Olaylar Ve Görüşler

AB oligarşisine hayır!

09 Temmuz 2015 Perşembe

Yunan halkı referandumda “AB oligarşisine hayır, demokratik AB’ye evet!” dedi. Halk, AB ve IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikalarına yüzde 61 oyla “Hayır” diyerek SYRİZA yönetiminin arkasında, çoğalarak durduğunu ortaya koydu.

AB oligarşisine hayır, demokratik AB’ye evet mesajı, bir sonuçtan ziyade yeni bir başlangıca işaret ediyor. Avrupa’nın yeniden inşası sürecinin başlangıcına! Yunanistan küresel krizin etkisinin en yoğun hissedildiği Batılı ülkelerden biri. Yalnız da değil. Portekiz, İtalya, İspanya, Slovenya sırada.

Borç yönetimi
Avrupa’nın güneyi, “Akdeniz Ülkeleri” borçlarını yönetme konusunda sıkıntılı ülkeler diye adlandırılıyor. Kimi Avrupalılar bunlara PIGS “domuz” ya da “güneyli” diyerek akıllarınca aşağılıyor.
Akdeniz’in kuzeyinde ya da güneyindeki ülkelerin durumları, göründükleri gibi mi? Bu ekonomik durum ve sonuçlar, halkların tembelliği ile veya sorumsuzca borçlandıkları biçiminde açıklanabilir mi? Bilerek kendi geleceklerini ipotek ettikleri şeklinde halkları suçlamak ne kadar isabetli olur? Devletlere dönük borçlanma ve borç yönetme süreçlerine dikkatli bir bakış, başka bir yargıya götürecektir.
Yıllarca çalışıp emekli olmuş, evlat okutmuş, onların işsizliğine çare ararken üç kuruşluk emekli maaşı ikiye indirilmiş binlerce kişiye, borçlu hem de suçlu sensin dendiğinde o da “oha!” demezse elbette “ohi!” (Yunanca hayır) diyecektir. Bu süreçte ekmeğinden, sağlığından ve geleceğinden edilen halklar değil; kâr açgözlülüğü ve yolsuzluk batağında geri dönmeyeceği belli paraları saçıp savuran kredi kurumlarının sorumlulukları daha asli değil midir?
Zayıf borçlusuna karşı, vade ve faizlerle istediği gibi oynayan tefeciler gibi davranılıp Yunan halkının gırtlağının sıkılması hak mıdır? Uygulanan kemer sıkma politikaları ve temerrüt faizleri sonucunda borcu azalmayıp katlanan, onurlu ve cesur bir toplum, bu politikaların devamına ikna edilebilir mi?

Erteleme
Birkaç yıl önce yüzlerce milyar Avro’yu kolayca dağıtan finans kuruluşları, “Borcumuzu ödemek için çalışıp üretecek zamana ve imkâna ihtiyacımız var, aksi takdirde yaşama şansımız yok” diyen SYRİZA Hükümeti’ne 1,6 milyarlık borç dilimini erteleme yapmamakta kararlı. Nedeni ekonomik mi, siyasi mi?
Nihayetinde Yunanistan’ın tüm dünyaya toplam borcu, sadece batan ABD’li Finans kuruluşu Lechman Brothers’ın (650 milyar dolarlık) iflas bilançosunun yarısı civarındadır. Bir tarafta bir şirket, diğer tarafta bir ülke!

Açık tehdit
Yunan halkı bu ve benzeri kuruluşların “batarlarının” bedelini ödemeye zorlanan halklara “kötü(!)” örnek olmamalı diye açlıkla tehdit ediliyor. Zengin- fakir ayrımının, kuzeygüney bölgeleşmesi olarak da AB’yi etkilediği ve kuzeyli oligarkların “Demokratik Yunanistan” fikrinin Avrupa’yı kuşatmasından çok korktukları açık.
Yunanistan halkı, kemer sıkma politikalarının devamına ciddi bir çoğunlukla hayır diyerek, AB’yi yöneten finans oligarşisinin baskılarına boyun eğmeme kararlılığını bir kez daha gösterdi. Şimdi sıra halklar arasında dayanışmanın anlamlı örneklerini vermekte! Akdenizli ve komşu bir ülke olarak, hükümetler arası yakınlaşmaları beklemeden de bir şeyler yapılabildiğini gösterebiliriz. Siyasi partiler, sendikalar, meslek kuruluşları, dernekler, kurumlar ve kişiler olarak yardımlaşma örneklerini çoğaltabiliriz. Belediyelerimiz ve kentlerimiz, turizm, ticaret öncelikleri sağlayarak, üretim ve paylaşım dayanışma ağları kurarak el verebilirler.

Dayanışma zamanı
Komşuda bir felaket yaşanmaktadır. Onun bu felaketi aşması için geliştirilecek dayanışma eylemleri, demokratik bir Avrupa’nın kuruluşuna da yol açacaktır.
Avrupa Birliği’nin, barışçı, bütünlükçü kimliğinden uzaklaştığı, küçücük bir toplumun bile vazgeçilmezliği ilkesinden, gelişmiş bir hukukun ve ileri insan haklarının yurdu olma ülküsünden vazgeçmekte olduğu izlenmekteydi.
AB içinde bile, toplumsal ve bölgesel ayrımların yapıldığı, zayıfları gözetip geri bölgeleri destekleyici politikalardan uzaklaşıldığı, en güçlülerin tercihleri yönünde oligarşik bir yönetim oluştuğu, emperyal eğilimlerin öne çıktığı gözleniyordu.
Bu gidişe dur demek, demokratik bir Avrupa yolunda demokratik bir Yunanistan’ı desteklemek için komşudaki gibi bir felaketin kapıyı çalmasını beklemek yerine, şimdiden dayanışma ağları oluşturmayı denemeliyiz.
Sonuçta biz de Akdenizli değil miyiz?  

BÜLENT TANIK Eski Çankaya Belediye Başkanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları