Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Dünya Ekonomisi Yeni Bir Savaşa Neden Olur mu?
Birinci Dünya Savaşı’na gelinceye kadar ekonomide yaşananların öyküsü bize 100 yıl sonra acaba sorusunu sordurmaktadır.\n
\n19. yüzyıl kapitalizmin dünyasıdır. Bu dünyanın kralı İngiltere’dir. İngiltere’nin para ve iktidar gücünün yarattığı bu düzene Pax Britannica denilmiştir. İngiliz egemenliğindeki nüfus bu yüzyılın ortalarında 145 milyon iken sonlarına doğru 345 milyona çıkmıştır. Bu düzene 1870’ten sonra öteki büyük ülkeler paralarını altına bağlayarak, yani bir “altın kulübü” oluşturarak katılmış ve ulus devlet oluşumunun dayanağını yaratmışlardır.\n
\n1648 Vestfalya Antlaşması ile Avrupa’da Almanya denetime tutulacaktır. Bu 150 yıl Almanya’yı dış güçlerin denetiminde tutar ve zayıf bırakır. Ama bu, aynı zamanda geleceğin özel ülkesi olmasının da nedeni olacaktır. Prusya Almanya’nın doğusundaki toprakların sahibi Junkerlerin kurduğu bir devlettir, ama güçsüzdür; fakat iddialıdır.\n
\nAvrupa tarımı 19. yüzyıl ortalarında en hızlı teknik gelişimini bu Junker çiftliklerinde yaşar. Demiryollarının gelişimi sonucu Ruhr bölgesi Almanya’yı kömür madenciliğinde önemli bir sanayi ülkesi yapar. İktisatçı Keynes bu durumu şu şekilde tasvir ediyordu: “Alman İmparatorluğu kan ve demirden çok, kömüre ve demire dayanarak kuruldu.” Almanlar bu yıllarda Amerikan teknolojisinin hayranı idiler ve bu nedenle 1870 yılından itibaren 30 yıl Amerikalıların makinelerini kopyaladılar. Bu arada üstün düzeyde bilim ve teknik ordusu yetiştirmekten de durmadılar. Almanlar kartelleşmeyi de bu dönemde keşfettiler. Bir süre sonra kartellerin arkasında artık finans çevreleri vardı.\n
\nAvrupa’nın finans ve sanayi geçmişinde bir dönüm noktası,1848 yılında Kaliforniya’da ve 1851’de Avustralya’da büyük miktarda altın bulunması idi. Altına hücum Avrupalıları bol likiditeye gark etmişti. Bu likidite İngiltere’nin dış ticaretini serbestleştirme ve çeşitli devletleri borçlandırma olanağı verecektir. “Eğer sanayileşmek istiyorsanız finansmana ihtiyacınız vardır. Bunu kısa yoldan elde etmek istiyorsanız savaş şarttır” ilkesi bu dönemin vazgeçilmez anlayışı idi. İşte bu savaş 1870’te yapıldı. Prusya Fransa’yı bozguna uğrattı. Savaşı kaybeden Fransa Prusya’ya beş milyar frank savaş tazminatı ödedi. Almanya ben de varım demeye başladı.\n
\nKapitalizmin emperyalizme dönüşümü İngiltere’nin sömürgeler sistemi ile başlamıştır. 1870’lerde kapitalizme finans boyutu da eklenince İngiltere’yi geçmek isteyen ülkeler sermayenin dünya seyahatine kendilerini de kattılar. Önce demiryollarını yaptılar. Bu altyapı yatırımı idi ve sermayenin dolaşımını ve ticaretin kolaylaşmasını sağlıyordu. Diğer yol aynı ülkelere borç vermek, borç zafiyetinden yararlanmak ve yönetimi ele geçirmekti. Afrika, İngiltere ve diğer yarışmacı ülkeler tarafından bu şekilde paylaşıldı. Doğrudan işgal ise birinci dünya savaşı ile sağlanacaktı.\n
\nKapitalist ülkeler arasında ilk hesaplaşma Birinci Dünya Savaşı’dır. Bu savaş İngiltere’nin üzerindeki güneşin battığı Almanya ve Amerika’nın güneş gibi parlaması sonucunu doğuracaktı. İngiltere’nin krallığı sona eriyordu.\n
\n19. yüzyılın öyküsü bize şunu gösteriyor: Kapitalizmin iki hedefi vardır. Sömürmek ve semirmek. Bunu gerçekleştirirken de iki yol kullanır: 1- Borçlandırmak, 2- Doğrudan işgal. Bugüne baktığımızda değişen şeylerin aktörler ve teknoloji olduğunu görüyoruz. Finans kapitalizmin kalbi durumundadır. Küresel sermayenin dolaşımı ve gittiği ülkelerde büyük misafirperverlikle ağırlanması günümüz kapitalizminin sevilen yüzü haline gelmiştir.\n
\nOysa bu likidite AB kurulmasına rağmen dünyanın başına bela olmaya başlamıştır. 19. yüzyılda İngiltere’yi krallıktan eden Almanya Yunanistan’a sömürgem ol ihtarı yapmaktadır. Bizi devamlı yoran Avrupa’nın şımarık çocuğunun düştüğü bu duruma biz bile üzülüyoruz. Ama 1. Dünya Savaşı öncesi kapitalizmin gelişiminde sömüren, sonra emperyal olan ülkeler bugün değişen şartlara rağmen kapitalizmin acımasız yönünü bize göstermeye devam ediyorlar.\n
\nBu yeni bir hesaplaşmanın da habercisi gibi. Değişen krallar, zalimleşen emperyal anlayış bizi bir savaşa sürüklüyor gibi. Üstüne üstlük teknolojinin esir aldığı insanları büyük şahsiyetler de yönetmiyor. Bakın dünyaya hükmeden ülkelere; sıradan liderler başta... Bu nedenle dünyayı kendilerini dünya ekonomisinin tanrıları gören çokuluslu dev şirketlerin sahipleri yönetiyor.\n
\nTürkiye ise borçlanma ve likidite tuzağına düşmüş bir şekilde sanayileşmesini erteleyerek tüketen bir toplum olma yolunda kararlı adımlarına devam ediyor.\n
\nDavos’ta bize verilen elma şekerlerinin tadına kanarak rüya âlemine devam edeceğiz galiba. Ülke insanımız da diziler ve şike olaylarına odaklanmış hesaplaşma gününü bekliyor...\n
\nNot. Bu yazıyı yazarken yararlandığım hocam Prof. Bilsay Kuruç’un “Mustafa Kemal Döneminde Ekonomi” kitabını okumanızı tavsiye ediyorum.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!