2024 yılında emekli olmayanlar, 2024 yılı avantajını daha sonra yakalayabilir mi?

18 Eylül 2024 Çarşamba

EMEKLİ AYLIĞI YÖNÜNDEN 2024 YILI AVANTAJININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Ülkemizin 2025-2027 dönemine ilişkin temel makro ekonomik  hedeflerin yer aldığı Orta Vadeli Programda (OVP), 2024 yılı için yıllık enflasyonun (TÜFE) yüzde 41,5, yine aynı yıl için gelişme hızının  (GH’) yüzde 3,5 olacağı tahmin edildi. 2024 yılına ilişkin tahmini (OVP ve T.C. Merkez Bankası açıklaması) TÜFE ve GH oranları dikkate alındığında, 2024 yılında aylık talebinde bulunmanın 2025 yılına göre bağlanacak emekli aylığı miktarı yönünden yüzde 30-35 arasında daha avantajlı olduğu görülmüştür. Hükümetin uyguladığı enflasyonu düşürücü ekonomik program ve yıllık TÜFE ve GH tahminlerinin Türkiye İstatistik Kurumu  (TÜİK) tarafından da tutturulması halinde,  2024 yılı yüksek emekli aylığı için çok avantajlı bir yıl olmaktadır.

Bu durum, emeklilikte yaşa takılanlarda (EYT)  olduğu gibi,  2024 yılında da birçok kişinin emekli olacağı beklentisini artırmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) açısından EYT’den sonra ikinci büyük emeklilik dalgası 2024 yılında olacaktır. Bir çok sigortalının emekli olması nedeniyle Kurumun prim gelirleri azalırken, emekli aylığı ödemeleri artacaktır. Kurumun aktüeryal dengesi olumsuz yönde etkilenecektir.2024 yılı emeklilik dalgası,  kamuda sendikaları etkilediği gibi özel sektör işverenlerini kıdem tazminatı ve kalifiye eleman yönüyle etkileyecektir.

SİGORTALILAR NE ZAMAN AYLIK TALEBİNDE BULUNMALIDIR?

2024 yılı avantajından yararlanmak isteyen SSK ve Bağ-kur sigortalılarının 2024 yılında emeklilik talebinde bulunmaları yüzde 30-35 civarında daha yüksek emekli aylığı almalarını sağlayacaktır. Bunun için özel sektörde çalışanların 31/12/2024, kamu sektöründe çalışanların ise 14/1/2025 tarihine kadar emeklilik başvurusunda bulunması gerekir. Ancak sigortalılara mutlaka 2024/Aralık ayını beklemelerini öneriyorum. Bunun iki nedeni var.

1- TÜİK tarafından 3 Aralıkta, 2024/Kasım ayı TÜFE oranı açıklandığında, 2024 yılı 11 aylık dönemde gerçekleşen TÜFE oranı belli olacak ve tahmini enflasyon oranıyla bu oran mukayese edilebilecek.

2- 2024 yılı avantajıyla ilgili olarak Bakanlığın yaptığı çalışmanın içeriği Aralık ayına kadar belli olacaktır. Yapılacak yasal düzenleme ile 2024 avantajı 2025 yılına göre yüzde kaç oranına indirilecek bunu görmek gerekir.

2024 YILINDA EMEKLİLİK TALEBİNDE BULUNMAYANLAR BU AVANTAJI NE ZAMAN YAKALAYABİLİR?

Emekli aylığına hak kazanma koşulları 2024 yılında yerine gelmediği için talepte bulunamayanlar veya yerine gelmekle birlikte emekli olmayı düşünmeyen sigortalıların 2024 yılı avantajını ne kadar süre daha çalışarak yakalayacakları hususunda değerlendirme yapmak için  2025 ila 2030 yılları için tahmini asgari günlük kazanç artışı, yıllık TÜFE ve GH oranları  ve TÜFE oranlarına göre altı aylık emekli artış oranları oluşturulmak suretiyle aylık hesapları yapılmıştır.

Yapılan aylık hesaplamalarında 2024 yılı için yıllık TÜFE oranı tahmini yüzde 42 ve 50 olarak dikkate alınırken, 2024 yılına ilişkin GH yüzde 4 olarak belirlenmiştir. 

Primleri asgari, ortalama ve azami kazançlar üzerinden bildirilen sigortalılar için yapılan aylık hesaplamaları sonuçları aşağıdaki tablolarda gösterilmiştir. 

PRİMLERİ ASGARİ KAZANÇLAR ÜZERİNDEN BİLDİRİLEN SİGORTALILAR

Asgari kazançlar üzerinden çalışan sigortalıların aylıkları,  en düşük emekli aylığı dikkate alınmadan kök aylıklar üzerinden gösterilmiştir. Ek ödeme dahil edilmeyen kök aylık tutarlarından, ek ödemesiz en düşük emekli aylığı olan  (12.500 TL’nin ek ödemesiz aylık tutarı 12.019,23 TL’dir.)  12.019,23 TL’nin altında olan miktarlar bu aylık tutarı üzerinden ödenecektir. 2024 yılında emekli olmayan ve asgari ücretler üzerinden çalışan sigortalının kök aylığı, 2027 yılına kadar çalışıp aylık talebinde bulunsa bile yine en düşük emekli aylığı altında kalacağından, 12.500 TL almaya devam edecektir. 2028 yılında aylık talebinde bulunanların aylıkları ile 2024 yılında bağlanan aylıklar arasında yüzde 25-30 arasında fark bulunuyor.  2024 yılı avantajı devam ediyor. Bu durum asgari kazançlar üzerinden çalışan sigortalıların 2030 yılına kadar çalışıp 2031 yılında aylık talebinde bulunması halinde bile değişmiyor ve aradaki fark yüzde 4-7 arasında oluyor. Yani asgari kazançlar üzerinden çalışan sigortalılar bu konuda daha mağdur olmaktadır.

PRİMLERİ ORTALAMA KAZANÇLAR ÜZERİNDEN BİLDİRİLEN SİGORTALILAR

PRİMLERİ AZAMİ KAZANÇLAR ÜZERİNDEN BİLDİRİLEN SİGORTALILAR

Kamuda çalışan ve prime esas kazançları ortalama ve azami kazançlar üzerinden bildirilen kamu işçisi için ileriye yönelik yapılan aylık hesaplamalarında, 2024 ile 2025 yılı arasında TÜFE oranına göre yüzde 26 ile 32 arasında 2024 lehine oluşan maaş farkları, yine kamu işçisinin 1800 gün yani 5 yıl daha fazla çalışması ve 2030 yılında aylık talebinde bulunması halinde 2024 yılı ile arasındaki maaş farkı yüzde 10’un altına düşerken, farkın ortadan kalkması için en az  6 ve daha fazla yıl çalışması gerekmektedir. 

Ortalama ve azami kazançlar üzerinden çalışan kamu işçileri için hesaplanan ve yukarıdaki tablolarda gösterilen emekli aylıkları, yıllık TÜFE ve GH parametrelerine dayalı getirilen aylık hesaplama sisteminin sigortalıları ne kadar mağdur ettiğini açıkça göstermektedir. Yıllık TÜFE ve aylık artış oranlarının siyasi amaçlarla çok yüksek tutulduğu bir yılda  (2024 yılı) emekli olmanın, diğer yıllarda yarattığı mağduriyet,  gerek ortalama gerekse azami kazançlar üzerinden kamuda çalışan bir işçinin 6 yıl (2160 gün) daha fazla çalışması, aradaki aylık farkını kapatması için yeterli olmamaktadır.  

2024-2025 YILLARI ARASINDAKİ MAAŞ FARKININ AZALTILMASINA YÖNELİK T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞINCA ÇALIŞMA YAPIYOR MU?

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 2024 yılında emekli olma avantajının, 2025 yılında emekli olacaklara bağlanacak aylıklar yönünden aradaki farkın kapatılmasına yönelik çalışma yapıldığı bilinmektedir. Mevcut aylık hesaplama sisteminin bu aşamada değiştirileceğine pek ihtimal verilmemekle birlikte kısa vadede 2025 yılı mağduriyetini gidermek aylık hesaplama parametrelerinden biri olan güncelleme katsayısı ile ilgili bir değişiklik yapılabileceği tahmin edilmektedir. Diğer bir ifadeyle,  2024 yılına ilişkin gerçekleşen TÜFE ve GH oranları dışında yeni bir güncelleme katsayısı rakamının belirlenmesi beklenmektedir. Bu ne şekilde olabilir? İkinci soru sadece güncelleme katsayısı ile bu işin çözülmeyeceği ve mutlaka emekli aylık artışlarının da buna göre düzenlenmesi gerekliliğinin ortaya çıkmasıdır.

1- 2024 yılında aylık hesabında kullanılan 2023 yılı güncelleme katsayısı olan (64,77+(4,5x30/100))+1= 1,6612, 2025 yılı için de kullanılabilir. Ancak sadece güncelleme katsayısının bu şekilde kullanılması yani 2024 yılı TÜFE oranı sanki yüzde 64,77 oranında gerçekleşmiş gibi kabul edilip buna göre güncelleme katsayısının 1,6612,  2025/Ocak ayında (1,6612/1,2473= % 32)  yüzde 32 aylık artışı verilmesiyle birlikte 2024 ile 2025 arasındaki maaş farkı yine 2024 lehine yüzde 15’lere düşmektedir. Burada en önemli sorun, 2025 yılı Ocak ayında verilen aylık yüzde 32 artış oranının  sadece 2025 yılında emekli olacaklara değil, tüm emeklilere verilmesi gerektiği bir durumun ortaya çıkmasıdır. 

2- Bakanlık tarafından sadece 2023 yılındaki güncelleme katsayısının 2024 yılı içinde aynı kabul edilerek 2025 aylık hesaplamalarında kullanılması, 2026 ve müteakip yıllarda aylık talebinde bulunacaklar yönünden sorunu çözmeyecektir. Bu işlemin her yıl yapılması gerekir. Yani her yılın gerçekleşen TÜFE ve GH’ye göre hesaplanan güncelleme katsayısı ile yapılacak yasal düzenleme ile belirlenecek güncelleme katsayısının mukayese edilerek yüksek olanın uygulanması şeklinde bir hesaplama geliştirilebilir ancak dediğim gibi bu durum aylık artış oranlarıyla desteklenmez ise aradaki maaş farkları kapanmaz.

NASIL BİR AYLIK HESAPLAMA SİSTEMİ GETİRİLMELİ?

Emekli aylıklarının hesaplanmasında 2000 yılından önce uygulanan gösterge sistemi, 4447 sayılı Kanunla 2000, 5510 sayılı Kanunla 2008 yılı Ekim ayında değiştirilmiştir. Her getirilen yeni sistem eski sistemlere entegre edilmiş ve karma sistemlerde aylık bağlanmaya başlanmış, aylık hesaplama sistemi gayet teknik, ayrıntılı ve karmaşık hale getirilmiştir. Özellikle 5510 sayılı Kanunla getirilen aylık hesaplama sisteminin aylık düşürücü etkisi emeklilere 3.500-5.000 TL civarında aylık bağlanması sonucunu doğurarak, yaklaşık 16 milyon emeklinin yüzde 45-50’sini alt sınır aylığı olan 12.500 TL’yi almaya mahkum etmiştir. Hiçbir kurala ve kaideye bağlı olmadan artırılan alt sınır aylığı, aynı zamanda büyük bir adaletsizliğe neden olarak 3600 gün prim ödeyen sigortalı ile  7200-9000 gün prim ödeyen sigortalıyı eşit kılarak aynı maaşı almasına neden olmaktadır.  Öte yandan, aylık artışları kök aylıklara uygulandığından, emekliler birkaç dönem en düşük emekli maaşını almak zorunda bırakılmaktadır.

Peki nasıl bir emeklilik sistemi olmalı ki, sigortalının sistemde kalma süresine, ödediği prim miktarına uygun şekilde, insan onuruna yakışır bir emekli maaşı almasına imkan versin. Aynı yaş, aynı süre ve aynı kazançlar üzerinden çalıştıkları halde, sadece emeklilik tarihlerinin farklı olması nedeniyle aylıkları değişen emekliler arasında adalet nasıl sağlanmalıdır?

Aylık bağlama sistemini neresinden tutsanız elinizde kalmaktadır. Her getirilen yeni sistem kendi emeklisini yaratmış ve özellikle 2008 yılı Ekim ayından sonra getirilen sistem düşük emekli aylıkları ile büyük ölçüde mağduriyet yaratmıştır.

1- Tüm emekliler açısından daha sade, anlaşılır ve adil tek bir aylık hesaplama sisteminin getirilmesi ve aylıklar arasındaki adaletsizliklerin giderilmesi, aylık miktarlarının iyileştirilmesi.

Böyle bir sistem için öneriler şunlar olabilir:

-Yeni sistemde de sigortalıların prime esas kazançları mutlaka talep yılına güncellenmeli ancak,  kazançların güncellenmesinde enflasyon ve gelişme hızları yerine, kazançların ilgili yıldaki değerlerini günümüze tam anlamıyla taşıyacak yeni katsayılar belirlenmeli.

-Sigortalıların emekli aylığı hesabında, tüm çalışmaları yerine, işten ayrıldıktan sonraki  en fazla son 10 yıllık çalışmaları dikkate alınmalı.

-Aylık bağlama oranlarının tespitinde; taban aylık bağlama oranlarının sigortalıların hizmet sürelerine göre farklı şekilde belirlenmesi, aylık bağlama oranının artırılmasında, yaşın yeniden dikkate alınması ve sigortalıları sistemde tutmaya teşvik edici şekilde çalışma süresi arttıkça kademeli olarak aylık bağlama oranları artırılmalı.

-Ya da yukarıda belirtilen kuralları içerir şekilde yeniden gösterge-katsayı sistemine geçiş yapılmalı. 

2- Adil olmayan alt sınır aylığı uygulaması sosyal sigortalar sisteminden çıkarılıp sosyal yardımlar kapsamına alınmalı.

Sosyal güvenlik sistemlerinde alt sınır aylığı uygulamaları çok tercih edilen uygulamalar olmaması gerekirken, sosyal güvenlik sistemimizde her aylık hesaplama sisteminde alt sınır aylığı uygulaması bulunduğu gibi, karma sistemde bağlanan aylıklarda bile bu uygulama bulunmaktadır. Alt sınır aylığı uygulamaları prim karşılığı olmayan aylık ödemelerini içerdiğinden, sosyal güvenlik sistemlerinin sürdürülebilirliği ve aktüeryal dengeler için olumsuz etki yapmakta ve  daha çok çalışan veya daha yüksek miktarda prim ödeyen emekliler yönünden mağduriyet yaratmaktadır. Bu nedenle alt sınır aylığı uygulamasının sosyal sigortalar sisteminden çıkarılıp, sosyal yardımlar kapsamına alınması gerekmektedir. Emekli aylıklarına yapılacak katkının ilave ödeme veya başka bir ad altında sosyal yardım niteliğinde ödenerek sosyal sigorta dengesi bozulmamalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları