Olaylar Ve Görüşler

Anadolu’yu talan ettik! - Salih Özbaran

30 Nisan 2024 Salı

22 Nisan 2024 tarihinde medyaya “Anadolu coğrafyasının talan edildiği” gerçeğini doğrular nitelikte bir haber düştü. Bu haber “doğa” tanımının içini doldurması gereken en yetkili kişinin yani çevre, şehircilik ve iklim değişikliği bakanının dudaklarından döküldü. Kısaca şunları dile getirdi bakan: “Her tarafı yemyeşil, zümrüt gibi olan Anadolu coğrafyasını adeta talan ettik. Ağaçlarımızı yok ettik, ormanlarımızı da kel hale getirdik”.

YAĞMACILIĞIN İFADESİ

Bu itiraf yalnızca “İstanbul’a ihanet ettik” diyen en üst makam sahibinin bir sözü olarak kalmadı, şimdi de tüm yurdu delik deşik eden bir yağmacılığın ifadesi olarak ortaya kondu ve Türkiye coğrafyasını korumakla görevli bir sorumlu kişi tarafından söylendi. Söylendi de ne oldu? Bilmiyor muydu AKP’deki kumanda sahipleri:

“Ey ağaç” diye seslenmemiş miydi şair: “Sen bilmezsin ki o uzak dalgınlığında/ biz ikimiz tutsağıyız aynı gücün aslında”. Dememiş miydi Köy Enstitülü bilge “Vatanı cennet edene karşı bilenen baltalar vücudumuza değmiş gibi olur, birdenbire. Yüreğimiz buz kesilir”. Yıllar önce “Doğaya düşman olan bir ülke olduk” diye haykırmamış mıydı koca Yaşar Kemal; “kazançlarından başka dünyayı görmeyen, bilmeyen yöneticilerin marifeti” olduğunu söylememiş miydi? “Sen sade toprağı tanı/ toprağa inan./ Ayırt etme öz anandan/ toprak ananı./ Toprağı sev anan kadar” diye seslenmemiş miydi Nâzım Hikmet...

Tüm bu uyarıların esin kaynağı olan Atatürk’ün doğa üstüne nasıl titrediğini, “İbadeti ağaç dikmek olsun” diyerek onu kutsallık mertebesine çıkardığını, yaverine “Sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi keseceksin” dediğini; Atatürk Bulvarı’na çam fidanları dikildiğinde “Bunlar tutarsa Ankara’nın yaz-kış yeşil duracak bir tabiat güzelliği olacak” beklentisini ve ağaç uğruna bir köşkün yerini değiştirdiğini bilmiyorlar mı günah çıkaranlar? Yeşerttiği “Orman Çiftliği”ni darmadağın edenler nasıl oluyor da sıyrılıveriyorlar doğaya ettiklerinden! Hatırlamıyorlar mı, bir bakanın orman katliamına karşı çıktığı için sessizliğe çekildiğini, kızağa alındığını?

DOĞAYA SAYGI

Her şeyden önce -hepsinden daha vahim olan- çevre, şehircilik ve iklim değişikliği konularında görev üslenmiş olan bakanlığın bilimsel normlara inanmış olması ve onun yol göstericiliğine sığınması gerekmez mi? Bilginlerin çağrılarına ve çığlıklarına kulak vermesi icap etmez mi? Çiftçinin düştüğü durumu düzeltmek için maden işletmeciliğinde yitirilen ekosistemi koruması birincil görevi sayılmaz mı? Suyun çekilmesi, ağacın kesilmesi, zehir saçan asidin ortalığa yayılması, yeniden yaratılamayacağı bilinen ekosistemin (kırsal bir alanın, ormanın, bağın, bahçenin, nehrin, denizin, dağın kazanç uğruna) tahrip edilmesi hangi vicdana sığar? Zeytin ağacını kurtarmak için, yeşilini koruma altına almak için, doğaya saygı istediği için kolluk kuvvetlerince üzerlerine su/gaz sıkılan, itilen kakılan, sürüklenen yurtseverlere karşı takınılan tavır neyin göstergesidir? Saymakla bitiremeyeceğim doğa güzelliklerine kıyan bir iktidarın sorumlu bakanı “Anadolu coğrafyasını talan ettik” demesi nasıl bir itiraftır; ne acı, ne tür bir insafsızlık?

Salih Özbaran

Emekli öğretim üyesi 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları