Einstein henüz genç bir adamken şunları söylüyordu: “Bundan böyle hayatımın sonuna kadar ışığın ne olduğu üstüne kafa yormak istiyorum.” Platon da ışığın büyüsüne kapılmış ve onu doğruluk, güzellik ve iyiliğin feneri olarak görmüştü ve ikisi de bunu yakaladı.\n

Ho Chi Minh (1890-1969) Vietnam bağımsızlık hareketinin önderi “Hiçbir şey bağımsızlık ve özgürlükten daha değerli olamaz” derken emperyalizme karşı mücadelenin en büyük direnişçisiydi.\n

Şiddete başvurmaksızın siyasal bir devrim yapmayı başaran Gandhi, “ruh gücü” olarak adlandırdığı güç sayesinde dünyayı değiştirmiştir. Gandhi korkuyu korkusuzluğa dönüştüren büyük dâhi idi.\n

Thomas Jefferson, “İnsan aklına yönelik her türlü zorbalığın ezeli düşmanı olacağıma Tanrı’nın huzurunda ant içtim” derken aydınlanma idealini ABD’nin üçüncü başkanı olarak söylüyordu.\n

Dalay Lama, “Benim dinim sadedir; benim dinim iyiliktir” der ve bizi iyiliğe ve vicdana odaklandırır.\n

Dünyayı şaşırtan uygarlık projesinin mimarı Atatürk ve kuruluş felsefesinin yılmaz savaşçıları çağdaşlaşma ve aydınlanmayı baş tacı yapmışlardı.\n

Şu anda dünyaya ve ülkemize baktığımızda yoksullaşan yığınları, emperyalist ülkelerin güdümünde neyin savaşını yaptığını bilmeyen esaret içindeki toplumları, iktidar ve zenginlik için ülkesini ve halkını düşünmeyen siyasileri görüyoruz. Dünya ülkelerini dev zihinler değil, sıradan liderler yönetiyor. Ülkeler ve toplumlar karanlıklara ve kendini yok edişe gidiyor...\n

Karanlıklara gömülen ülkemizi biz nasıl aydınlığa çıkaracağız? Bunu başarabilir miyiz? Evet, başarmak zorundayız...\n

- Işığa koşmalıyız.\n

- Korkmamalıyız. Bin başlı ve her başı korku olan canavarı yenmeliyiz.\n

- Bizi tükettirerek ve borçlandırarak rehin alanlara baş kaldırmalıyız.\n

- Vicdan olmadıktan sonra neye yarar bu dünya demeliyiz. Yıllardır dört duvar arasında karanlıklardan aydınlığa çıkmanın hasretiyle yanan günahsız insanlara burdayız diye haykırmalıyız!\n

- Ho Chi Minh, Gandhi, Atatürk ne yaptıysa onu yapmalıyız.\n

- Aydınlığa giden yolun akıldan, bilimden, sevgiden, iyilikten ve vicdandan geçtiğine ve dinin esasen bu olduğuna inanmalıyız.\n

- Bütün toplumlara örnek olmalıyız. Bize ne yapmamız gerektiğini dikte edenlere karşı haysiyetli ve dimdik başlı bir ülke olmak için içimizdeki devi uyandırmalıyız.\n

Zor mu diyorsunuz? O zaman bekleyin, görün ve yaşayın. Ama pişman olduğunuz gün iş işten çoktan geçmiş olacak ve ülkemiz tarihin yapraklarına düşen bir ülke olma sürecine girmeye başlayacaktır.\n

Eğer matematiğe ve diyalektiğe inanıyorsanız buna da inanın...