Mustafa Pamukoğlu
Mustafa Pamukoğlu pamukm@superonline.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cumhuriyet Dönemi Ekonomisi (2)

08 Kasım 2011 Salı
\n

\n

\n\n\n

Atatürkün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin yıllarca süren bağımsızlık savaşından sonra ekonomisinin nasıl bir durumda olduğunu ve nasıl geliştiğini geçen hafta anlatmıştık. Bu hafta ise 1930-1938 dönemini inceleyeceğiz.\n

\n

1930 yılına kadar ekonomide toparlanma, sermaye birikimi sağlama, özel sektörü destekleme politikaları öne çıkmaktadır.\n

\n

İkinci dönemde (1930-1932) özel sanayi ilkeldi ve koruma rantı denetlenemiyordu. Ayrıca özel birikim devlet tarafından yeni burjuvazi yaratmak nedeniyle desteklenince iç ticaret hadleri sanayi lehine dönmüştü. Tarım ürünlerinin fiyatlarında kötüleşme karşısında sabit giderlerini karşılayamayan orta ve yoksul köylüler ekonomik çöküntüye uğradılar. Öte yandan ücretler de düşmüştü. Bu durum koruma rantına sadece sanayinin el koyduğunu gösteriyordu. Bu olumsuz gelişmeler siyasette büyük etki yaptı. Atatürk bunun üzerine Serbest Cumhuriyet Fırkasını kurdurdu. Amaç işçi ve köylüden gelen tepkileri azaltmak idi. Ancak Atatükün dava arkadaşları olan partinin yöneticileri bunu başaramadılar ve bu nedenle parti 1930 sonunda kapatıldı.\n

\n

Atatürk 1929-30 döneminde iktisadi krize karşı alınan savunma önlemlerinin yetersiz ve bunun sonuçlarının yeni rejimin temellerini giderek zayıflatmakta olduğunu güçlü gerçekçiliği ve eleştirel kavrayışıyla fark etmişti. Bu nedenle ekonomide radikal kararların alınması gerekirdi. Yapılan gözlemlerden sonra devletçilik ülkeyi düzlüğe çıkartacak bir politika olabilir anlayışı egemen olmaya ve 1932de devletçilik modeli somut olarak hayata geçirilmeye başladı.\n

\n

1932-1938 dönemi\n

\n

- Bu dönemde dış ticareti denetleyen korumacı önlemler arttırılmıştır.\n

\n

- Bu yıllar yabancı sermayenin sınırlandığı ve denetlendiği bir dönem olmuştur.\n

\n

- Millileştirmeler bu dönemde yapıldı. Belediye hizmetleri, maden, demiryolları gibi yabancı sermayeli yatırımlar devletleştirildi. Rusya ve Britanya bu yatırımlar için kredi sağladı.\n

\n

- Bu dönem yabancı sermayeye az başvurulan, dış ticaret hesaplarının dengelenebildiği dönemdir.\n

\n

- Devlet üretici ve yatırımcı olarak önemli ekonomik oyuncudur... Deniz ulaşımı (kabotaj hakkı) devlet tekeline geçti.\n

\n

- Türkiye dünyadaki ilk ulusal planlamayı bu dönemde gerçekleştirmiştir. İlk beş yıllık kalkınma planı 1932 sonlarında Sovyet uzmanların yardımı ile başlatıldı ve 1934 yılında kabul edildi. Bu plandan çok projelerin, yatırımların neler olacağını gösteren ve yatırım kararlarına rehberlik eden önemli bir ekonomi belgesi idi. Bu plandaki hedeflere 1938de ulaşıldığı çoğu kişi tarafından kabul edilmektedir.\n

\n

- 1939 yılına gelindiğinde sanayileşmede önemli mesafe alınmıştı. 1923’te un, şeker ve giysi gibi temel malları ithal eden Türkiye artık bunları ülkesinin fabrikalarında üretir duruma gelmişti.\n

\n

- Bu dönemin devletin sermaye birikimi yaratmada aktif rol oynadığı bir dönem olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.\n

\n

Bu ekonomik gelişme modelini Kemalist Gelişme Modeliolarak adlandırmak mümkündür.\n

\n

Savaştan çıkmış, devlet olmak için bir sürü iş yapmaya başlamış bir Türkiyede 1929 büyük buhranını da dikkate alırsak ekonomide Kemalist Modelin başarılı olduğunu, savaş kazanan ülkenin ekonomik savaşı kaybetmediğini öngörmek yanlış olmayacaktır.\n

\n

Ancak son yıllarda bu kadar iş yapmış büyük insana görülen reva ne dine, ne bilime, ne mantığa ne de ahlaka sığmaktadır.\n

\n

Şimdilerde Atatürk diktatördü, değildi tartışmaları moda oldu. Üç beş kitap okuyarak gazeteci, tarihçi, stratejist, ekonomist olduğunu sananlar hayatlarında hiç zorluk çekmemiş, çetin kış şartlarında yaşamamış, aç kalmamış, defalarca ölümle burun buruna gelmemiş oldukları halde oturdukları yerden yıllarını cephelerde savaşarak, sonra da ülkesinin devlet olması için olağanüstü çaba harcayan Atatürk ve diğer kahramanların hakkında fikir yürütürken hadlerini çok fazla aşıyorlar. O dönemin kendine özel muazzam koşullarını hiç kale almadan teknoloji çağının pembe gözlüğüyle eleştiriyorlar. Bugünün demokratik diktatörlerine bir şey diyemiyorlar, ama kısacık ömrünü ulusuna adamış adamı yerden yere vuruyorlar.\n

\n

Evren bir denge ise yapılan haksızlıkların yarattığı dengesizlikler de yeni bir denge yaratacak; vicdansız ve zalim toplumların ve kişilerin hesapları şaşıracak ve bunlar haksızlıklarının ve ihanetlerinin altında kalacaklardır. Bunun için yaratılan dengesizlik dengesine bir dokunmak ve uykudan uyanmak yetecektir...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları