Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Nar Tanesi Vurgun Senesi
Tarımın sahipsizliği, güçlülerin sultası, üreticinin emeğinin istismarı, yıllar geçse de değişmiyor. Üretici kamusal desteklerden her geçen yıl biraz daha yoksun bırakılıyor, planlı üretimden, yol göstericilikten yoksun bırakılıyor. Kendi kaderine terk edilen, örgütsüz bırakılan üretici tarladaki, bahçedeki mahsulü için modern tefeci bankaların ve tarladan malı kaldıran büyük perakende zincirlerinin eline, insafına terk edilmiş durumda. Ürünü neredeyse yok pahasına kaldırılıyor. Yıllar geçse de değişmeyen bu makus talihin son örneği nar... 2012 narda vurgun senesi...\n
\nBirkaç yıldır yazılı ve görsel medyada nar üstüne sürdürülen yayınları hatırlayın. Özellikle sağlıkla ilgili... Narın insan sağlığına olan faydaları elbette açık. Ama öyle abartılı anlatıldı ki... “Adeta bir ‘ilaç’, hatta antibiyotik olan nar, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok hastalıktan koruyor. İçerdiği bazı maddelerle kolesterol ve şekeri de dengeleyen nar, kalp sağlığını koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini engelliyor; içerdiği antioksidanlar sayesinde vücudun savunma sistemini güçlendiriyor...”\n
\nBu propagandanın ardından nara olan talep olağandışı arttı. Buna bağlı olarak da fiyatlar... O zaman tarım üreticisi ne yaptı? Tarlasındaki, bahçesindekini söktü nar ekti. 2002 yılında 3.5 milyon olarak saptanan nar ağacı sayısı 2007’de katlandı 7 milyonu buldu, sonraki 5 yılın sonunda yani 2012’de de 15 milyon ağaca ulaştı. Yarısı meyve veriyor, yarısı da yakında verecek.\n
\n“Nara hücum” ile birlikte ağaç sayısı, üretim de patlama gösterdi. \n
\nÇok değil, 4 yıl önce, 2008’de 128 bin tonu bulan nar üretimi 2011’de 217 bin tona çıktıktan sonra asıl patlamayı 2012’de yaptı ve üretim 315 bin tona fırladı. Üretim patlaması ile birlikte yaşanan perişanlığa, 9 Ocak tarihli Dünya gazetesinden Kezban Karaboğa dikkat çekti ve şu saptamayı yaptı; “Aşırı ve plansız plantasyonlar narda hem ekim alanlarını hem de üretimi artırınca narın fiyatı 45 kuruşa kadar düştü. Nar için önce ‘sağlıklı’ denildi, tüketimi arttı. Çiftçiler destek alarak üretime hücum ettiler. Fiyatlar yükseldi ancak şimdi nar, bakım ve nakliyat parasını bile karşılayamaz hale geldi. Meyve suyu üreticilerinin de bolluk nedeniyle düşük fiyat verdikleri nar iç piyasada kaldı. Buna Ortadoğu’daki karışıklıklar, Suriye kapısının kapanması ve üretim zincirinde soğuk hava depolarının olmaması da eklenince iç piyasada genel tüketiciye hitap eden narda kullanım miktarı arttı.”\n
\nKilosu 45 kuruşa düşen nar, bahçeden ürünü alanların ödediği fiyat. Oysa marketteki, pazardaki tezgâhta narın üstündeki etiket, yıllardır 2-3 TL’nin altına inmiyor. Üretim patlasa da tezgâh fiyatı değişmiyor, bu da yıllardır tarımda oynanan oyunun, tarladan, bahçeden tezgâha uzanan zincire hâkim güçlerin sömürü düzeninin değişmezliği...\n
\n***\n
\n9 Ocak Çarşamba günü Antalya’da, Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi’nin düzenlediği panelde tarımın sorunlarını masaya yatırdık. Plansız, piyasaya terk edilmiş tarımı kuşatan iki önemli tehdide özellikle parmak basıldı. Birincisi banka sisteminin kuşatmasıydı. Tarım, 2012 Kasım sonu Bankalar Birliği verilerine göre toplam kredilerden yüzde 4’e yakın pay alabiliyor. Ancak şartları hiç de makul olmayan bu kredileri temin etmede çiftçi bankası olarak bilinen Ziraat Bankası da artık hiç de çiftçi dostu gibi değildi, paragöz bankalardan farksız davranıyordu. İstihdamın yüzde 25’ini barındıran tarımın toplam kredilerden aldığı pay 32 milyar TL ile toplamın yüzde 4’ünden ibaret. Tarım üreticisi kredi yükümlülüğünü geri ödemede zorlanıyor ve şimdiden 1 milyar 72 milyon TL batık kredisi var. Bu da toplam batıkların yüzde 5’ine yaklaşıyor. \n
\nTarımı kuşatan ikinci tehdit, büyük perakende zincirleri, büyük gıda endüstrisi. Büyük mal tedarikçisi olarak sahne alan bu büyük firmalar, tarımsal piyasada fiyat belirlemede iyice egemen duruma geliyorlar.\n
\nTarımın, yeniden planlamaya ihtiyacı var. Tarıma bütçeden desteğin yüzde 2’lerden yüzde 5’lere çıkarılması gerekiyor. Tarımın finans ve alım tekellerinin sultasından kurtarılması gerekiyor. En önemlisi, üreticinin demokratik kooperatiflerde örgütlenmesi, mevcutlarda tabanın söz sahibi olması gerekiyor.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!