Bey’in işini vatan savunması inancıyla ciddiye alması Atatürk dönemi inancının ve demiryolu atılımının çok önemli ve unutulmaması gereken özelliğidir.

İşte bu kararlılık ve inançla, çok çetin koşullarla yürütülen hat yapımı öngörülenden 15 ay önce tamamlanmıştır.

Dönemin yönetimi, bilimsel, teknik ve ekonomik yaklaşımlarının ötesinde, güven vererek toplumu yanına alan özelliği ile de dikkat çekicidir. Atatürk dönemi ulaştırma politikası ve uygulaması, böyle çok yönlü ve dersler çıkarılacak nitelikte örnek bir olaydır.

PROF. DR. GÜNGÖR EVREN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları