Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Büyükerşen'den armağan

23 Mayıs 2013 Perşembe

Selçuklu’dan bugüne ‘tanıdık yüz’lerle buluşmanın heyecanını Eskişehir’de yaşayın

\n

Yıl 1921, Eskişehir işgal altında… Emperyalizmin desteklediği Yunan ordusunun kente girişinden kovuluşuna dek sayısız fotoğraf hep “savaş hali”ni gösterir; çatışmalar, yakıp yıkmalar, resmi geçitler... Peki ya işgalcilerin kent yaşamındaki şımarık halleri?
İşte” diyor Yılmaz Büyükerşen sergiyi gezdirirken; bu fotoğrafta iki Yunan askeri Odunpazarı’ndaki bir kahvede sanki kendi kentlerindeymiş gibi oturmuşlar sohbet ediyorlar”.
Tarihi bu ayrıntılarla okuduğunuz bilgi panosunun hemen yanında, işgalcilerin keyfini kaçıran, geldikleri gibi gitmelerini sağlayan
Mustafa Kemal liderliğindeki Kuvayı Milliye’nin ünlü komutanları var. Yüzlerindeki “kararlı ifade”leri, gözlerindeki “gururlu bakışlar”ı ile öylesine canlılar ki, büyük zaferlerden ötürü yıllar sonra yeniden alınlarından öperek kutlamak istiyorsunuz ama sadece bakakalıyorsunuz, çünkü “heykel”ler!
Ya o 70’lerde
“rakipsiz” denilen 3 büyükleri geride bırakarak ligi birincilikle tamamlayan Anadolu’nun efsane takımı “ES ES”lere ne demeli? Oyuncularından hocalarına unutulmaz Eskişehirspor da tüm sevinçleriyle karşınızda… ama o günlerdeki genç futbolcular olarak değil, görmüş geçirmiş “emekli futbolcu”luklarıyla... “Çünkü” diyor mucizenin sanatçısı Büyükerşen, “balmumu heykelleri için gerekli masklarını almayı, boylarını-poslarını ölçmeyi o yıllarda kim düşünebilirdi ki? Biz de şampiyonlarımızı şimdiki yaşlarıyla müzemizde ağırlamaya karar verdik”.

\n

Tarihin tanıkları

\n

Mizahımızın kuşaktan kuşağa baş sanatçıları Nasrettin Hoca’dan Aziz Nesin’e; şair ve ozanlarımızdan çağlara imzalarını atan Yunus Emre’den Ataol Behramoğlu’na; Anadolu’nun destansı sesi Âşık Veysel’den en duygulu şarkılarımızın bestekârlarına; çağdaş müziğimizin zarafeti Suna Kan’dan mucizevi piyanisti Fazıl Say’a; sanayimizin duayenleri Koç ve Sabancı ailelerinden cumhuriyetimizin aydınlanma anıtları İlhan ve Turhan Selçuk’lara; Atatürk’ten Abdullah Gül’e tüm cumhurbaşkanlarımız ile İnönü, Menderes ve Ecevit’ten Erdoğan’a tüm başbakanlarımıza ve bu yazıya isim listesi sığamayacak, günümüzün 150’yi aşkın “tanıdık” yüzleri ile Fatih’ten Kanuni’ye tüm çağların en ünlü Türk büyüklerinin balmumu heykellerinin yer aldığı müzede, Churchill, Gandhi ve Hitler’den Butto’ya, Kraliçe Elizabeth’ten Obama’ya… Dünyaya yön veren liderler de size ya gülümsüyorlar ya da o “hınzır” bakışlarla kim bilir neler düşünüyorlar...
Müzenin en heyecan verici konuğu ise elbette ki Atatürk. Kurtuluş Savaşı’ndaki efsanevi komutanlığından cumhuriyetin kuruluşundaki devrimci liderliğine, tüm zamanlardaki ulu önderliğini en gerçekçi görünümleriyle heykele dönüştüren Büyükerşen’e şu herkese verilen devlet ödülü bilmem ki ne zaman akla gelecek...
Eskişehir’den Türkiye’ye armağan olan müzenin açılışıyla bütünleşen 19 Mayıs kutlamaları için yine Büyükerşen’in arzu ettiği alana
“inşaat var” gerekçesiyle izin vermeyenler ise acaba cumhuriyet tarihine nasıl geçecekler?

\n

20 yılın emeği

\n

Büyükerşen’in, kendisine de alçakgönüllü bir çalışma odası dekoru içinde o görgülü ve kibar haliyle yer verdiği müzedeki balmumu heykelleri, 20 yıldır akşamları, tatil günleri ve “üniversiteden belediye mesai saatleri dışındaki zamanlar”dan vakit ayrılarak gerçekleştirilmiş.
Bu uzun soluklu emeğin ürünlerini, kentin tarihi bölgesi Odunpazarı’ndaki Büyükşehir Belediyesi’nin geleneksel tarzda inşa ettirdiği Eskişehir Konakları’ndan birinde sergilenmesi ise eserlerle mekân arasında eşsiz bir anlam birliği oluşturuyor.
Adı da “
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi” olarak belirlenen sanat yuvasına ilerleyen zamanlarda yeni kişilere ait heykellerin de katılacağını belirten Büyükerşen, müzede “şimdilik” yer verebildiği isimler için de şunları söylüyor: “Gurur duyulacak insanlar yetiştirdik; ancak tarihimize de insanlarımıza da hak ettikleri değeri vermediğimizi düşünüyorum.”
Eskişehir’in “
hocası”ndan bu sözleri duyunca, “keşke” dedim, müzedeki şu “canlı” gibi duran kültür, sanat ve bilim emektarlarımız bunları “canlanarak” işitebilselerdi… Büyükerşen’i öpe koklaya kucaklamazlar mıydı?

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları