Özlem, Anı Değil!

24 Temmuz 2011 Pazar
\n

\n\n\n

Ötelere kadar giderdik. İlhan yüzerek, ben yürüyerek! Sular belimizi aşardı. Batıp batıp çıkardım. Ah yüzme bilseydim! Nadir Bey, İstanbul çocuğusun, nasıl yüzme bilmezsindemişti. Hiç değilse suyun içinde olmak, temmuzun tadını duymak...

\n

Handanla Ayla kıyıdaki kahvede beklerlerdi. Az sonra Yılmaz gelecekti, Hamdi Bey derken... Uzaktan bizi seyrederlerdi. Bir ara İlhan geri döner, denizin uzaklıklarına değil, arkamızda kalan Gökova dağlarına bakardı. Dalıp giderdik doğanın güzelliğine... Çevremizde coşkulu insanlar, kadınlar, çocuklar. Bir mutlu günün başlangıcı...

\n

***

\n

Kalkıp, gideyim yine oralara diyorum. Şu yokuştan inip, Yücelenin kıyısında bir kahve içip denizden çıkanları seyretmek. Sokağa adım atınca duraklıyorum. Yüzmek yasaklanmış! Köşeye gitmeden geri dönüyorum. Verandadaki koltuğa gömülüp geçmişi yaşamak istiyorum. Kala kala bunlar var elimde. Anı değil, elle tutulur, gözle görülür yaşantılar. Nedir, zaman nedir demiş şair. Ama o da bilmemiş ne olduğunu! Uçup gitmiş, bir esin gibi, yıllar, günler, geceler...

\n

***

\n

Yalnızlıktan hep korkmuşumdur. Oysa çok tattım bu duyguyu... Elle dokunan bir şeydi yalnızlık... Bir canlı nesne, konuşan, tersleyen, kızdıran, varlıkla yokluk arası bir garip biçim... Ne dersen de, şu elinde bastonla oturup ağaçlara, yapraklara bakmaktan başka bir şey yapamayan yaşlı adam... Masadaki kitaplar en yakınların, son dostlukların, dostun...

\n

Bir gün gelecek. O gün hangi gün? Onlar için de böyleydi. Vardılar, yok oldular. Ellerini tutamıyorsun, gözlerinle göremiyorsun, ama varlar, senin dünyanın içindeler. Kimi zaman düşlerle gelirler, düşlerle giderler... Sen de bir düşsün, kendi düşünü yaşayan bir düş insanısın...

\n

***

\n

Haydi kalk, çık sokağa, o eğri büğrü taşlara basa basa dön köşeyi, tut yokuşu, bastonu savurarak hızla geç ağaçlı yolları.

\n

Bir an, dağlar yıkılır yeniden dirilir. Doğanın oyunları bitmez. Sen bir parçasısın. Kendini dev gibi görsen de zaman zaman! Şu koskoca doğanın orta yerinde tek bir anın içindesin. Kopup giden nicelerinden birinde, şu gökyüzü, şu güneş, şu bulutlar, şu yağmur damlaları, hepsi bir hiç, bir boşluk. Sürüklese de seni oralara...

\n

Oralar, eski yerinde mi? Ya insanlar, ya insanlar! Nerdeler? Belleklerde, anı bile olmadan durup dururlar... Yine de denize koş, suları avuçla, bir şeyler geriye dönsün diye?

\n

***

\n

Aldırma, sen çok yürüdün eskiden! Hep öyle sandın... Yine yanılmaktasın. Çıkarım sokaklara, giderim oralara diye. Oralar yasak. Bir yerlerde kaldı, düşlerinde...

\n

Koş koşabilirsen, yaşat yaşatabilirsen, unut unutabilirsen... Vazgeç hepsinden, şu bir tek anın içinde yaşa, yaşayabilirsen...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları