Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Bilirkişilik' Üzerine..

18 Aralık 2008 Perşembe

Kanal Bdeki İmar Dosyasında geçen cumartesi irdelediğimiz bilirkişilik konusu, ilgiyle karşılandı. İzleyenler soruyorlar;

Birbiriyle çelişen bilirkişi raporları nasıl önlenebilir; mahkemelerin güvenilir bilirkişiler atamaları nasıl sağlanabilir?..

Bu sorular, Mimarlar Odasının (MO) yarın Ankarada başlayacak Bilirkişilik Sempozyumunun da temel nedenini oluşturuyor. Sempozyum komitesinden mimar Ali Ekinci diyor ki: Bilirkişilerin ve hukukun saygınlığı iç içedir. Tartışmalı bilirkişi raporlarının çoğalması üzerine durumu sorgulamaya karar verdik...

İmar Dosyasına katılan mimar Bülend Ceylan da MOdaki kursları anımsatarak; Mahkemeler meslek odasının güvence verdiği bilirkişileri yeğlerlerse, tartışmalar da en aza inebilir..demişti.

Programın hukukçu konuğu ve eski milletvekili Av. Ali Arabacı ise şunları eklemişti: Kente ve çevreye zararlı yatırım izinlerine açılan davalarda bilirkişi ücretlerini devletin ödemesini öngören bir kanun teklifimiz vardı. Çünkü bu gibi giderler, vatandaşın ve kaynakları kıt sivil kuruluşların yargıya başvurmalarını giderek zorlaştırıyor...

Arabacının kanun teklifi TBMMnin gündemine bile gel(e)mezken, meslek odaları da giderek artan mahkeme masrafları nedeniyle her yanlışa dava açamıyorlar; öncelik ve önem gözetiyorlar...

Örnekler ‘Vahim’

Bilirkişilik kurumunun tartışma konusu çelişkili raporlar ve bilgisiz bilirkişiliklerle saygınlığının sarsılması, sadece mimarların değil, herkesin ve ulusun sorunu. Bu nedenle sempozyuma Adalet Bakanlığından ve yargıdan katılımlar bekleniyor.

Ancak, asıl önemli olan toplumun bu kuruma olan güvenini, hukuka saygı kültürüyle birlikte yükseltmek; yargıdan adalet bekleyenlerin bu konudaki uzmanlık katkısına gereken değeri vermelerini sağlamak...

Konunun yaşamsallığını iki örnekle açmaya çalışalım:

Birinci örnek Bursadan... Uludağ eteklerindeki 1. derece doğal sit alanında kaçak villa yapanlar, siyasetin hoşgörüsüyle yıkılmadıkları gibi, Burası 3. derece sit olmalı, ruhsat verilmeli diyerek dava açarlar.

Mahkemenin atadığı peyzaj mimarı bilirkişiler, yapılaşma bulunan yerler 1. değil, 3. derece doğal sit olabilir... görüşünü verince, yargı da sit derecesini düşürerek kaçak yapıları yasallaştırmanın önünü açar...

Yani hukuken oradan kaldırılmaları gereken ve suç işlenerek inşa edilen yapılar, bilirkişi raporunda kaçak oldukları açıklanmadığı için yargı kararıyla affedilmiştir. Bu örnekte, mahkemenin aynı yapıları yasal sanması ne kadar vahimse, bilirkişilerin ruhsat incelemesi yapmadangörüş oluşturmaları da o kadar vahimdir...

İkinci örnekse İstanbuldan... Türkiyeye alışveriş kültürünü öğretme iddiasıyla gelip Boğaziçi manzarasını pazarlamak isteyen Arap sermayesine verilmiş en yüksek gökdelen izniyle ilgili..

MOnun imar değişikliğine açtığı davada, akademisyen bilirkişiler, yeni yapılaşma koşulunu şehircilik ilkelerine aykırı bulunca belediye ne dese beğenirsiniz?

Bu bilirkişiler hem MO’nun üyesi hem de bizim planlama şirketimizde danışmanlar...

Mahkeme de Elbette odaya üye olacaklar yoksa yasaya göre mesleklerini yapamazlardemediği gibi; belediyenin danışmanı olarak belediyenin imar kararını eleştirmelerinin daha da güvenilir bir durumolduğuna bile aldırmadı. Kendisi de MO üyesi olan Kadir Topbaşın itirazına hak vererek farklıbilirkişiler atadı.

Yeni bilirkişilerin raporlarında ise şehircilik ilkelerine aykırılığı sorgulanan gökdelenin rekor yüksekliği için özetle şu söylenmesin mi: Yapının kente sağlayacağı ekonomik kazanımlara karşılık verilen bu imar hakkına şehircilikte bonus denebilir...

Bu rapor duyulduğundan beri plancılar odasından ya da üniversitelerden şu şehircilik bonusunun ne olduğunu açıklamalarını bekliyorum; tıkyok!.. Öğrencilere bu deyimi öğretip öğretmediklerini soruyorum; yanıt yok!.. Bu suskunluk, sorunun bilirkişileri de aşan bir etik erozyona dönüştüğünü göstermiyor mu?

ekinci@cumhuriyet.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları