Olaylar Ve Görüşler

Arka Bahçe Olmayacağız - Dr. Bülent KERİMOĞLU

21 Ağustos 2020 Cuma

Vaka sayılarının yeniden yükselişe geçtiği, tüm kentlerimizde korona virüs patlaması yaşandığı, önlemlerin yetersiz, uyarıların dikkate alınmadığı bir dönemde, ağır çalışma şartlarına rağmen halkımızın sağlığı için fedakârca görev üstlenen meslektaşlarımla birlikte İstanbul Tabip Odası seçimleri için oy kullandık.

İki saygın adayın ve yönetim kurullarının yarıştığı seçimi büyük bir farkla, desteklediğimiz demokratik katılım gurubu kazandı. Oy kullanan hekimlerin tamamı hangi adaya ya da gruba oy verdiklerinden bağımsız olarak, AKPnin meslek odalarına yönelik bölme, etkisizleştirme, arka bahçe yapma gayretine cevaben mesleki sorunları çözmek, meslektaşlar arası dayanışmayı artırmak, mesleki saygınlığı yükseltmek ve katılmıcı demokrasinin gereğini yerine getirmek amacıyla sandık başına gittiler.

Kaotik ortamdan uzak, fevkalade disipline edilmiş, salgın sürecine uygun, önlemlerin en üst seviyede uygulandığı bir seçim ortamı hazırlanmıştı. Emeği geçenlere teşekkür ediyor, tüm ülkeye örnek olmasın diliyorum.

HAYATINI KAYBEDEN HEKİMLERİN ÇOCUKLARI

Hekimler, oda seçimlerinde sadece kendi özlük ve sosyal haklarında kazanımlar elde etmek için oy kullanmadı. Aynı zamanda tarihsel bilincinin ve yurtsever sorumluluğunun gereği olarak ülkemizdeki baskıcı anlayışa, askıya alınan demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına, haysiyetli dış politika, çevre duyarlılığı, kadın cinayetleri ve çocuk istismarına karşı mücadele etme kararlılığı ile oy kullandı.

Dahası görevi başında hayatını kaybeden hekimler ve onların geride bıraktıkları çocuklarına karşı sorumluluk bilinciyle oy kullandı.

HEKİMLER NE İSTİYOR?

Günümüz Türkiyesinde sivil toplum kuruluşlarında görev yapmak, meslek odası temsilcisi olmak çok zordur. Kendinden başkasına yaşama hakkı tanımayan, aykırı düşünenleri terörist, hain ve gayri milli olmakla suçlayan iktidar sahipleri, arka bahçe yapamadıkları sendika, STK ve odalara yönelik hukuki, idari ve ekonomik baskı uygulamaktan çekinmemektedir.

Bu baskıcı ve otoriter dönemlerde aydın, yurtsever, özgürlükçü, eşitlikçi, katılımcı ve meslek etiğinin gereğini yerine getiren toplumcu odaların sorumluluğu her zamankinden çok daha fazladır.

Siyasi ve toplumsal hayatın her alanında farklı düşüncelere tahammülsüz, öneri ve uyarıları doğrudan kendisine yöneltilen eleştiri ve iktidarını sarsan bir tavır olarak değerlendiren otoriter ve tekçi zihniyete verilecek en doğru cevap, evrensel demokratik değerleri savunan yönetimlerin kazanması için çaba göstermektir.

Hangi siyasi parti ya da lideri olursa olsun, meslek örgütlerini bölüp zayıflatmak yerine, daha güçlü olmalarını sağlamak, katılımcı demokrasimiz açısından çok daha faydalı olacaktır. Gerçek demokratlar; STKlere karşı olan, meslek odalarını etkisizleştirenler değil, aksine onlarla akıl ve güç birliği yapanlardır.

ARKA BAHÇE OLMAYI REDDEDİYORUZ 

Günümüz Türkiye’sinde Sivil Toplum Kuruluşlarında görev yapmak, meslek odası temsilcisi olmak çok zordur. Kendinden başkasına yaşama hakkı tanımayan, aykırı düşünenleri terörist, hain ve gayri milli olmakla suçlayan iktidar sahipleri arka bahçe yapamadıkları sendika, STK ve odalara yönelik hukuki, idari ve ekonomik baskı uygulamaktan çekinmemektedir. Bu baskıcı ve otoriter dönemlerde aydın, yurtsever, özgürlükçü, eşitlikçi, katılımcı ve meslek etiğinin gereğini yerine getiren toplumcu odaların sorumluluğu her zamankinden çok daha fazladır.  

Siyasi ve toplumsal hayatın her alanında farklı düşüncelere tahammülsüz, öneri ve uyarıları doğrudan kendisine yöneltilen eleştiri ve iktidarını sarsan bir tavır olarak değerlendiren otoriter ve tekçi zihniyete verilecek en doğru cevap, evrensel demokratik değerleri savunan yönetimlerin kazanması için çaba göstermektir.  

Hangi siyasi parti ya da lideri olursa olsun meslek örgütlerini bölüp zayıflatmak yerine, daha güçlü olmalarını sağlamak, katılımcı demokrasimiz açısından çok daha faydalı olacaktır. Gerçek demokratlar; STK’lara karşı olan, meslek odalarını etkisizleştirenler değil, aksine onlarla akıl ve güç birliği yapanlardır.  

TARİHSEL SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMİŞTİR  

Yandaş medya, yandaş sendika, yandaş dernek-vakıf, tarikat ve cemaatlerden sonra ülkemizin en saygın meslek odaları BARO gibi, TMMOB gibi, TTB gibi, akademik meslek odalarını da yandaş yapma uğraşısı AKP açısından sonuçsuz kalmıştır. Mesleki tarihi, insanlık tarihi ile birlikte gelişen hekimlik her dönem bilimin ışığında insanlığın hizmetinde olmuştur. Bu topraklarda istibdada karşı ittihat terakkiyi kuran, modernizmin bayraktarlığını yapan hekimler, günümüzde de özgürlükçü, eşitlikçi, kamucu ve muhalif düşünceyi savunmaktan vazgeçmemiş, tarihsel sorumluluğunu bir kez daha yerine getirmiştir.  

Salgınla mücadelenin tüm yükünü başta hekimler olmak üzere, sağlık çalışanlarının üzerine yıkan sağlık sistemimizin bu yükü taşıyamayacağını, beden ve ruh sağlığı açısından insanları evde tutmanın mümkün olmadığını bu nedenle sadece maske-mesafe-izolasyon önerisinin yetmeyeceğini ifade ettiler. Dahası artan işsizlik, kapanan işyerleri, çöken ekonomi nedeniyle önlemlerin ve uyarıların sonuç vermeyeceğini çok daha isabetli kararların alınması gerektiğini paylaştılar.  

Kendileri açısından; mesleki saygınlığın arttırılması, özlük ve sosyal haklarının iyileştirilmesi, ek ödemelerin emekliliğe yansıması, iyi hekimlik değerlerinin korunması, sağlıkta şiddetin önlenmesi, iş barışını zedeleyen performans uygulamasının kaldırılması ve ağır çalışma koşullarının hafifletilmesi yönünde beklentileri var.  

Toplumsal olarak; bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi, koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması, 1. Basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve eşit işe eşit ücret verilmesi yönünde taleplerini ifade ederken, Hastayı müşteri gibi gören piyasacı sağlık hizmetlerinin sürdürülemez olduğunu, salgın döneminde kamucu, ücretsiz, yaygın ve yerinde sağlık hizmetleri vermenin önemine dikkat çektiler. Bu bağlamda Kamu hastaneleri ve üniversitelerin kaderine terk edilemeyeceği ve devlet bütçesine ağır yük getiren Şehir Hastaneleri'nden bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini belirttiler.  

Sonuç olarak; hekimler kendi hayatlarını kolaylaştıracak ve refahını yükseltecek kişisel taleplerinden daha çok, insanlık onuruna yakışır koşullarda herkes için ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, sağlık hizmeti vermek, meslek odasına sahip çıkmak ve güçlü demokrasimize katkı yapmak arzusundalar.  

DR. BÜLENT KERİMOĞLU



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları