Olaylar Ve Görüşler

ABD Senatosu'nda kabul edilen sözde ‘Ermeni Soykırımı Kararı’nın düşündürdükleri

16 Aralık 2019 Pazartesi

İLKER BAŞBUĞ (26. GENELKURMAY BAŞKANI)

ABD Senatosu’nun aldığı bu karara karşı yapılması gereken, Senato’nun kararda kullandığı dilin ve dayandığı gerekçelerinin yanlış olduğunun bilimsel şekilde ve yüksek bir sesle dünyaya duyurulmasıdır.

9 Nisan 2019 tarihinde ABD Senatosu’na getirilen sözde “Ermeni Soykırımı” Kararı, 8 ay bekletildikten sonra geçen günlerde Senato’da kabul edildi. Karar ile sözde Ermeni soykırımının, ABD'nin bir politikası olarak, “resmi” olarak tanındığı ve bu şekilde “anılacağı” kabul edilmiştir.

AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti, TBMM’de aldıkları ortak bir karar ile ABD Senatosu’nun kararını kınadıklarını ve reddettiklerini açıklamışlardır. Yayımlanan ortak bildiride, ABD Senatosu’nun tarihi gerçekleri saptırarak, uluslararası hukukun temel kurallarını yok sayarak bu kabul edilemez kararı aldıkları ifade edilmiştir. TBMM'nin, ABD Senatosu’nun aldığı bu karara karşı hemen tepki koyması doğrudur ve önemlidir.

Yasa değil karar

Ancak, tepki ve yapılacaklar sadece bu ortak bildirinin yayımlanması ile kalacaksa, yapılanların yeterli olduğunu söyleyebilir miyiz? Sözde Ermeni Soykırımı Kararı, ABD Senatosu’nda böylece ilk defa kabul edilmiştir. Kabul edilen bir “karar”dır. “Yasa” değildir. Alınan bu karar, ABD Kongresi’ndeki Türkiye aleyhtarlığının tepe noktalarına ulaştığını göstermektedir. Bunun nedenleri nelerdir? Buna karşın neler yapılmalıdır? Senatonun kararı, tespit edilen üç noktayı ABD politikası kabul ederek sona ermektedir. Bu üç nokta şunlardır: 

-Sözde Ermeni soykırımını resmi olarak tanımak ve anmak, 

-Sözde Ermeni soykırımını kabul etmeyenleri reddetmek, kaydetmek ve ilgilenmek, 

-Sözde Ermeni Soykırımı hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesini ve bu konunun eğitime alınmasını teşvik etmek, cesaretlendirmek. Şimdi burada durup, soralım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak sözde Ermeni soykırımı iddiaları ile yıllardır karşı karşıyayız. Uluslararası hukuk kurallarını çiğneyerek, çok sayıda parlamento bu kapsamda “siyasi kararlar” almaktadır. Bunlara karşı sadece kınama ve reddetme, bazende geçici süre toplumsal tepkiler verilmesinden başka, ne yapıyoruz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, siyasi partilerin, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve sözlü, yazılı medyanın yapabilecekleri başka şeyler yok mudur?

Yapılabilecek şeyler

İlk olarak şunu soralım: ABD senatosunun aldığı kararı ve gerekçelerini Türkiye’de kaç kişi okudu?

ABD Senatosu’nun kararının dayandırıldığı noktaları çürütecek şekilde cevap verildi mi? Veriliyor mu?

Bugün Türkiye'de kaç kişinin, sözde Ermeni soykırımı iddiaları konusunda Amerikan kamuoyunu 1920'lerden bugüne kadar yönlendiren ve en güçlü Türk aleyhtarlığının temel taşlarından birisini teşkil eden “Büyükelçi Morgenthau'nun Öyküsü” adlı kitaptan haberi vardır?

Bugün Türkiye'de kaç kişi, ABD Senatosu’nun aldığı kararda sözde Ermeni soykırımı iddiasına temel dayanak olarak Büyükelçi Morgenthau'nun kitabını ele aldığının farkındadır?

Bugün Türkiye'de kaç kişi, Henry Morgenthau’nun ABD Başkanı Wilson'un 1912 yılındaki başkanlık konseyi kampanyası esnasında Mali Komite Başkanı olduğunu, Wilson’un seçimi kazanması sonrasında İstanbul'a büyükelçi olarak gönderildiğini, 1917'de ABD'deki savaşa karşı görüşlerin çokluğu ve aşırı kayıtsızlığı ile bir şeyler yapmayı düşündüğünü ve kitabının amacının bu olduğunu bilmektedir?

Bugün Türkiye'de kaç kişi, “Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü” kitabının, Türkiye'de bulunduğu 26 ay süreyle, her günün olaylarını düzenli bir şekilde büyükelçilikteki kâtibi Agop S. Adnonian’a anlattığını, Ermeni olan kâtibi tarafından da anlatılanların daktilo edildiğinden haberdardır? Kitabın, Büyükelçi tarafından değil, 3 kere Pulitzer Ödülü kazanmış Burton J. Hendrick tarafından daktilo edilen bu notlara ve Büyükelçi Morgenthau’nun ailesine yazdığı bazı mektuplardan istifade edilerek yazıldığı ve kitabın ABD Dışişleri Bakanlığı’nın onayı alındıktan sonra yayımlandığını bilmektedir?

Türkiye'de kaç kişi, Amerikalılar için temel dayanak teşkil eden bu kitaba karşı, ABD'li akademisyen Heath Lowry’nin 1990 yılında yazdığı; “Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsünün Perde Arkası” adlı kitabı ile söz konusu kitabın, tarihi gerçeklere dayanan bir eser sanılsın diye gerçek olaylar ve kişiler etrafında kurulmuş “uydurma bir anlatı” olduğunu deliller ve belgeleri ile ortaya koyduğunu bilmektedir?

ABD Senato kararında, Hitler’in Almanya’nın Polonya'ya saldırısından önce yaptığı bir konuşmada; 1915'te Ermenilere yapılanların unutulduğunu söylediği de yer almaktadır. Bu iddia hem doğru değildir hem de tarihi gerçeklere de uymamaktadır.

Bilinmeyen gerçekler

Bugün Türkiye'de kaç kişi, Amerikalı tarih profesörü Justin McCarthy’nin Ekim 2003'te yayımladığı “Kim Başlattı” adlı kitabında; “Nazilerin, Yahudi düşmanlığı konusunda uzun bir gelenekleri var. Avrupa tarihi Yahudilere yapılan saldırılarla doludur. Aynı zamanda, Almanlar Yahudilere karşı şeytani bir edebiyat oluşturmuşlardır. Bu yüzden Hitler ve yandaşları, uzun bir nefret geleneğinden yararlandılar. Yahudilere karşı önyargıları, iktidara gelmek için araç olarak kullandılar.

Osmanlı İmparatorluğu'nda buna benzer bir şey görülmüş müdür?

Ermeni ayaklanmaları başlamadan önce, onlara karşı Almanların Yahudilere yaptığı türden saldırılar olmuş mudur? Hayır. Osmanlıların popüler edebiyat geleneklerinde Ermenilere karşı herhangi bir şey var mıdır? Hayır.

Ermeni milliyetçileri Osmanlılara karşı isyan ettikleri anda bile, başka Ermeniler Osmanlı Devleti'nde yüksek mevkilere gelmişlerdir.

Avrupa usulü ırkçı nefret, Osmanlı İmparatorluğu'na yabancıydı” diye yazdığını bilmekte midir?

Sadece, kınamakla, reddetmekle ve arşivleri tarihçilere açtık sözleriyle ve geçici toplumsal tepkilerle bir şey elde edilemeyeceğini artık görmemiz lazım.

Yapılacak ilk şey ise, 1915 yılında gerçekleşen “Ermeni Tehciri” hakkında doğru ve tarihi belgelere dayanan net bilgiye sahip olunmasıdır.

1915'te neler yaşandığını siz bilmediğiniz sürece, başkalarına anlatabilmeniz, Türkiye aleyhine oluşan algıları değiştirebilmeniz mümkün değildir.

Kınama ve reddetmenin ötesinde, soruna uzun vadeli çözüm amacıyla, ilk önce okullarda 1915 olaylarının nasıl ve yeterli seviyede öğretilip öğretilmediği incelenmeli ve gerekli düzenlemeler, değişiklikler hemen yapılmalıdır.

Kısa ve orta vadeli çözümler olarak da, ülke içinde ve dışında uluslararası toplantılar düzenlenerek, kitaplar yayımlatılarak, sözde Ermeni soykırımı iddiaları bilimsel olarak çürütülmelidir.

Bunun yanında, ABD Kongresi’nde oluşan Türkiye aleyhtarlığının nedenleri ve durumun nasıl düzeltilebileceği üzerinde acilen ve önemle durulmalıdır.

Sonsöz:

ABD Senatosu, bu konuda, ilk defa almış olduğu bu kararla Amerikan yasama sürecinin güvenilirliğini sarsmıştır. Alınan bu karar, Türk-Amerikan ilişkilerinde büyük bir yara açmıştır. ABD Senatosu’nun aldığı bu karar hafife alınmamalıdır. Bu kararı yok hükmünde sayıyoruz demekle, bu karar ortadan kalkmamaktadır. ABD Senatosu’nun kararı, ABD başkanlarının ilerde bu konuya ilişkin yapacağı konuşmalarda bile ellerini bağlayacak niteliktedir. Yapılması gereken, ABD Senatosu’nun aldığı kararda kullanılan dilin ve dayandığı gerekçelerinin yanlış olduğunun bilimsel şekilde ve yüksek bir sesle dünyaya duyurulmasıdır.

Bazı Önemli Kaynaklar:

1. Heath Lowry, Büyükelçi Mongenthau’nun Öyküsünün Perde Arkası, İsis Yayımcılık, 1991 2. Justin McCarthy, Kim Başlattı, Ege Üniversitesi, Ekim 2003,

3. İlker Başbuğ, Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler, Remzi Kitabevi, 2015



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları