Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir devlet nasıl çürür?

16 Haziran 2015 Salı

Çürümüş bir şeyler var Danimarka Krallığı’nda...Jose Antonio Zarzalejos’u dinlerken Shakespeare’in bu sözlerini düşündüm. Zarzalejos, İspanya’da kraliyeti en iyi tanıyan gazeteci. Uzun dönem Kraliyet yanlısı yayın organı ABC’yi yönetmiş.
Yaşlı Kral Juan Carlos’un istifa planını İspanya’da bir buçuk yıl öncesinden ilk o duyurmuş...
O zaman herkes “Yürü git! Olur mu öyle şey” demişti, diyerek bunu anlatıyor.
Zarzalejos’la, İspanya’ya son gittiğimde ülkenin çok boyutlu devlet krizini konuşmuştum.
Bask bölgesinin en büyük gazetesi El Correo de Bilbao’yu da 5 yıl yöneten, ancak ETA tehditleri yüzünden tekrar Madrid’e dönüp yerleşen ünlü gazeteci; “Bask ve ayrılıkçılık” konusunda da uzman…
Kraliyeti sarsan skandallarla başlayan sohbetimizde bu sebeple laf lafı açmış, konular dallanıp budaklanarak ülkenin yaşadığı çok katmanlı devlet krizine dayanmıştı...

Krizdeki ‘beş araz’
Bu konuda bir kitap yazdığını söyleyen meslektaşım, İspanya’da devlet krizinin 5 arazı olduğunu söylemişti:
Kraliyet krizi, toprak bütünlüğü meselesi, terör, yolsuzluk ve bağımsızlığını yitirerek iktidarlara eklemlenen “embedded” medya...
Bu cuma tahtta birinci yılını dolduracak olan genç kral Felipe, kız kardeşi Cristina’nın “düşeslik” unvanını iptal edince Zarzalejos’la yaptığım sohbet aklıma geldi. Notlarımı önüme çıkardım ve İspanyol gazetecinin çözümlemelerini “Sağnak”a aktarmak istedim.
Zarzalejos’la bu sohbeti yaptığımızda, 2011’de ilk patlak veren kraliyet krizi tüm hızıyla sürmekteydi.
76 yaşındaki Kral Juan Carlos’un tacı oğluna devreden “feragat hamlesi” bile sorunu çözmemiş; Prenses Cristina ve sporcu eşi Inaki Urdangarin’in dillere pelesenk “yolsuzluk öyküleri”, tahta yeni oturan genç Felipe’nin kâbusu olmuştu.
Ben İspanya’da olduğum sürece; görevi kötüye kullanmak, zimmet, ihtilas, irtikap, resmi makamları aldatmak, nüfuz ticareti, vergi kaçırmak, kara para aklamak, dolandırıcılık, resmi belgelerde ve ticari belgelerde sahtekârlık gibi profesyonel dolandırıcıların suçlarından yargı önüne çıkarılan “damat” Urdangarin’in demir parmaklıklar ardına gönderilip gönderilmeyeceği tartışılıyordu.
Urdangarin hapse girer mi” şekilindeki soruma Zarzalejos “Kuşkunuz olmasın!” yanıtını vermişti ki, şimdi işte süreçteki ilk aşama Prenses ile kocasının “soyluluk unvanları”ndan arındırılması oluyor...

‘Yasa’ yerine ‘karizma!’
Her şeyden önce devletin en üst simgesi sayılan kral ailesinin nasıl olup da bu ölçüde yolsuzluk çamuruna battığını merak etmiştim... Zarzalejos şunları söylemişti:
Çünkü balık baştan kokar. Önce Kral Juan Carlos pusulayı yitirdi” demiş, eklemişti:
Kral kendi ‘karizma’sının, ‘yasa’dan üstün olduğuna hükmetti. Bu nedenle artık yasaya bağlı olmadığını, ‘krallık karizması’ sayesinde kimseye hesap vermek zorunda olmadığını düşünmeye başladı. Gerek ekonomik; gerek (evlilik dışı ilişkilerle gündeme geldiği) kişisel konumuna uyuşmayan davranışlara girdi. Damat da (üzüm üzüme baka baka kararır hesabı) freni boşalan Kral’a bakarak onu örnek aldı. O da kayınpederi gibi kimseye sorumlu olmayacağını hesap etti. Çok zeki ve kültürlü olmadığı için kolayca dokunulmaz olacağını varsaydı. Cristina’nın nüfuzuna yaslandı. Bu bir ‘nüfuz zehirlenmesi’ örneği idi. Yaşlı Kral, ‘nüfuz zehirlenmesi’ önünde damadını uyarmadı. Biz oysa Prenses ve kocasının imkânlarının çok üstünde bir yaşam sürdürdüklerini seyahatlerinden, süper lüks evlerinden, arabalarından anlıyorduk...
Urdangarin özetle üçüncü dünya diktatörlerinin damatları gibi yaşıyordu...
Aynen öyle. Kraliyet üyeleri sonunda birbirine düştü. Kraliyet ailesi fertlerinin birbirlerine düşmesi, İspanya’da kraliyet kurumunun krizi demektir ki olan bu!
Zarzalejos’un ibretlik olarak “Bir de konunun yolsuzluğun toplumda sıradanlaşması boyutu var!” diye anlattıkları var ki.. o da gelecek yazıya.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları