Olaylar Ve Görüşler

AB’ye bakış soğudu mu?

27 Haziran 2015 Cumartesi

Türkiye seçimlerden, Almanya’daki partilerin görünümü ile çıktı. Almanya’da Hıristiyan demokratlar birinci parti, sosyal demokratlar ikinci parti oldular. Üçüncü parti konumu hür demokratlar ve yetkililer arasında değişir.

Bizim seçimlerimizde, Türkiye’nin Hıristiyan demokratları olarak görebileceğimiz AKP birinci parti, Alman sosyal demokratların karşıtı Cumhuriyet Halk Partisi ikinci parti oldu, Alman yayına pek fazla benzerliği olmayan MHP üçüncü ve Almanların yeşillerine benzeteceğimiz HDP de dördüncü parti oldu.
Bu partilerin en ilginç yönü, hiçbirinin seçim bildirgesinde AB’ye yönelik bir yaklaşım yoktu. Şimdi yeni kurulacak koalisyon hükümetinde AB’ye yaklaşım nasıl olacak? AB bakanı kim olacak? Türkiye’nin AB yolu tekrardan gündeme gelecek mi? Bunlara bakmakta yarar var.

Gündemden düştü
Bu tükenmiş bir aşk, müzmin bir nişanlılık hikâyesi. Maalesef ben artık Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne gireceğine inanamıyorum. Zira AB’ye, büyük ülkeler 7 yılda bir üye oluyor, 7 yıllık bir bütçede. Bizim en erken olma şansımız, 2021 yılı.
Fakat Ukrayna AB’ye alınacak, bunun dışında Makedonya, Bosna-Hersek alınacak, belki Sırbistan’ın bile şansı var. Ben Türkiye’nin artık AB yolunda olayın bittiğine inanıyorum. Her ne kadar eski AB Bakanımız Volkan Bozkır, maşallah gezmediği ülke kalmasa da çok büyük bir başarı yakalayamadı. AB olayı bitti, zira Angela Merkel’in, Almanya’nın hayır dediği bir ülkenin AB’ye girme şansı yoktur.
Eğer ben 143 milyar Avro’lu bütçenin yüzde 35’ini veriyorsam Almanya olarak ve bir ülkeyi istemiyorsam o ülkeyi AB’ye kimse sokamaz. Bu açıdan Türkiye’nin bu macerası bitti ve Türk halkında da AB’ye bir soğuk bakış açısı var. Biliyorsunuz 2005’te tam üyelik görüşmeleri başladığı zaman, yapılan araştırmada Türk halkının yüzde 74’ü AB’yi istiyordu. 2011’de TAVAK olarak ilk araştırmamızı yaptık, AB üyeliği isteyenler yüzde 34’e düştü, 2012’de yüzde 17’ye düştü, 2013’te yüzde 18’e çıktı, 2014’te gene o civarlarda dolaşıyor; yani bir soğuk bakış var.
Esasında Avrupalı Türkler açısında bakarsak, şimdi biz geniş kapsamlı bir araştırma yapıyoruz, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’na son 7 yılda Türkiye’deki ekonominin yani 2012’e kadar olumlu gitmesinin nedeni, 256 bin kaliteli Türk, Türkiye’ye döndü. Bunlar doktor, mühendis, hukukçu yahut bir meslek öğrenmiş insanlar. Bu Almanya için kayıp, bizim için kazanç idi. Fakat Türkiye’deki ekonomik krizde bunların tekrar Almanya olmasa bile başka ülkelere gitmek istediğini görüyoruz. Yalnız nasıl bir beyin göçü? Almanya’dan Türkiye’ye geri dönenlerin tekrar geri gitmesi. Yani Türkiye’deki insanların artık Avrupa’ya gitme şansı yok, serbest dolaşım hakkımız olmadığı için. Bu, geri dönenlerin geri dönmesi.

Ekonomik kriz
Ekonomik kriz 3 yıl önce başladı. 2012 yılının ikinci yarısından itibaren, Türkiye’de büyüme hızının düştüğünü görüyoruz. 2014’te Türkiye 2.8 büyüdü.  2014 Türkiye’nin ihracatı 1 yıl evveline göre, ancak 7 milyar dolar arttı. Türkiye’ye gelen turist sayısında düşme var. Türkiye’de eğer inşaat sektörü ve otomotivi bir kenara bırakırsanız, ciddi büyüme gösteren başka sektör kalmadı. İşsizlik büyük ölçüde artıyor. Türkiye’nin ekonomik krizi atlatması oldukça güç olacak. Tabii ki biz bir Yunanistan olmayacağız fakat Türkiye eskiden, 2004-2011 yılları arasında 7 yıllık süreçte toplam yüzde 53 büyümüştü. Bu Çin ve Hindistan’dan sonra en fazla büyüme hızıydı. Artık böyle hız yok, bu yıl beklediğimiz büyüme 2.5, ihracatta tıkanma oldu. Bunun en büyük nedeni, maalesef bütün komşularımızla biraz kavgalıyız. 1- Irak’a mal satamıyoruz, Suriye’ye satamıyoruz. 2- Ermenistan ile sınırı açmadık Azerbaycan nedeniyle, Mısır’ı tam karşımıza aldık artık adam bizi Süveyş Kanalı’ndan geçirmiyor.
Süveyş Kanalı’ndan geçilmediği zaman ne yapıyoruz, bizim Uluslararası Nakliyatçılar Derneği’nin bütün kamyonları İran üzerinden Hürmüz Boğazı’ndan gidiyor. Bu 1400 km daha uzun bir yol oluyor ve masraflarda TIR bazına, 4 bin-5 bin Avro artıyor. Rekabet gücünüzü kaybediyorsunuz. Avrupa pazarına giremiyoruz zira orada da bir daralma var. En önemli olay bu hükümet zamanında 2002’de Türkiye’nin Avrupa ülkelerine ihracatı yüzde 1,5’ti, 2007’de iş dünyasının adamları Afrika’ ya gitti, 2008-2009 da okullar açıldı, 2010’da Türk Hava Yolları uçmaya başladı, 2011- 2012’de biz Afrika ülkelerinde büyükelçilik açtık, 2012 yılının sonunda Türkiye’nin ihracatının yüzde 34’ü Avrupa Birliği’neydi ve Afrika’ya ihracat yüzde 30’du.
Şimdi Türkiye de, bu cemaat ve hükümet çatışması nedeniyle Afrika ülkelerine ihracatımız da hafif hafif düşmeye başlıyor. Bunlar Türkiye için olumlu gelişmeler değil. En fazla mal sattığımız Rusya tam bir ekonomik krizde, ABD petrol fiyatlarıyla Rusya’yı tam olarak vuruyor. Bu açıdan Türkiye’yi güç günler bekliyor.    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları