Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
28 Mayıs seçimi ve Türkiye’nin geleceği - Neval Oğan Balkız
Siyaset bilimci Hanna Arendt, “İktidar birlikte hareket etmektir. Tiranlığın şiddet ve totalirizmine karşı çoğulluğun mümkün olduğunca çok sayıda politik ve kurumsal cisimleşmesinden başka bir güvence yoktur” der.
Bu seçim, söz konusu “güvenceyi” oluşturabileceğimiz son olanak gibi duruyor!
Çünkü bu seçim; halkın görünmesini ve tartışmasını ortadan kaldıran, siyaseti yalnızca devlet mekanizmaları ile toplumsal enerjinin iletişimini ve çıkarların paylaşımını yönetmek olarak gören bir hükümet pratiği ve siyasal, (mali, finans, yapısal ve işlevsel koşullarıyla) ekonomik, kültürel, sosyal ve dış politika alanlarında sürekli kriz üreten, “tek”in yasama, yürütme yargı erkini şahsında topladığı, hukukun ve tüm toplumsal ilişkilerin, devlet (kamu/ özel) kurum ve işleyişinin üstünde konumlandırıldığı, siyasal İslamcı, muhafazakâr, cinsiyetçi, otoriter, çatışmacı, ayrımcı, baskıcı tek kişi yönetimi ve korku iklimi ile; kitlelerin demokratik kurallar çerçevesinde mobilize edilebileceği farklı politik projeleri ortaya koyacak, halkın siyasal süreçlerde olmasını sağlayacak dinamiklere sahip, bu dinamikleri siyasal süreçlere katma araçlarını oluşturabilecek bir Meclis yapısı temelinde, çoğulcu demokratik kurumlar ve işleyiş biçiminden oluşacak, hukuk güvenliği temelinde, laik, özgürlükçü, insan haklarına dayalı anayasal demokratik parlamenter bir yönetim modeli arasındadır.
Bu seçim; “dinsel uzlaşı ile dinsel fanatizm” arasındadır! Devletin örgütlenmesinin, hukukunun oluşturulmasının ve işletilmesinin herhangi bir dinin anlayışları ve normları tarafından belirlenmediği (laiklik ilkesi), buna bağlı olarak yurttaşların, kişi olarak bir dine mensup olmasının, farklı din/inanca mensup bulunması veya herhangi bir din/inanç taşımamasının yurttaş olarak devletle ilişkilerinde, haklarını kullanmalarında bir fark yaratmadığı; özgür akıl ve düşünmeyi, bireyin kendi iradesi ve seçimleri doğrultusunda özgürce davranması ilkesini ve bu yeteneği kazandıracak bilimsel, nesnel, eleştirel, laik, kamucu, karma bir eğitim ve öğrenimi kurumsallaştırmayı ve bu olanaklara eşit erişim koşullarını sağlamayı temel alan, bilime, sanata, cinsiyet eşitliğine, aydınlanma ve çağdaşlaşmaya dayalı bir toplumsal, yönetsel yapı ile; bu değer ve ilkelere karşı, hatta düşman olan sosyokültürel ve siyasal yönleriyle toplumsal yapının bütününü belli bir dinin kuralları temelinde dönüştürmeyi amaçlayan, toplumsal yapı arasındadır!
Bu seçim; ücretlerin çok düşük olduğu güvencesiz çalışma koşullarını dayatan, emekçi kesimleri yoksullaştırarak muhtaçlık halinin ve karşılığında biat, minnet duygusunun sürekli hale getirildiği, kamu ve doğal kaynaklarının talan edildiği, gelir eşitsizliğine dayalı bir ekonomik düzen ile; kaynak ve olanakların adil dağıtılacağı, talanı, yağmayı durduracak, sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin giderileceği, kamucu yaklaşım temelli bir ekonomik demokrasiyi oluşturma olanağının yaratılması arasındadır.
Bu seçim, karanlık ile aydınlık arasındadır!
Neval Oğuz Balkız - Hukukçu/Akademisyen
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
En Çok Okunan Haberler
- Berat Albayrak hakkında yeni iddia
- Ülkü Ocakları'ndan protesto: MHP'li başkandan tehdit!
- Motorcular şikayetçi oldu!
- İşte 150 bin liranın aylık getirisi...
- 'Soba' faciasında annenin ifadesi ortaya çıktı
- Nasuh Mahruki'den ilk açıklama Cumhuriyet'e
- İlk çıktığında Bitcoin'e 100 TL yatırmış olsaydınız!
- Cep telefonunuzun izlendiğini nasıl anlarsınız?
- Özel'den asgari ücret için açık çağrı
- Bahçeli'nin azarladığı gazeteci konuştu