Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Artık "Cambaza bak"mamalı - İbrahim BERKSOY
Türkiye’deki dar görüşlü iç siyasal gündem son derece sığ ve yapaydır. Oysa ülkenin “sosyal gündem”i, gereksiz iç siyasal çekişmeleri çoktan aşmıştır. Bu iki gündem arasında neredeyse uçurum var.
Yıllar önce, 12
Mart Muhtırası (1971) öncesinde,
muhtıraya da dayanak oluşturan meşhur bir söz vardı: “Sosyal
uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı.” Sözün
sahibi dönemin Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç’tı.
Türkiye’de sendikal hakların kısıtlanmasına
yönelik girişimlere karşı
15-16 Haziran 1970’teki büyük işçi direnişi sonrası söylenmiş bir sözdü. Bu sözün ardından yaklaşık 9 ay sonra “sosyal uyanış”ı bastırmak
için otoriter bir “ara rejim”e girdi ülke.
24 OCAK DARBESİ
12 Eylül öncesinde
de sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aşmıştı. 24 Ocak 1980’de emeği yoksullaştıran, kemer sıkmaya ve
borç ekonomisine dayalı bir “ekonomik
düzen” tesis edilmeye çalışıldı.
Sosyal uyanışın yükselişte olduğu, onca eksikliklerine karşın demokratik toplum
düzeninin kendisini korumaya çalıştığı,
bol geldiği söylense de
anayasal düzenin yürürlükte olduğu bir “siyasal ortam”da 24 Ocak 1980 tarihli ekonomik kararlar dikensiz
gül bahçesindeymiş gibi
itirazsız, direnişsiz uygulanamazdı.
Bu yüzden ülke, 24 Ocak kararlarından yine
yaklaşık 9 ay sonra “ara
rejim”in de ötesinde “askeri darbe”ye maruz kaldı. Sosyal uyanışın ekonomik gelişmeyi
aştığı bir ortamda 24 Ocak gibi borçlanmaya
ve emeğin yoksullaştırılmasına dayalı kemer sıkma politikaları uygulanamayacağı
için o “acı reçete” halka askeri darbe ortamında içirilebildi.
12 Eylül askeri darbe ortamında “arazi temizlenmiş”, ülke dikensiz gül bahçesine çevrilmiş, tüm demokratik toplum düzeni
(siyasal partiler, dernekler, sendikal faaliyetler, grevler, boykotlar vb.)
kesin bir biçimde “tasfiye” edilmişti.
İçinde bulunduğumuz salgın günlerinde yalnızca ülkemizde değil,
tüm dünyada, özellikle de
baskıcı, otoriter rejimlere benzeyen zengin ülkelerde (ABD, Brezilya,
İngiltere, Japonya vb.), sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı. İŞKUR bürolarının
önü uzayan işsiz
kuyruklarıyla dolu.
SOSYAL UYANIŞ BELİRLEYİCİ OLACAK
Mevcut ekonomik düzenler (kurulu düzenler) bu ağır salgın
ortamının ortaya çıkardığı sefaleti göğüsleyebilecek kapasiteden oldukça uzak. Tam da bu nedenle, siyasal
iktidarlar, salgının ortaya çıkardığı, artık gizlenmesi mümkün olmayan
eşitsizliği, adaletsizliği, yoksulluğu, çaresizliği göğüsleyebilmek
yerine “yönetebilmek” için giderek otoriterleşmekte.
Salgının
toplumsal etkisini, “sosyal
uyanış”ı bastırabilmek için sürekli “yapay gündemler” icat ediliyor. Anlamsız
darbe tartışmaları, ülkenin ana muhalefet partisini “tasfiye” planları, ülkenin anayasal
kurumlarını (barolar, meslek odaları vb.) yetkisizleştirme, işlevsizleştirme çabalarının toplumdaki sosyal
uyanışı baskılama ve ekonomik çöküntüyü, sefaleti bir şal gibi örtme amacıyla gündeme getirildiği
besbellidir.
Bir yanda gazetelerdeki işsizlik haberleri, İŞKUR bürolarının önündeki uzayan kuyruklar, iş
cinayetleri, kadına yönelik
şiddet, hapisteki gazeteciler, siyasetçiler, belediyelere keyfi olarak atanan kayyımlar gerçeği; öte yanda yapay
gündem (muhalefeti toptan tasfiye planları, milli/gayri milli ayrımını
derinleştirme çabaları, ötekileştirme, konjonktüre göre her dönemde
yeniden tanımlanan “beka”
meselesi vb.) arasındaki derin “uçurum”un biricik nedeni sosyal
uyanışın, bir kez daha, ekonomik gelişmeyi aşmış olmasıdır.
Sosyal uyanış, 31
Mart 2019 belediye seçim sonuçları ile kendisini açıkça göstermiştir. Bu uyanış, 23 Haziran 2019’da yenilenen İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim
sonuçlarıyla birlikte
kendisini iyiden iyiye hissettirmiştir. Gelecek dönemin siyasetini işte bu “sosyal uyanış” belirleyecektir. Bu artık
açıkça görülmektedir.
‘YÖNETEMEMEK VE OTORİTERLEŞME’
Yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada toplumsal çelişkilerin ekonomik kriz anlarında
giderek keskinleştiğini herkes bilir. Büyük ekonomik kriz anlarında yöneticiler artık yönetemez hale gelir, yönetilenler de artık böyle yönetilmek istemezler.
Böylesi
kriz anlarında yönetebilmek,
duruma vaziyet edebilmek adına otoriterlik eğilimleri belirginleşir, siyasi iktidarın şiddeti artar, baskı ve yasaklamaların alanı genişledikçe
genişler. Olan budur. Salgın günlerinde ortaya atılan yapay gündemler, iç
siyasal çekişmeler,
yaşadığımız derin çelişkileri,
yoksulluğu, işsizliği, emeğin değersizleştirilmesini, çaresizliği, sefaleti bir şal gibi örtmekten, “cambaza bak” demekten başka bir anlamı
yoktur.
İBRAHİM BERKSOY
MAKİNE MÜHENDİSİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Hediye Güran'ın ifadelerinde 'Enes' çelişkisi
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Görüntülerle ortaya çıkardı: Doktor gözaltında
- Ünlü fenomen adeta bir servet kazandı!
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- Belediye başkanının oğlu başından vurulmuş halde bulundu
- Galatasaray, Tottenham'ı sahadan sildi!
- Arbede çıktı, oturuma son verildi
- Köy tipi yoğurt diye yedirmişler!